ABD’de New York Belediye Başkanı Eric Adams hakkında Türkiye makamlarından rüşvet aldığı suçlamasıyla hazırlanan iddianamede, Adams’ın, New York’taki Türkevi binasının imar izni alabilmesi için itfaiye yetkilisine baskı yaptığı iddialarına yer verilmişti.
CHP lideri Özgür Özel, dün (26 Eylül) Türkevi’ne yaptığı ziyaret sırasında iddialar hakkında gelen soruya şöyle cevap vermişti:
“Türkiye rüşvet vermeye ihtiyaç duyacak bir ülke değil. Binanın kazandırılması sürecinde jest gördüysek fazlasını ABD’nin büyükelçiliğine tahsis edilen o muhteşem alan için yapmışızdır.
Burası hepimiz açısından gurur kaynağı bir bina. Bundan sonra CHP’nin New York’taki tüm resmi temaslarını Türkevi’nde sürdürmeyi düşünüyoruz.”
Özel’in açıklaması CHP tabanında tepkilere neden olmuştu.
“Türkevi’ni TÜRGEV’le TÜGVA’yla ilişkilendiren bilgi eksiklikleri var”
Tepkiler sonrası bugün konuyla ilgili yeni bir açıklama yapan Özel, şunları söyledi:
“Türkiye’de, Türkevi’ni TÜRGEV ile TÜGVA ile ilişkilendiren birtakım bilgi eksiklikleri var. ‘Kemal Kılıçdaroğlu tepki göstermişti’ falan. CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1970’lerde edindiği, başkonsolosunun orada çalıştığı, Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi’nin orada bulunduğu, KKTC temsilcisinin orada bulunduğu, Merkez Bankası temsilcisinin orada bulunduğu binaya ne düşmanlık yapabilir.
“Yeltenen birileri varsa Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmıştır”
“Bugün tabii burada başka bir gündem var. O binaya ruhsat verilmesi süreciyle ilgili. ABD, yargıçların istediğini araştırdığı, eğer hele işlerine geliyorsa istedikleri gibi ortaya çıkarabildikleri, ABD’de yargı, hukuk çok güçlü. Kimse baskı altında hissetmiyor kendisini bu anlamda.
“Araştırılır, suç işleyenler varsa cezasını çeker. Ama ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti, rüşvet vermiş’ falan. Eğer böyle bir şeye yeltenen birileri varsa Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmıştır. Onların da cezasını çekmesi gerekir.
“Türkevi’ni bir siyasi partinin karargâhı gibi gören bir yanlış anlayış var”
“Türkevi’ni bir siyasi partinin karargâhı gibi gören bir yanlış anlayış var. Bazen muhalif cephede de oluyor. Geçmişte de bu anlamda belki birtakım dezenformasyonlar etkili olmuş olabilir.
“Biz bu eve bir yıl, bir buçuk yıl sonra CHP’li bakanlarla, cumhurbaşkanıyla geleceğiz. Ana muhalefet partisi lideri olarak gittiğimiz yere, iktidar partisi lideri olarak gideceğiz. İktidarlar gelir, gider, değişir ama Türkiye’nin oradaki 50 yıllık evi değişmez. Biz o evde dünyanın bütün liderlerini ağırlayacağız. O açıdan böyle eksik bilgilerle sosyal medya dezenformasyonlarına da kimse kulak asmasın.”
“Beş Türk iş insanının kimliği sorgulanmaya değer”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın da New York Belediye Başkanı Adams hakkındaki iddialarla ilgili şu açıklamayı yapmıştı:
“New York Belediye Başkanı Eric Adams’la ilgili olarak New York savcılığı tarafından yürütülen soruşturma, düzenlenen iddianame ile dava boyutuna evrildi. Böylelikle kamuoyuna açılan iddianame incelendiğinde, Adams ile ‘Türkiye tarafı’ arasındaki ilişkilerin, kendisinin 2017’de Brooklyn Belediye Başkanı olduğu dönemde başladığı görülüyor. Benim görebildiğim kadarıyla, iddianame 3 ana husus üzerine kurulu:
1- Adams’a kampanyası sırasında Amerikan yasaları dolanılarak yapılan yüksek bağışlar. Burada beş Türk iş insanından kodlanarak söz ediliyor. ABD yurttaşı değiller, seçimde oy kullanamıyorlar ancak bağış yapmakta cömert ve hevesliler. Amerikan yasalarına aykırılık Amerikan tarafı için temel sorun. Bizim açımızdan ise, bu iş insanlarının kimliği ve motivasyonları siyaseten sorgulanmaya değer.
2- Adams’a THY üzerinden sağlanan ‘avantajlar’. Adams, daha önce verdiği röportajlarda, Türkiye’yi altıncı ya da yedinci kez ziyaret ettiğini belirtiyor. Sadece Türkiye’ye değil, dünyanın neresine giderse gitsin THY ile uçan Adams, ‘THY benim uçma yöntemimdir’ diyor, bunun nedenini ‘vegan beslenme ihtiyaçlarının karşılanması’ olarak açıklıyor. Buna karşılık iddianame somut saptamalar içeriyor, bilgi ve hatta fotoğraflar barındırıyor. Buna göre THY tarafından Adams’a 123 bin dolarlık indirim, ucuz bilet, business upgrade, otel indirimi vs takdim edilmiş. Sözü edilen tutar bugünkü kurla yaklaşık 4,2 milyon TL ediyor. THY Yönetim Kurulu Başkanı’nın ayda 1 milyon 840 bin TL maaş aldığını biliyoruz. Yani rüşvet iddiasının tutarı, Bilal Ekşi’nin 3 aylık maaşı bile değil. İnsanın ‘fıkra bu kadar’ diyesi geliyor. Ancak öyle değil elbette. Hukukun işlediği ülkelerde hukuka aykırılık nicel boyutu olmakla birlikte asıl olarak nitel boyutuyla değerlendiriliyor.
3- NY’ta açılan Türkevi’nin yetersiz yangın düzeneği nedeniyle verilemeyen iskân izninin alınması karşılığında sağlanan rüşvet iddiası.
İddianameden anlıyoruz ki NY İtfaiyesi Türkevi’ndeki yangın alarmı sisteminde 60’tan fazla kusur tespit ediyor ve oturum izni vermemeye karar veriyor. Tam bu aşamada devreye bir Türk diplomat giriyor ve Adams’a geçmiş dönemde yapılan iyilikler anımsatılıyor. Ve ardından gelen ‘koşullu itirazsızlık mektubu’ ile sorun çözülüyor.
Başlangıçta da belirttiğim gibi, iddianame ve sonrasında başlayacak dava süreci, iş insanı/diplomat/siyasetçi sıfatlı aktörleri yanında, ‘Türk Amerikan ilişkilerinin’ kazandığı çok boyutlu düzeyi yansıtması açısından önem taşıyor.”