TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu, 9 Temmuz 2021’de aldığı bir kararla, kolluk birimlerinde alınan ifadelerde, avukat beyanlarına da ifade tutanağında yer verilmesine ilişkin başvurunun kabulüne ve gerekli tedbirlerin alınması hususunda İçişleri Bakanlığı’na tavsiyede bulunulmasına karar vermişti.
Ne var ki bir yıl sonra, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü 13 haziran 2022’de 81 ilin emniyet müdürlüklerine bir genelge gönderdi ve bu tavsiyenin tam aksine, ifade alınması sırasında avukat beyanlarına ifade tutanağında yer verilmemesi, uygulamanın bu doğrultuda yapılarak yeknesaklığın sağlanması talimatını verdi.
Bu genelge geniş bir tartışmaya yol açtı. Birçok baro genelgenin hukuksuz olduğuna dair açıklama yaptı, Türkiye Barolar Birliği de “Emniyet Genel Müdürlüğü’nü hukuk sınırları içine davet ediyoruz” dedi.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün tartışmalı genelgesini Serbestiyet’e değerlendiren Av. Rezzan Epözdemir şunları söyledi:
“Türkiye’de bir tane kolluk teşkilatı var. Bu kolluk teşkilatı hem adli kolluk hem de idari kolluk faaliyetlerini yürütüyor. Kamu düzeninin ihdasında âmir İçişleri Bakanlığı… Suç işlendikten sonra fail ve fiilin tespiti, delillerin toplanması gibi faaliyetlerde ise âmir Adalet Bakanlığı. Dolayısıyla tek bir kolluk teşkilatının olması öteden beri Türkiye’de tartışılagelen bir durum.
“Biz adli kolluk ile idari kolluğun ayrılması gerektiğini savunuyoruz. Olması gereken bu. Aksi takdirde görev ve yetki karmaşası oluşuyor.
“İçişleri Bakanlığı bir genelge ve genel düzenleyici işlemle, ifadeler temin edilirken avukat beyanı kollukta tutanağa geçirilmez dedi. Ama bunu yapamaz. Bu Avukatlık Kanunu’nun 2. maddesine ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı. Avukatın müvekkiline soruşturma-kovuşturma aşamasında, her aşamada hukuki yardımda bulunma yetki ve görevi var. Dolayısıyla siz bir genelgeyle, genel düzenleyici işlemle bunu ortadan kaldıramazsınız. Hatta ve hatta kolluk yönlendirici soru sorarsa susma hakkından tutun da yönlendirici sorunun sorulmaması için bir çaba da ortaya koymalı avukat.
“Bir diğer mesele, adli kolluk faaliyetinde âmirin Adalet Bakanlığı olmasıyla ilgilidir. Dolayısıyla fail ve fiilin tespiti ve delillerin toplanmasına ilişkin çaba ortaya konuluyorken İçişleri Bakanlığı tarafından bir genelge yayınlanamaz. Soruşturma yürütülürken âmir savcı ve Adalet Bakanlığı’dır. Dolayısıyla böyle bir talimat ancak oradan gelebilir.
“Bir diğer husus; Avukatlık Kanunu’nda ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda bu hükümler varken siz savunma hakkıyla ilgili böyle bir düzenleme yapıyorsanız bunu ancak kanunla yapabilirsiniz. Bu düzenlemeyi hakkın özüne dayanacak ölçülülük ilkesine aykırı, demokratik düzenin gerekliliklerine aykırı bir şekilde yapamazsınız. Bunun yöntemi de normatif olarak kanundur. Bunun genelgeyle yapılması mümkün değildir.
“Dolayısıyla ilk olarak yetki bakımından sorun var, ikincisi Avukatlık Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı, üçüncüsü de yöntem bakımından hatalı.
“Tüm bu yönleriyle baktığımız zaman bu genelgenin hukuka aykırı olduğu kanaatimce tartışmaya mahal vermeyecek kadar aşikâr.”