CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisini, CHP’nin Kürt seçmen nezdinde değişen konumunu, Kürt seçmenin DEVA Partisi ve Gelecek Partisi gibi alternatiflere bakışını Rawest Araştırma’dan Roj Girasun ile konuştuk.
Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu ziyaret Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’a planladığı üçüncü ziyaretti aslında. Daha önceki iki ziyaret planı hava koşulları gibi nedenlerle iptal edilmişti. Yaklaşık bir ay önce de “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” açıklamasını yapmıştı. O zamanda gündeme gelmişti.
İktidarda ya da muhalefetteki liderlerin Diyarbakır ziyaretleri öncesinde yaptığı açıklamalar ya da Diyarbakır’da yaptığı açıklamalar kamuoyunun ilgisine her zaman mahzar olmuştur.
Örneğin daha önce Mesut Yılmaz “Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” demişti.
Mehmet Ağar Diyarbakır’da, “Dağda silah kullanılacağına düz ovada siyaset yapılsın” gibi bir açıklama yapmıştı.
Süleyman Demirel’in “Kürt realitesini tanıyoruz” açıklaması yine bir Diyarbakır gezisi sırasında olmuştu.
En son Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2004’teki meşhur Diyarbakır gezisinde “Kürt sorunu vardır ve bu sorun benim sorunumdur” ifadesini kullanmıştı.
O nedenle içinde Diyarbakır’ın geçtiği ya da siyasetçilerin Diyarbakır’dayken kullandığı ifadeler, özellikle Kürt meselesini anlama açısından kıymet biçilen ifadeler oluyor.
Kürt meselesi, yalnızca Kürt seçmen oylarını almak için değil aynı zamanda Türkiye’ye dair bir genel demokratikleşme perspektifi sunarken ciddiyeti ve ağırlığı taşıyabilmenin yolu.
O sebeple siyasetçiler genel anlamda iktidara talip oldukları ya da iktidarda oldukları zamanlarda bu tür açıklamalar yapabiliyor.
Tabii Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisinden önce bir helalleşme çağrısı vardı. Bu helalleşme çağrısı çok fazla yankı uyandırmıştı.
Roboski’yle, Diyarbakır Cezaevi’yle, başka meselelerle de bu helalleşme çağrısının altını doldurmaya çalışmıştı.
Diyarbakır gezisini, o söylemsel arkaplanı doldurma çabalarından birisi olarak görüyoruz.
Hem biraraya geldiği kesimler hem ziyaret ettiği isimler hem vermeye çalıştığı mesajlar, kamuoyunda istenilen tonda bir karşılık uyandırmasa da Diyarbakır’da genel anlamda olumlu adımlar olarak görülüyor.
Sizin çalışmalarınıza göre bunun seçmene yansıması ne ölçüde ve ilerleyen süreçte nasıl bir etki gösterebilir?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Oğuz Kaan Salıcı liderliğinde, Devrim Barış Çelik’in koordinatörlüğünde kurduğu bir Doğu Masası var. Doğu Masası kurulduğu günden bu yana bölgede farklı toplumsal kesimlerle farklı isimlerle temas kuruyor ve bu isimleri kapsayan bir genişleme ile CHP’nin oylarını arttırma çabasında.
Aynı zamanda CHP’nin Kürtlerle kurduğu ilişkinin söylemsel backgroundunu oluşturmaya çalışıyor.
Özellikle 2021 yılının başından beri yaptığımız araştırmalarda, CHP’nin Kürt seçmende bir oy artışı olduğunu görüyoruz.
CHP’nin Kürt seçmendeki artışı Türkiye genelindeki durumuna nazaran daha yüksek.
Birçok Kürt ilinde; örneğin Diyarbakır’da, Mardin’de, Urfa’da, Van’da, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı dört büyük şehirde CHP oylarının üç kata yakın artışından bahsedebiliyoruz. Bu illerde CHP’nin vekil çıkarma ihtimalinin artık bir potansiyel olmaktan ziyade kesin gibi göründüğünden bahsedebiliyoruz.
AK Parti’nin ana omurgasından koparak DEVA ve Gelecek gibi iki yeni siyasi parti çıktı. Bu iki siyasi partinin, toplum tarafından yapması beklenen Türkiye genelindeki çıkış gelmeyince; Kürt seçmen özellikle başta yüzünü DEVA’ya dönmüş olsa da bugün itibariyle bölgenin üçüncü siyasi partisi Cumhuriyet Halk Partisi konumunda.
Bu söylemlerin de şöyle bir toplumsal karşılığı oluşuyor; biliyorsunuz Kılıçdaroğlu’nun adaylığını artık daha ciddi şekilde konuşuyoruz. Daha anlamlı şekilde konuşmaya başlıyoruz.
Bunun artık bir hedef şaşırtma veya gündemi kendi ismi üzerinde tutarak başka isimlerin yıpranmasını engellemek şeklinde değerlendirmekten ziyade ciddi bir ihtimal olarak konuşmakta fayda var ve konuşuluyor da.
Kılıçdaroğlu isminin seçmen nezdindeki karşılığının son bir yılda özellikle Kürt seçmen nezdinde gittikçe arttığını ifade edebiliriz.
DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin bölgedeki durumu nedir?
DEVA ve Gelecek partilerinin de Kürt seçmendeki karşılıkları Türkiye geneline nazaran daha yüksek.
Dediğim gibi kurulması aşamasında özellikle DEVA Partisi Kürt seçmende çok ciddi bir heyecan uyandırmıştı. Ama DEVA Partisi’nin Türkiye genelinde beklenen iktidar çıkışını yakalamaması sebebiyle AK Parti’den kopan seçmenin iktidar olma ihtimali daha güçlü bir siyasi partiye doğru yani Cumhuriyet Halk Partisi’ne daha fazla yöneldiğini gözlemliyoruz.
Ama tabii ki DEVA ve Gelecek’in de özellikle altılı mutabakata dahil olmasıyla beraber iktidar koalisyonunun olma ihtimali bu siyasi partilerin de denklemdeki ağırlığını arttırabilir. Bu güçlü bir olasılık olarak duruyor.
Kürt seçmen nezdinde İYİ Parti ve tabii İYİ Parti’nin bu ittifakın içinde olması nasıl değerlendiriliyor?
İYİ Parti Kürt seçmen nezdinde muteber görünen bir siyasi parti değil. Ama aynı zamanda muhalefetin seçimi kazanması için yan yana yürümek zorunda kaldığı da bilinen bir siyasi parti. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nden sonra sayısal ağırlığı en ciddi görünen parti İYİ Parti.
İYİ Parti bu açıdan Kürt seçmenin içinin ısındığı bir parti değil ama iktidar değişikliği için göz yumabileceği, tahammül edebileceği bir siyasal parti olarak görülüyor diye özetleyebilirim.