AHBAP şu anda depremle ilgili hangi faaliyetleri yürütüyor?
Biz ilk gün itibariyle on ilde online koordinasyon ekiplerimizi kurduk. Diyarbakır’dan gelen bilgiler diğer illere öncelik verilmesi doğrultusunda olduğundan şu an dokuz ile yöneliyoruz; öncelikli olarak da Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya.
Bugün Malatya, Adıyaman ve Kahramanmaraş’a onar kişilik ekiplerden otuz kişi yolda. Oralardaki yardım depolarında çalışacaklar.
Oradan yapılan yönlendirmelere göre gerek olması durumunda daha fazla ekibimiz de gidecek.
Perşembe günü burada Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Özge Özpirinççi, Ezgi Mola, Elçin Sangu, Oktay Kaynarca’nın da aralarında bulunduğu tanınmış isimlerle beraber oturup bütün bu afet illerimizin valiliklerini ve kaymakamlıklarını, oralardaki depoları aradık. Depolardaki malzemeyi ve bölgedeki öncelikli ihtiyaçların neler olduğunu öğrendik.
Ardından bir ihtiyaç listesi oluşturup, afetin başında bize ulaşan, bunları satın alabileceğimiz kurumları aradık. Fiyat listesi çıkardık. Kimileri ücretsiz olarak destek olmak istedi. Yine bir başka ofisimizdeki arkadaşlar da satın almayla ilgileniyor. Bütün depolara ihtiyaçları göndereceğiz.
Sahaya çıkan ekiplerimizin bir kısmı depolarında çalışırken bir kısmı da yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştıracak. Bunların hepsi belgeli şekilde ilerleyecek.
Arama kurtarma çalışmalarına katılan AHBAP ekibi var mı?
Evet, 15 kişilik bir arama kurtarma ekibimiz var. Salı gününden beri Hatay’da AFAD’ın yönlendirdiği yerlerde arama kurtarma çalışmalarına katılıyorlar.
Ekibimiz bütün arama kurtarma eğitimlerini AFAD’dan aldı. Şu anda hafif arama kurtarma statüsünde. Bu deprem öncesinde eğitimleri yeni tamamlanmıştı. AHBAP’ın profesyonel arama kurtarma ekibinin katıldığı ilk afet oldu bu.
Biz zaten bu konuda sadece devletin ilgili kurumlarıyla çalışıyoruz. Habersiz hiçbir şekilde bölgeye gitmiyoruz. O yüzden aslında üç gün bekledik. Önce depoların durumunu öğrenmek istedik. Çünkü acil olan depoya yardım ulaştırmak değil, enkazdan insan çıkarmak.
O yüzden biz iki gün boyunca online teyit yaptık sadece. Hem kurumlara hem yardımcı bireylere hem de ihtiyaç sahiplerine. Şimdi sahayı kalabalıklaştırıyoruz, gönüllülerimizi oradaki yardım faaliyetleri için gönderiyoruz.
Oradaki kurumlarla, bizimle iş birliği yapmak isteyen firmalarla konuştuk. Oraya, alana ulaştığımız andan itibaren Cumhurbaşkanlığı İletişim Birimi dahil olmak üzere bize şu anda bütün depolarda yardım sağlayacaklar herhangi bir problem yaşarsak.
AHBAP şu anda kendisi yardım tırı göndermiyor değil mi?
Hayır. Biz şu anda hiç tır almadık. Hatta bütün depolara sorarak öğrendiğimize göre depolarda büyük bir yığılma var ilk günden itibaren. Bu yüzden de sosyal medyada her gün yayın yapıyoruz. Günübirlik videolar çekiyoruz o günü özetleyen uyarılarda bulunuyoruz.
Bize şu ana kadar çoğu tır göndermek isteyen yaklaşık bin beş yüz kurumsal firma ulaştı. Biz hepsini bireysel bağışa ya da beklemeye yönlendiriyoruz. Çünkü şu anda tırlarla orda herhangi bir ürün indirilecek alan yok, o alanlar dolu. Oraların tasnif edilip dağıtılıp boşaltılması gerekiyor. Bu yüzden bekletiyoruz.
Bu da yine AFAD’ın koordinasyonunda AHBAP’a iletilen bir durum mu?
Tabii. Bu depoların tamamı ya AFAD’ın ya da diğer devlet kurumlarının oluşturduğu depolar. Herkes bu depolarda yer açmak istiyor.
Bizim şu anda bir depomuz yok. İhtiyaç olursa depo da araştıracağız.
Şu anda biz devletin ilgili kurumlarındaki depolarda gönüllü desteği sağlamaya gidiyoruz. Onun dışında alanda neye ihtiyaç varsa gönüllülerimiz her şeye koşabilir. Zaten önceki afetlerde de böyle yaptık. Şu anda sadece dediğim gibi alandaki depolardan ve valilerden öğrendiğimiz acil ihtiyaçları satın almaya başladık.
Şu ana kadar nakdi yardımlar ürüne dönüşüyor, onlar sahaya gidiyor.
Şu anki acil ihtiyaçları çözüp sonraki seviyelere geçtiğimizde artık kalıcı ihtiyaçlara geçeceğiz. Onların da araştırması sürüyor.
Satın alma süreçleri planlanıyor; oralarda prefabrik şehir kurmak, konteyner almak, oralarda eğitim hayatına devam edecek öğrenci bursları organize etmek gibi. Bütün bu çalışmaların hazırlığını da yapıyoruz.
Bizim şu an yapacağımız, izleyeceğimiz yöntem geçmişte izlediğimiz yöntemle aynı olacak. Biz aldığımız tüm bağışları öncelikle bir finansal uzman eşliğinde değerlendiriyoruz.
Satın alma ekibimiz alana alınacak her şeyle ilgili öncelikle bir fiyat araştırması yapıyor. Biz bunun ne zaman alınacağını, ne kadar günde gönderileceğini, lojistiğini, alanda kurulumunu, nakliyesini bütün bedellerini hazırlayıp satın alınacak zamana kadar aslında onun fiyatını sabitliyoruz. Aldıktan sonra da önce faturalarını tutuyoruz. Sonrasında da teslim ediliyor.
Ailelerden teslim tesellüm belgesi alıyoruz ve bunları Haluk Bey sürekli şu şekilde paylaşıyor: ‘X kurumunun göndermiş olduğu şu kadar parayla alınan konteyner şu ailemize teslim edilmiştir.’ Fatura ve teslim belgesi ekleyerek.
AHBAP olarak biz zaten şeffaf olarak sosyal medya üzerinden paylaşım yapmakla yükümlüyüz. Kendimize bu görevi veriyoruz. O yüzden afet için de aynı şeyi yapacağız.
AHBAP’ın kurumsal yapısı nasıl?
AHBAP derneği ayrı, AHBAP platformu ayrı. Platformumuzda Türkiye’nin dört bir yanında gönüllülerimiz var.
Dernekte de on kişilik bir profesyonel ekip çalışıyor. Sosyal hizmetler kadrosu, satın alma kadrosu, medya kadrosu, muhasebe kadrosu var. Bu on kişilik profesyonel ekip platformla koordineli olarak çalışıyor.
Ayrıca dernek bünyesinde Afet ve Saha Koordinasyon birimimiz var. Onlar az önce de söylediğim gibi Hatay’dalar zaten.
Perşembe günü sosyal medya üzerinden iktidara yakın bazı gazeteciler AHBAP ve Haluk Levent’le ilgili temel vurgusu “devlet kurumlarının önüne geçmek” olan kampanya gibi bir şey başlattı. Bu tepkilerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bizim herhangi bir siyasi statümüz yok. Biz tamamen siyaset üstü tutuyoruz kendimizi. Kimseye karşı değil, kimseye yakın değil tamamen insana yakın olacak şekilde. Hep söylüyoruz kendi içimize.
Biz sevgi önyargısı barındıran insanlarız. Bizim şu anda tek niyetimiz ve derdimiz Türkiye haritasından silineceği endişesi taşınan o yerlerin yerine geri getirilmesi.
O nedenle hiçbir durumda siyasetle alakalı bir mesaj vermemeye çalışıyoruz. AHBAP olarak vermek istediğimiz tek mesaj insanların yanında olmak istediğimizdir.
Biz AHBAP gönüllüsü olan insanlara hiçbir şekilde ırkını, dinini, siyasi bakış açısını sormuyoruz.
AHBAP’ın içinde yetmiş yaşında kişiler de var on sekiz yaşında gençler de var. Çok büyük bir kuruluşuz ve bu çeşitlilikten dolayı da çok mutluyuz.
Sahaya çıkacak otuz kişilik ekipte bile belki kimse birbiriyle aynı bakış açısında değildir ama AHBAP kıyafetini giydiğimiz andan itibaren biz hepimiz aynıyız.
Haluk Levent, tartışmalarla ilgili “AFAD da bizim AHBAP da” diye bir çağrı yaptı.
Biz her zaman “Devlet olmadan kendi kendimize bir şey yapamayız” diyoruz. Bizim hepimizin bir arada olmamız lazım; tüm STK’lar, devletin kurumları.
Biz şu anda valiliklerle görüşerek konteyner satın alımını organize ediyoruz. Valilik oraya izin vermezse biz bunu zaten yapamayız. O yüzden biz daima devletin kurumlarıyla çalışıyoruz.
Sağlık yardımında Sağlık Bakanlığı’yla, eğitim yardımında Milli Eğitim Bakanlığı’yla. Bugün bizi Cumhurbaşkanlığı İletişim Birimi arayıp “arkadaşlar biz sizin her zaman yanınızdayız” diyorlarsa biz de her zaman hem devletin kurumlarının hem de tüm STK’ların yanında olmak zorundayız. Çünkü iyiliği düşünüyorsak, iyilik bir arada olmaktır.
İki gün önce bahsettiğim gibi oyuncular ve müzisyenlerle oturduğumuz masada tüm afet olan illerimizin valileriyle; onlara ulaşamadığımızda milletvekilleri veya kaymakamlarla görüştük.
“Öncelikli olarak neye ihtiyaç var?”, “Bize ihtiyacınız var mı?”, “Nasıl faydalı olacaksak o şekilde hareket edelim, kalabalık edeceksek gelmeyelim, bize nerede ihtiyaç varsa o şekilde hareket edelim” diye sorduk.
AHBAP’la ilgili aleyhte mesajların, paylaşımların yapıldığı gün deprem bölgelerindeki valiler AHBAP’a nerelere hangi yardımların iletilmesi gerektiğiyle ilgili bilgi veriyorlardı öyle mi? Hangi valilerle görüştünüz?
Evet; görüştüğümüz valiler arasında Hatay valisi, Kahramanmaraş valisi, Malatya valisi vardı.
Malatya Valisi öncelikle su ve glütensiz yiyecek ihtiyacını söyledi. Onları hemen bazı firmaların göndereceği tırların içinde Malatya’ya yönlendirdik. Bir kısmını görüştüğümüz firmalardan temin ettik, bir kısmını yine dün burada olan sanatçılarımızdan bazıları tanıdıklarını devreye soktu glütensiz ürünler için ve yine öncelikli talep edilen alerjen bebek maması ihtiyacı için de.
Kahramanmaraş valisinden gıda ihtiyaçlarıyla ilgili talepleri aldık. Onları organize ettik.
On valiyle de görüşmeye çalıştık. Dediğim gibi görüşemediğimiz yerlerde de kaymakam ya da milletvekilleriyle görüştük.
Söylediğimiz gibi devletimiz bizim devletimiz, ülkemiz bizim ülkemiz, insan da bizim insanımız. O yüzden devletle iş birliği yapmadan, devletin ilgili kurumlarıyla çalışmadan hiçbir şey yapmayız. Güvenilir ilerleme bu şekilde olur.