Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz haftalarda açılışını yaptığı bir bulvara Şeyh Said isminin vermesi tartışmalara sebep oldu.
CHP lideri Özgür Özel, Şeyh Said ile ilgili katıldığı TV100 canlı yayınında şunları söylemişti:
“Şeyh Said ayaklanmasının bastırılması sırasında oluşmuş acılar, bugün bazı torunların kalbini acıtıyorsa o acıya saygılı olmak gerekir.”
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu ise Özgür Özel’in bu açıklamasını eleştirmiş, Abdullah Öcalan’ın Şeyh Said ile ilgili yazılarına atıf yaparak Özel’in ‘Öcalan’ın bile gerisinde’ kaldığını söylemişti.
CHP lideri Özel, Barış Terkoğlu’na bir mektup yazarak cevap verdi.
Özgür Özel yazdığı mektupta şu ifadelere yer verdi:
“Yazınızı üzerinde notlar alarak okudum. ’Mustafa Kemal Atatürk ile Şeyh Sait arasında taraf olamayan biri’ ifadenize katılmıyor ve çok kırıcı buluyorum.”
“Ben, sıradan bir yurttaş olarak da Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak da Mustafa Kemal Atatürk’ten tarafım, bunun aksinin düşünülmesini bile hakaret kabul ederim. TV100 programındaki ifadelerimi yeniden dinleyebilirseniz, orada da Cumhuriyetin kurucu felsefesinden, Cumhuriyetin kurucu kadrolarından, Cumhuriyetten ve elbette Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten taraf olduğumu kalın harflerle çiziyorum. O programda da çizdim, şu anda da çiziyorum.”
“Sizin ‘tarafsızlık’ olarak ifade ettiğiniz çerçevenin Şeyh Said’in kişiliğiyle, duruşuyla, yaptıklarıyla bir ilgisi olmadığı gibi yazınızda bahsettiğiniz ideolojik eksiklerle, tarihsel bilgi yoksunluğuyla da bağlantılı olmadığı çok açıktır. Cumhuriyetin ilk yıllarına yönelik açılan tarihsel tartışmaların bağlamından kopartıldığında geride bırakılanlarda yeni acılar bırakmasına neden olduğu, bunun da cumhuriyetin kurucu felsefesine de cumhuriyetin kurucu kadrolarına da bir fayda sağlamadığı açıktır. 1925 yılında Cumhuriyete karşı başlatılmış Şeyh Said İsyanı’nı bastırmak ve devrin koşullarında bunu idamla neticelendirmek ne kadar meşru bir hak ise, Şeyh Said’in torunlarının, dedelerinin mezar yerinin nerede olduğunu sormaları da meşru bir haktır.”
“En başında da ifade ettiğim gibi ben Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak Mustafa Kemal Atatürk’ten tarafım. Yıllardır yaptığım siyaset, yol ayrımlarında takındığım tutum, cemaatler ve tarikatların eğitime müdahalesi, devlete ve orduya sızmalarına karşı isyanım, yargıdaki cemaat yapılanmalarına ve onların kumpaslarına karşı durduğum yer ortada iken, beni ve tutumumu çok yakından izleyen bir gazeteci olarak böyle bir yazıyı kaleme almanız beni çok üzdü ve düşündürdü.”
“Fikir özgürlüğüne olan inancım ve basın özgürlüğüne olan tüm saygımla sizi selamlıyorum.”