DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre; Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş suikastı soruşturmasını yürüten savcı Ayhan Ay, sağlık sorunları nedeniyle çıktığı iki aylık izinden döndükten sonra dosya yeniden kendisine verilmedi ve yetkileri kaldırıldı.
Sinan Ateş soruşturmasını ilk olarak, o sırada nöbetçi olan Ankara Cumhuriyet Savcısı Ayhan Ay başlattı. Eski Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın gözaltına alınması talimatı vermesi ve bazı şüphelileri tutuklatması üzerine izne çıkarılan Ayhan Ay’ın yerine Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Durdu Özer ve Cumhuriyet Savcısı Durmuş Ali Özcan görevlendirildi. Ay da üçüncü savcı olarak görünürde dosyada yer aldı.
Durdu Özer’in koordinatörlüğünde yürütülen soruşturma kapsamında Tolgahan Demirbaş’ın yanı sıra Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın özel kalem müdürü Emre Yüksel, MHP’li avukat Serdar Öktem gibi kritik şüpheliler tutuklandı. Yıldırım ve Ülkü Ocakları yöneticisi Ömer Şanlı hakkında da yurtdışına çıkış yasağı getirildi.
Soruşturma genişletilince Savcı Durdu Özer de dosyadan alındı
Temmuz 2023’te adli tatile girilmesi gerekçesiyle dosya, izne çıkan Durdu Özer ve diğer savcılardan alınarak Başsavcı Vekili Ahmet Altun’a devredildi. Adli tatilin sona ermesinin ardından Eylül 2023’te soruşturma tamamen Durdu Özer’den alındı. Soruşturma dosyası yeniden savcı Ayhan Ay’a verilirken Ahmet Altun da koordinatör başsavcı vekili sıfatını sürdürdü. Ayhan Ay’ın, ikinci kez görev aldığı soruşturmada Sinan Ateş’in konum bilgilerini ve adresini Tolgahan Demirbaş’a verdiği iddia edilen Cinayet Büro’da görevli Komiser M.E.A. tutuklandı.
Savcı iki ay izne çıktı
Ayhan Ay, 2023 yılının Aralık ayı sonunda sağlık gerekçesiyle rapor alarak izne çıktı. Soruşturma dosyası, yeniden Başsavcı Vekili Ahmet Altun’a devredildi.
Altun, Eylül ayında soruşturmaya atandıktan sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’le görüştüğü iddiaları gündeme gelmişti. Yönter, iddiaları yalanlamıştı.
Savcı izinden döndü, dosyayı geri alamadı
İki aylık rapor aldığı belirtilen Ayhan Ay’ın geçen hafta izninin bitmesi üzerine adliyede mesaiye başladığı öğrenildi. Ancak, Sinan Ateş dosyası yeniden Ayhan Ay’a verilmedi. Ay’ın UYAP’tan dosyayı görme yetkisi de kaldırıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu süreçte soruşturma için yeni bir savcı görevlendirip görevlendirmeyeceği şimdilik belli değil. Dosyada şu an tek yetkili Ahmet Altun.
Tutuklu şüpheliler tahliye mi olacak?
Sinan Ateş cinayetinde yaşanan savcı krizleri ve soruşturmanın uzaması, bazı tutuklu şüphelilerin tahliye olması riskini doğurdu. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, soruşturma aşamasında tutukluluk süresi ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda en fazla 1 yıl 6 ay olarak uygulanabiliyor. Bu süre, Ocak 2023’te tutuklanan tetikçi Eray Özyağcı, Dodo lakaplı Doğukan Çep, Emre Yüksel, Tolgahan Demirbaş, Serdar Öktem, özel harekât polisleri Muratcan Çolak ve Aşkın Mert Gelenbey açısından Temmuz 2024’te dolacak. Eğer bu sürede iddianame hazırlanmazsa bu şüpheliler yasal olarak tahliye edilmek zorunda.
İddianame ne aşamada?
Soruşturma kapsamında henüz iddianame yazımına başlanmadı. Çünkü alınan bilgiye göre, henüz soruşturma tamamlanmadı. Özellikle Ahmet Yiğit Yıldırım’ın arasında bulunduğu bazı kritik şüphelilerin ifadeye çağrılıp çağrılmayacakları ve hukuki durumlarının ne olacağının değerlendirilmesi gerekiyor. Bu eksikliklerin tamamlanmasının ardından iddianame yazılacak.
Ayşe Ateş: “Dava dosyamız Thesus’un gemisi değildir”
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, savcı Ayhan Ay’ın soruşturmadan alınması üzerine X hesabından şu açıklamayı paylaştı:
“Günlerimizi olumlu bir haber duyma ümidiyle geçirirken olumsuzluklar bir çığ gibi üzerimize gelmeye devam ediyor.
Son olarak, soruşturmaya ilk günden bu yana bakan ve dosyaya en hâkim isimlerden biri olan Sayın Savcı Ayhan Ay, izinden döner dönmez görevinden alındı. Menfur cinayetin üzerinden 1 yıl 2 ay geçmiş olmasına rağmen iddianame de henüz ortada yok. Dışarıdaki katillerin daha ne kadar özgür kalacağı, kaç kişinin canına kıyıp kaç hayatı karartacağı ise meçhul.
Bugüne kadar kamuoyuna yansıyan ve dosya üzerindeki şüpheleri gitgide derinleştiren bütün iddia ve olaylar üzerine düşünüldüğünde tarafımızca ilgililerine sarf edilecek sözler şunlardır: Dava dosyamız Theseus’un gemisi değildir. Theseus’un gemisi de bizce Theseus’un değildir.
Gelinen noktada bir kez daha ifade etmekte fayda var: Kedinin kutunun altında olduğu gerçeği ortadayken Schrödinger’in ‘Hem ölü hem de diri. Ne ölü ne de diri’ paradoksuyla zerre ilgilenmiyor, adaletin -devlet eliyle- bir an önce tesis edilmesini sabır ve sükûnet içerisinde beklemeye gayret ediyoruz.”