Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’daki Donetsk ve Luhanks bölgelerinin bağımsızlığını tanıdığını televizyondan yaptığı “ulusa sesleniş” konuşmasıyla tüm dünyaya duyurdu. Bir saatlik konuşmasında, Donetsk ve Luhansk’ı içine alan Donbass bölgesinin tarihsel olarak Rusya toprağı olduğunu savunan Putin, “modern Ukrayna’nın mimarı Lenin” çıkışı yapmakla yetinmedi. Putin, 1991’de Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle Ukrayna’nın bir “Amerikan kolonisi”ne dönüştüğünü ve kukla bir hükümet tarafından yönetildiğini iddia etti. Sovyetlerin dağılmasının nedeninin Bolşevikler olduğu çıkışında da bulunan Putin, Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin kuruluş ilkelerine geri dönmesi gerektiğini savundu.
Peki; Bolşevik devriminin Çarlık Rusya’nın yarattığı “halklar hapishanesi”ne özgürlük kazandırdığı görüşünü öne çıkaran Türkiye’deki sol cenah, Putin’in bu iddialarını nasıl karşıladı?
“Sahtekar Putin”
Ercüment Akdeniz (Emek Partisi Genel Başkanı): Rusya’da Ekim devriminden önce Çarlık otokrasisi ile yönetilen bir imparatorluk vardı. İmparatorluktan ayrılıp bağımsızlığını ilan eden halklar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde (SSCB) biraraya geldiler ama kimse kimseye SSCB çatısını dayatmadı. Lenin’in “Ulusların kendi kaderini tayin hakkı” ilkesiyle hareket edildi. Ukrayna öyle bir yerdi. Şimdi Putin sahtekarlık yapıyor. Ukrayna’nın ayrılmasını Lenin’e bağlıyor. Putin’in derdi orduyu tahkim etmek, emperyalist gücünü ortaya çıkarmak. Putin, Hitlere karşı kazanılan 1945 zaferini, Kızıl ordunun prestijini ve hatta Stalin’i bile propaganda malzemesi yaptı. Şimdi yeni bir aşamaya geçiyor. 1800’lü yılların imparatorluk referanslarını baz alıyor ve Sovyet sistemine, Lenin prensiplerine savaş açıyor. Putin, Sovyet sistemiyle özgürlüklerini kazanan halkların yeniden imparatorluk tahakkümüne girmesini istiyor. Mevcut durumda Rusya Komünist Partisi’nin tavrı da problemli. Barışı ve kardeşliği savunması gereken bu parti, Putin’in arkasında saf tutuyor. Elbette kabul edilemez.
Alper Taş: (Sol Parti PM üyesi): Putin büyük Rus şovenizmini canlandırmaya çalıştığı için onun Bolşevikler’e, Lenin ve Ekim devrimine saldırması anlaşılır. Putin, Çar imparatorluğunun zihniyetini bugüne taşıyan bir siyasetçi olduğundan onun Bolşevik devrimini anlamasına da zaten imkan yok. Çar imparatorluğu döneminde Sovyetler tam bir halk hapishanesiydi. Bolşevik devrimi o halk hapishanesini ulusların ve azınlıkların haklarına saygı duyarak dağıttı. Tarihi gerçekleri çarpıtan bir Putin var şimdi sahnede.
“NATO kışkırttı, Putin ipin ucunu kaçırdı”
Kemal Okuyan (TKP Genel Sekreteri): İşin bu noktaya gelmesinde NATO’nun, ABD’nin rolü çok büyük. Putin çok tehlikeli şeyler söyledi. Sovyetler Birliği’ni eleştirirken Rus İmparatorluğu’nun meşruiyetini dile getirdi. Bunun sonu olmaz. Tamam Sovyetler, Ukrayna’yı sanayileştirdi ama siz ona –suni devlet- derseniz, yarın Ukrayna’da “Rusya’yı biz kurduk” der. Böyle bir çekişme kimin nerelerde ne hak iddia edeceğine dair bilinmezliği de ortaya koyar. Burada Ukrayna ve Rus milliyetçiliği sergileniyorsa, buradan çıkış taraf tutarak olmaz. Dünyada halklar ve uluslar arasında kardeşliği tesis eden tek proje olan Sovyetler Birliği’ni karalamaya kalkan Putin, NATO’nun kışkırtmasıyla ipin ucunu kaçırdı. Rus milliyetçiliğini yüceltmek için fantastik çıkışlar yapan Putin’in arkasında duramayız. “Rus olan her şey meşru” demeye getirdi ki, Putin’in böyle bir ehliyeti yok.
Erkan Baş: (Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı): Putin’in konuşması gerçekten anlaşılmaz. Sovyetlerin büyük sınırlara ulaşmasını Bolşevikler sağladı. Putin’in Bolşevikleri hedef almasını gerektirecek hiçbir neden yok ortada. Bolşevikler Sovyetleri birarada tuttu. Putin’in dağılmadan söz etmesinin mantığı yok. Belki de Putin’in sevmediği, Bolşevikler’in “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” ilkesini benimsemiş olması. Putin’in yaptığı, Rus milliyetçiliğini öne çıkarmak olsa gerek.