Robert Ford’un “Suriye’de yeni hesaplar ve kırmızı çizgiler” başlıklı makalesi şöyle:
Önümüzdeki haftalarda, İran’ın Suriye’de daha fazla konuşlanması, İsrail’in yoğun hava saldırılarını tetiklerse, Suriye’de birçok gerilim senaryosu muhtemel hale gelecek.
Düşük seviyeli bir çatışmada en tehlikeli zaman, güç dengesinin değiştiği ve yeni bir kırmızı çizginin dayatıldığı zamandır. Şimdi Suriye’de Rusya güçlerini azaltırken, İran Devrim Muhafızları varlığını artırıyor.
İsrail ise, ister nükleer programdan isterse İran’ın Suriye’deki füze programından kaynaklansın, İran tehdidindeki kademeli artışın farkında.
Bununla Suriye’de önümüzdeki hafta veya ay büyük olasılıkla topyekûn bir savaşın başlayacağını kastetmiyorum.
Ancak yine de bu ülkelerden herhangi birinin yanlışlıkla kırmızı çizgiyi aşması, hiçbir ülkenin gerçekten istemediği bir tırmanışı tetiklemesi mümkün.
Öncelikle Rusya’nın Suriye’den çekilmesini abartmamalıyız. Bu büyük bir geri çekilme değil, Rusya Tarsus’taki deniz üssü ile Hmeymim Hava Üssünü muhafaza ediyor.
Bununla birlikte, Suriye’de, İran Devrim Muhafızları birimlerinin ve müttefik milislerin, özellikle doğu ve kuzey Suriye’deki Rus kontrol noktalarının ve küçük üslerin kontrolünü üstlendiğine dair yerel raporlar var.
İran’ın Suriye’deki askeri konuşlandırmaya harcayacak daha fazla mali kaynağı bulunuyor.
İran Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde İran yılının ilk yarısında petrol ihracat gelirlerinin geçen yılın ilk yarısına göre 8,5 milyar dolar artarak, 18,6 milyar dolara ulaştığını açıkladı.
İç ekonomik sorunlara ve protestolara rağmen Tahran, Suriye’ye göndermek için daha fazla askeri güç toplayabilir.
Beşşar Esad’ın bu ayın başlarında Tahran’a yaptığı ziyaret, İran’ın Suriye’deki varlığının ve etkisinin giderek artacağını gösteriyor.
Amerikalılar, İran’ın Suriye’nin doğusundaki artan askeri varlığını kesinlikle bir tehdit olarak görecekler.
Geçen yıl, bazı küçük ABD üslerine İran insansız hava araçları tarafından saldırılar düzenlendi.
Doğu Suriye’deki İran yanlısı milisler ile ABD güçleri arasında bazı karşılıklı ateş açma hadiseleri yaşanmasını bekleyebiliriz. Ancak bunlar sınırlı olacaktır.
Amerikalılar Suriye’de büyük bir savaş istemiyorlar, henüz orada büyük bir savaş başlatmayı haklı çıkaracak bir stratejik çıkar oluşturmadılar.
Buna karşılık İsrail, İran askeri varlığıyla bağlantılı stratejik bir ulusal çıkar belirledi; İran’ın Suriye’de güdümlü füzeleri konuşlandırmaya yönelik devam eden programı İsrail hedeflerine ciddi zararlar verebilir.
Buna dayanarak İsrail Hava Kuvvetleri, İran hedeflerine düzenli olarak hava saldırıları düzenlemeye devam ediyor.
İsrail hava saldırısının esnasında Suriye hava savunma füzelerinin 2018’de bir Rus askeri nakliye uçağını düşürmesi ve 15 Rus askerinin ölümünün ardından kendisinden öfkeli mesajlar gelse de Moskova, geçmişte İsrail’in bu hava saldırılarına yeşil ışık yaktı.
Ruslar bu olaydan sonra Suriye’ye S-300 hava savunma füzeleri gönderdiler ancak İsrail ve Ruslar koordinasyonu yeniden sağladılar ve İsrail saldırıları devam etti.
İran’ın Suriye’deki yeni konuşlandırması İsrail hava saldırılarının yoğunlaşmasına yol açarsa, iki potansiyel tehlike var; birincisi, İranlılar henüz İsraillilerin saldırılarına yanıt vermediler. İran’ın sabrının belki de sınırı yok ve Suriye’deki güçleri arasında yaşanan kayıplar konusunda belirlediği bir kırmızı çizgi bulunmuyor.
Öte yandan İran’ın bir kırmızı çizgisi varsa, İsrailliler bunu henüz bilmediğinden İran’ın misillemesi bir sürpriz olacak. İran’ın yanıt verme kararı aynı zamanda Tahran’daki siyasi rekabetin boyutunu da yansıtacak.
İran’ın iç politikaları, İran ile uluslararası güçler arasında nükleer programına ilişkin anlaşmayı dikkate alıyor. İran misillemede bulunup karşılık verdiğinde, İsrail hızla saldırıları tırmandıracaktır.
İran’ın iç politikasına daha az önem verecek, caydırıcılığı yeniden tesis etmekte daha kararlı olacak ve bu nedenle daha sert bir şekilde vuracaktır.
Bu durumda İsrail ile İran arasındaki gerilimin nerede son bulacağı belli değil.
Buna ilaveten Ruslar, 13 Mayıs’ta Masyaf’a yaptıkları saldırıda, ilk kez İsrail savaş uçaklarına S-300 füzeleriyle karşılık verdiler.
Suriye rejimi sistemin radarını tam olarak kullansa da bu füzeler doğrudan Rus kontrolü altında olduğundan İsrail savaş uçakları için büyük bir tehdit oluşturmuyorlardı.
Ancak bu olayda, Rusya’nın mesajı açıktı ve nedeni de Masyaf’ın Rus Hmeymim Hava Üssünden sadece 70 kilometre uzakta olması olabilir.
Ruslar radarlarını kullanıp İsrail savaş uçağını gerçekten tehdit etselerdi, İsrail kırmızı çizgisini geçmiş olurlardı.
İsrail’in Suriye’deki Rus hedeflerine yönelik saldırıları da Rusya’nın kırmızı çizgisi. İsrail 13 Mayıs’taki saldırısı ile Rusya’nın kırmızı çizgisine yaklaştı, ancak Rusya’nın tepkisi temkinliydi.
Bu nedenle, önümüzdeki haftalarda, İran’ın Suriye’de daha fazla konuşlanması İsrail’in yoğun hava saldırılarını tetiklerse, Suriye’de birçok gerilim senaryosu muhtemel hale gelecek.
Olumlu olan taraf, Rusya, İsrail’in Ukrayna’ya yönelik bazı eylemlerinden rahatsızlık duymasına rağmen, Moskova şu anda Ortadoğu’da büyük bir savaş istemiyor.
Özellikle de Türkiye’nin Rusya’nın Suriye’deki lojistik hizmetlerini zorlaştıran Rus askeri uçaklarının uçuşlarına getirdiği yasak ortamında.
Suriye’de dengelerin gelişmesi ve kırmızı çizgilerin yeniden çizilmesiyle, ülkelerin karşı karşıya olduğu zorluk bunlardan birini yanlışlıkla aşmamaktır.