Olayın ardından Gaziantep Valiliği sosyal medya hesabından açıklama yaptı.
Valiliğin yaptığı açıklaması şöyle:
“İlimizde 9 Ocak 2024 tarihinde meydana gelen 2009 doğumlu (A.Z)’nin darp edilmesi olayının aydınlatılması için İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerimizce ivedilikle yapılan çalışmalar neticesinde;Olayın failleri olduğu tespit edilen (H.Ö) ve (M.F.K) adlı şahıslar yakalanmış olup, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştır.
Şahısların arşiv kayıtlarının incelenmesinde (H.Ö) adlı şahsın taksirle yaralama nedeniyle 3 ayrı suç kaydı bulunduğu anlaşılmıştır.”
İşkencenin ayrıntılarını Yeryüzü Çocukları Derneği’nden Avukat Betül Zağlı Topal ve Sığınmacı Hakları Platformu Sözcüsü Taha Elgazi Serbestiyet’e anlattı.
Taha Elgazi: “Vücudunda sigara söndürme izleri var”
Taha Elgazi: “Çocuk 14 yaşında, babası ile çalışıyor. Okul sahasında futbol oynarken bir kız öğrenci düşmüş. Öğrenci de ailesine “Suriye’li Ahmet beni dövdü.” demiş. Kız çocuğunun ailesi Ahmed’i dövüyorlar. Daha sonra araba ile izbe bir yere götürüp orada işkence etmeye başlıyorlar. Çocuğun vücudunda sigara söndürme izleri var. Dili yakılmış ve cinsel organına anahtar sokulmuş. Dün girdiği iki ameliyattan sonra anahtar çıkmış. Biz bu olayı takip edeceğiz. Son yıllarda Suriyelilere yönelik artan nefret söyleminin sonucu olan bu ırkçı saldırı münferit bir olay olarak değerlendirilemez”
Avukat Betül Zağlı Topal: “Gördüğü işkenceler sebebiyle bilinci kapalı”
“Okulda gerçekleşen olayın akabinde çocuk bir yol kenarında bulunuyor. Bu bir çocuk, burada bir cinsel istismar var ve çok vahşi şekilde gerçekleştirilmiş bir eylem. Bu soruşturmanın öldürmeye teşebbüs üzerinden ilerleyeceğini düşünüyoruz. Aile’den aldığımız bilgilere göre çocuğun durumu kritik. Gördüğü işkenceler sebebiyle bilinci kapalı. Sürecin takipçisi olacağız.”
Olayla ilgili Uluslararası STK Federasyonu (ULFED) da bu konuda bir açıklama yaptı:
“Son yıllarda Suriyelilere yönelik artan nefret söyleminin sonucu olan bu ırkçı saldırı münferit bir olay olarak değerlendirilemez. Cezasız kaldığı için günden güne büyüyen nefret söylemi, bu tür saldırıların meydana gelmesine neden olmakta, bu saldırılar ise masum insanların canına mâl olup toplumsal güven iklimine zarar vermektedir. Dahası, bu olaylara sebep olan nefret söylemi, Türkiye’de ve bölgede toplumsal huzur ve barış ortamının bozulmasını isteyen iç ve dış odaklar tarafından köpürtülmekte, bu şekilde kamuoyu zehirlenmektedir.”