14 Ağustos’ta yaptığı çağrıda koronavirüs vakalarının Türkiye’de ikinci zirvesine hızla yaklaştığı uyarısında bulunan Türk Toraks Derneği, 1992 yılında Ankara’da göğüs ve solunum hastalıkları uzmanı doktorlar tarafından kurulmuştu. Halen 5400 üyesi bulunuyor.
Derneğin yaptığı “Türk Toraks Derneği uyarıyor” başlıklı açıklamada, vaka tespitinde esas alınan PCR testlerinin düşük isabet oranına sahip olduğu, pandemi sürecinde tüm iş yükünün Göğüs Hastalıkları uzmanlarına bindirildiği ve bu yüzden Alanya, Manisa, Batman gibi şehirlerden istifa haberleri geldiği bilgilerine yer verilmişti.
Koronavirüs tedavisinde etkili olmadığıyla ilgili makaleler yayınlanmasına ve bazı ülkelerde kullanımının yasaklanmasına rağmen Hidroksiklorokinin ilacının hala Türkiye’de tedavi protokollerinde yer almaya devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, Sağlık Bakanlığının “turkuaz pano”sunda yatan hasta verilerinin bildirilmemesi eleştiriliyordu.
Dünyaca ünlü tıp dergisinde Türkiye’yi anlattılar
Dernek üyesi bir grup doktor ise dünyaca ünlü tıp dergisi Lancet’te Türkiye’nin koronavirüsle beş aylık mücadelesini değerlendiren iki sayfalık bir makale yayımladı.
Hasan Bayram, Nurdan Köktürk, Osman Elbek, Oğuz Kılınç, Abdullah Sayıner ve Elif Dağlı imzalı makalede, pandemiyi konu alan araştırmaların etik kurulun onayına sunulmadan önce bakanlığın özel iznine tabii tutulduğu bilgisine yer verildi, “benzeri görülmemiş bu karar Anayasa ve Türkiye’deki araştırma faaliyetlerini düzenleyen yasalara aykırıdır” denildi.
Makalede Sağlık Bakanlığı’nın proje başvurularının büyük bir kısmına araştırma izni verdiği ama Türk Toraks Derneği’ne ve birkaç diğer kuruma ait büyük çaplı projeleri “net bir gerekçe göstermeden” reddettiği belirtiliyor.
DSÖ’nün belirttiği sisteme uyulmuyor
Bildirilen vaka ve ölüm sayılarındaki anomaliye dikkat çeken araştırmacılar, Türkiye’deki resmi raporlama sisteminin yalnızca PCR testi sonucu pozitif çıkan vakaları kayıt altına aldığı, tutarsız rakamların Dünya Sağlık Örgütü’nün hastalık kodlama usulüne uymadığı uyarısında bulundu.
Genom analizine göre koronavirüs Türkiye’ye İran ve Suudi Arabistan’dan gelmiş
Türkiye’nin 11 Mart’ta bildirilen ilk vakayla başlayan koronavirüs sürecinin anlatıldığı makalede, virüsün genomik yapısını analiz eden GISAID’in hastalığın Türkiye’ye İran ve Suudi Arabistan üzerinden geldiği tespiti hatırlatılıyor.
“Sağlık Bakanlığı şeffaf değil, verileri paylaşmakta isteksiz ve işbirliğini reddediyor”
Makalede “Sağlık Bakanlığı’nın şeffaf olmaması, temel verileri paylaşma konusundaki isteksizliği ve işbirliğini reddetmesi nedeniyle kısa sürede kamu sektörü ile tıbbi ve bilimsel kuruluşlar arasında gerilim artmaya başladı” deniyor ve İstanbul’daki vefat sayılarının karşılaştırmalı bir analizi yapılarak resmi rakamların tutarsız olduğu iddia ediliyor.
Sadece İstanbul’da raporlanmayan ölümlerin en az 1.952 olduğu ileri sürülen mektupta, 11 Mart ve 5 Temmuz arasında İstanbul’da vefat eden insan sayısının, son üç sene ortalamasından 4.723 fazla olduğu, buna karşın aynı şehirde açıklanan koronavirüs kaynaklı ölümlerin 2.771’de kaldığı yazıyor.
Raporun Türkçe versiyonuna ulaşmak için: https://www.toraks.org.tr/site/downloads/3mzLixi8sYNRdtNx