Okunan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Bu saatler itibariyle meydana gelen depremin üzerinden yaklaşık 65 saat geçti. 6 Şubat gecesinden itibaren eşimize, dostumuza, yakınımıza ulaşma ümidiyle telefonlarımıza sarıldık. Operatörlerin çalışmaması nedeniyle arama yapamayanların; sevdiklerine, yakınlarına ulaşmak için bundan sonraki en iyi çözüm o kişilerin adresini sosyal medyadan paylaşıp yardım çağrısında bulunmaktı. Nitekim deprem bölgesindekilerin sessiz feryadına sosyal medyada o adresleri paylaşarak ses olduk.”
“Sosyal medya üzerinden deprem yardımı organize edildi”
“Sonraki saatlerde yaralı kurtarılan depremzedelerin birincil ihtiyaçlarını gidermek için sivil toplum örgütleri, gönüllü yardım kuruluşları yine sosyal medya üzerinden bağış kampanyalarını geniş kitlelere duyurdular. Bu sayede ihtiyaçların ne olduğunun tespiti hızla yapılıp gerekli erzak, ilaç ve gıda yardımı bölgeye gönderilmek üzere hazırlandı.”
“Karar, yardımlaşma ve dayanışma sürecini baltalıyor”
“Tüm bu süreç devam ederken sosyal medyaya erişimin kısıtlandığını büyük bir üzüntü ve şaşkınlıkla öğrenmiş bulunuyoruz. Bizler, hala göçük altında yaşam mücadelesi veren kardeşlerimiz için siyasetten tamamen ari ve sivil inisiyatif alarak buraya gelen bireyler olarak söz konusu kararın ivedilikle geri çekilmesini talep ediyor, idarenin alınan bu kararın gerekçesini derhal açıklamakla yükümlü olduğunu ifade etmek istiyoruz. Birkaç dakika için kendimizi depremzedeler veya onların aileleri yerine koyduğumuzda ne denli hatalı olduğu apaçık ortaya çıkacak olan söz konusu kararın böyle bir yardımlaşma ve dayanışma sürecini baltaladığı aşikardır. Kararın ivedilikle iptal edilmesini talep ediyor, aksi halde yargı yoluna başvuracak olsak da yargı sürecinin sonunda artık her şey için çok geç olacağını biliyoruz.”