Gazze’ye denizden ve karadan insani yardım ulaştırmak amacıyla birçok ülkeden insan hakları oluşumları ve yardım kuruluşlarının bir araya gelmesiyle kurulan Uluslararası Gazze’yi Kurtarma Kampanyası (International Campaign to Save Gaza), tanıtım ve eylem planını duyurmak için İstanbul Yenibosna’da Gönen Hotel’de geniş katılımlı bir basın toplantısı düzenlendi.
Kampanya’nın amacı hem kara yoluyla Gazze’ye giden insani yardımı arttırmak hem de deniz yoluyla Gazze Limanı’ndan insani yardım ulaştırmak ve bu şekilde aynı zamanda 2007’den bu yana Gazze Limanı’ndaki İsrail ablukasına da son vermek.
Girişimin içinde hem ABD, Kanada, Norveç, Yunanistan gibi Batılı ülkelerden hem de birçok İslam ülkesinden temsilci oluşumlar yer alıyor.
Kampanyayı; Gazze Özgürlük Filosu (FFC), Uluslararası Gazze Ablukasını Kırma Komitesi (International Committee For Breaking The Siege of Gaza) gibi uluslararası oluşumlar da destekliyor. Basın toplantısında kampanyanın birçok ülkeden temsilcileri konuşmalar yaparak hedeflerini anlattı.
Toplantıda, Türkiye’den de insan hakları aktivisti Avukat Gülden Sönmez ile 2010 yılında İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırı sonucu hayatını kaybeden Cengiz Songür’ün oğlu olan Mavi Marmara Derneği Başkanı İsmail Songür konuşma yaptı.
Gülden Sönmez ve İsmail Songür, Serbestiyet’in sorularını yanıtladı.
Gülden Sönmez: “İsrail, bu şartlar altında insani yardıma saldırmayı göze alamayacaktır”
Gülden Sönmez.
Girişim nasıl ortaya çıktı?
2007’den beri zaten devam eden bir abluka var. Bombalamanın başlamasından sonra ablukanın da en sert halinin oluşmasıyla beraber dünya çapında insani yardım kuruluşları Gazze’ye nasıl yardım ulaştırılabileceğiyle ilgili arayışlara başladılar.
Uzun süredir çalışmalarını sürdüren Gazze Özgürlük Koalisyonu, bu dönemde insani yardım ulaştırmak için toplantılar düzenledi. Şimdi daha da büyük çaplı bir kampanya ortaya çıktı; Malezya’dan, Norveç’ten, Kanada’dan, Yunanistan’dan birçok ülkeden bileşenler var.
Diğer yandan İngiltere merkezli olarak da Uluslararası Gazze Kuşatmasını Kırma Komitesi kuruldu. Onların da bu çağrıyı yaygınlaştırmak ve başka ülkelerde yardım organizasyonu yapan oluşumlarla temasları oldu.
Türkiye’den de Mavi Marmara Derneği olmak üzere, şu anda bu üç oluşumun başını çektiği bir şekilde bu inisiyatif ortaya çıktı.
Gazze’ye deniz yoluyla insani yardımın ulaşması bu sefer mümkün olabilecek mi? Uluslararası kamuoyunun tutumu bu defa İsrail’in geri adım atmasını sağlayabilir mi?
Cenevre Sözleşmesi ve ek protokolleri, sivillerin insani yardımın yolunu açıyor ve devletlere de yükümlülük veriyor. Uluslararası sözleşmeler; insani yardım kuruluşlarının yardım götürmesi, yardım malzemelerinin ve insanların güvenliğinin sağlanmasının yolunu açıyor. Komşu devletlerin ve güzergah üzerindeki devletlerin de hem insani yardımın ulaşması için hem geçişi sağlaması hem de yardım etmesi de yükümlülük olarak verilmiş durumda.
Dünya sokaklarının vicdanı da bu çağrıyı destekleyecektir. Şu an BM Güvenlik Konseyi’nden tam olarak gönülden geçen olmasa da muazzam bir karar çıktı. Dünyada birçok hükümet İsrail taraftarıyken yavaş yavaş pozisyon değiştirmeye başladı. Bunu kesinlikle sokaklardaki o büyük eylemlere yoruyorum. Kesinlikle halklar devletlerinin politikalarını değiştirmeyi başardı. UNICEF’in, Dünya Sağlık Örgütü’nün, Dünya Gıda Fonu’nun çağrıları var.
Tüm bu çağrılar ve eylemleri düşününce; İsrail, bu şartlar altında insani yardıma saldırmayı göze alamayacaktır. Bu nedenle bir şekilde bunun yolunu açmak zorunda kalacaktır.
İsmail Songür: “2010’da başlayan seferimizi nihayete erdirmek istiyoruz”
İsmail Songür.
2010’da Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Mavi Marmara gemisinde İsrail’in saldırısı sonucu babanızı kaybettiniz. Şimdi 13 yıl sonra bu sefer Mavi Marmara Derneği Başkanı olarak Gazze’ye insani yardım ulaştırma girişiminin öncüleri arasındasınız. Neler hissediyorsunuz, neler düşünüyorsunuz? Amaçlarınız nedir?
2010 yılındaki kanlı saldırıda aile bireyimizi kaybetmedik. Cennete bir yolcu kazandık. Biz kayıp değil kazanç olarak görüyoruz. Bizim şehitlerimiz Gazze’nin 75 yıldır verdiği şehitler düşünülünce çok az sayıda diyebiliriz. Şu an bile her gün onlarca kişi, onlarca çocuk hayatını kaybediyor.
İsrail şımarıklığının artık sonunun geldiğini düşünüyoruz. Avrupa’da son birkaç haftadaki gösterilerde şunu görüyoruz. Son 50-60 yıldır olmayan gösteriler yaşanmaya başladı. Arap coğrafyasındaki liderler korkmaya başladı. Afrika’da hiç olmamış protestolar oldu.
2010’da başlayan seferimizi artık nihayete erdirmek istiyoruz; Gazze Limanı’na insani yardımı ulaştırmak ve Gazze’deki deniz ablukasının tamamen kaldırılmasını hedefliyoruz. Bu amaçlarımızdan biri. Gazze’de ne zaman insanlar istediğinde giriş-çıkışlar başlarsa biz o zaman hedefimize ulaşmış olacağız.
İsrail’in de artık bu şımarık tutumdan vazgeçip, uluslararası uyarıları, BM’nin uyarılarını ve en önemlisi sivil vicdanın uyarılarının dinlemesi gerekiyor. Bugüne kadarki tutumunu devam ettirirse bu İsrail’in de sonu olacaktır.
4 haftadır Rafah üzerinden yardım göndermeye çalışıyoruz. Şahsım da iki haftadır Mısır’daydı, oraya giden yardımların koordinesinde bulundum. Gazze’nin günlük 600 tıra yakın insani yardım malzemesine ihtiyacı var. İsrail’in günlük bölgeye geçişine izin verdiği tır miktarı 20-25 civarında.
İsrail, “ben geçişe izin veriyorum” diyerek dünya vicdanıyla alay ediyor. Mısır ve Gazze arasındaki sınırdaki geçişe nasıl İsrail karar veriyor. Türkiye’nin Azerbaycan’a insani yardım göndermesi için Rusya’dan izin almak, Rus makamlarının kontrolünden geçirilmesi gibi bir durum bu.
Şu an İsrail, Rafah Sınır Kapısı’nda Gazze’ye sadece 3-4 km uzaklıkta olan malzemeleri 70 km aşağıda olan başka bir kapıya alıyor, x-ray cihazlarından geçiyor, yetmiyor köpeklerle arıyor, yetmiyor kutuların hepsini tek tek açıp dağıtıyor sonra tekrar paketlenip 70 kilometre yukarı çıkıyor. Bir palet malzemenin 3 kilometre öteye geçişi 20 günü buluyor. Bu İsrail’in güvenlik probleminden mi yani? Hayır, İsrail dünya vicdanıyla dalga geçiyor. İsrail, Türkiye’yle dalga geçiyor. Türkiye’nin de Kızılay, AFAD vasıtasıyla hala da gitmekte olan yardımları var. Bu yardımların birçoğu Rafah Sınır Kapısı’nda bekliyor.
Kampanyanın amaçlarından biri de Rafah Sınır Kapısı’nın canlandırılması. Kapı’nın uzun vadede ticari olarak da tamamen açılması gerekiyor. İçerideki yıkım çok fazla ve bu sadece insani yardımla karşılanamaz türden bir yıkım. İnşaat malzemelerinin girmesi, arıtma tesislerinin kurulması gerekiyor. Hayatın devam etmesi için uzun yıllar gören çalışmalar gerekiyor. Bu kampanyadaki öncelikli amacımızı hem karadan hem denizden Gazze’nin öncelikle özgürlüğüne kavuşması. Devamında zaten inanıyorum ki Gazze halkı kendi yaralarını saracak ve ümmet coğrafyası da destek olacaktır.
Kampanyaya herhangi bir devletten destek var mı?
Yok tamamen sivil inisiyatif.
2010’da Mavi Marmara girişimine İHH öncülük etmişti. Bu girişimin içinde de İHH yer alacak mı?
İHH İnsani Yardım Vakfı, bu girişimin içinde yer alıp almayacağıyla ilgili henüz kendi yönetiminde bir karar aşamasında. İstişarelerine devam ediyorlar.