Türkiye Ermenileri, 8 Mart 2019'da hayatını kaybeden Patrik Mesrob Mutafyan'ın yerine yeni bir patrik seçmeye hazırlanıyor. Türkiye Ermenileri 85'inci Patriği 11 Aralık 2019 tarihinde yapılması beklenen seçimle belirlenecek. Ancak seçim öncesi Ermeni cemaati içinde yoğun bir tartışma yaşanıyor. Türkiye Ermenileri Patrikliği Ruhani Meclis Başkanı Başepiskopos Aram Ateşyan, Ermeni toplumunda bazı tarafgirliklerin olduğunu belirtirken Ermeni aktivist, yazar, siyasetçi Murad Mıhçı da devletin seçime müdahalesi olduğunu savunuyor.
Ermeni toplumunda yeni patrik arayışının geçmişi aslında 2008'e kadar uzanıyor. 14 Ekim 1988 tarihinde patriklik makamına seçilen Mutafyan'a 2008 yılında demans hastalığı teşhisi konulmuş ve Mutafyan’ın hastalığından dolayı görevini yapamaz hale gelmesi nedeniyle Ermeni cemaatindeki bir grup tarafından yeni patrik seçilmesi istenmişti. Bu öneriye karşı çıkan başka bir grup ise patrik seçiminin yapılabilmesi için mevcut patriğin vefatı ya da istifasının gerekli olduğunu savunmuştu. Cemaat içerisinde bu iki farklı görüş tartışılırken, devletin de konuya dahil olarak patriklik seçimine ilişkin görüş bildirmesi de devletin seçime müdahalesi olup olmadığını tartışmaya açtı.
Patrik Mesrob Mutafyan Mart ayında hayatını kaybetmişti
“Sudan çıkmış balığa dönüyoruz”
Mutafyan'ın ölümü ile birlikte yeni patrik seçiminin kaçınılmaz olduğunu belirten Türkiye Ermenileri Patrikliği Ruhani Meclis Başkanı Başpiskopos Aram Ateşyan, seçim sürecinin çıkmaza girmesi nedeni ile tartışmaların alevlendiğini söylüyor. Ateşyan, yaşanılan süreci şöyle özetliyor:
"İstanbul Ermeni Patrikliği'nin hükmü şahsiyeti, yani resmi bir statüsü yok. Dolayısıyla bir tüzüğü de yok. Dolayısıyla çeşitli sebeplerle patrik seçimine gitme zorunluluğu doğduğunda referans alabileceğimiz bir kurallar manzumesinden mahrumuz. Toplum olarak, tabiri caizse sudan çıkmış balığa dönüyoruz.”
Ateşyan, Ermeni cemaati içerisindeki “devlet müdahalesi” tartışmasına ilişkin olarak da "Yazılı kurallar olmayınca, yürütmenin bazı uygulamaları ya da talepleri seçim sürecine müdahale olarak algılanabiliyor. Seçim süreçlerinde toplumda kaçınılmaz olarak bazı saflaşmalar, tarafgirlikler oluşuyor. Tüm bunların ışığında da, devlet müdahalesi konusu zaman zaman propaganda aracına da dönüşebiliyor” diyor.
Ateşyan, seçim sürecine dair tüm soruların yanıtına ilişkin ise “Seçim öncesinde devlet tarafından yollanacak tüzüğün ışığında belli olacak” diyor. Ateşyan, Sahak Maşayan’ın Patrik Kaymakamı seçilmesinin ardından göreve başlayan Müteşebbis Heyet’i Yüksek Seçim Kurulu’na benzeterek "Ayrıca çok önemli bir konu daha var: O da seçmen listelerimizin güncellenmesi ve eksiksiz hale getirilebilmesi” diye konuşuyor.
Ateşyan, Mutafyan’ın hastalığı ile başlayan ve vefatı sonrası geçirilen süreci "Patriklik Makamı ve Türkiye Ermeni toplumu olarak son derece zor bir dönem geçirdik. Belirsizlik yaşadık ve kendi iç dinamiklerimizle sorunumuzu çözemedik. Dolayısıyla ortak bir çözümsüzlükle karşı karşıya kaldık. Şimdi artık bu zorlu deneyimi bir şekilde aşmış olmayı toplumsal bir öz güvene dönüştürmek ve o özgüvenle de yeni bir gelecek arayışına girmek zorundayız” şeklinde anlatıyor.
"Hakkımız gasp edilmiş durumda"
Ermeni aktivist, yazar, siyasetçi Murad Mıhçı da Mutafyan'ın rahatsızlığının bir süre Ermeni cemaatinden saklandığını belirterek "Rahatsızlığı artık saklanamayacak duruma gelince Ermeni toplumunda ciddi bir imza kampanyası başlatıldı. Patrik seçmek istiyoruz minvalinde bir kampanyaydı. Yaklaşık 10 bin tane imza dönemin milletvekili Ufuk Uras üzerinden Meclis’e taşındı” diyor.
Mıhçı, Ermeni patrik seçimine dair şüphelerinin olduğunu söyleyerek "12-13 patrik adayı olabilecek kişilerin aday olabilme hakkına Valilik'in izin verip vermeyeceği şüpheli. Nizamnameye uygun olan ruhanilerin aday olup olamayacağını henüz bilmiyoruz. Herkes bir anlamda devletin seçime müdahalesi olduğunu biliyor” diyor.
Mıhçı, “Böyle bir başıboşluk kiliselerin, yönetimin ve vakıfların zaaflarının ortaya çıkmasına vesile oluyor ve böylelikle toplumun kendi iç dinamikleri arasında tartışmalar alevleniyor. Bunu bilinçli yapılmış bir taktik olarak görüyorum. Hakkımız gasp edilmiş durumda” diye ifade ediyor. Mıhçı, “Yaşananlar azınlıkların yaşadığı problemlerin bir göstergesi. İnancımız gereği seçim yapmak istiyoruz ama yapamıyoruz. Ermeni toplumunun kendi dini işlerine müdahil olunmamalı. Demokratik seçim koşullarının devlet tarafından desteklenmesinden yanayım ama bırakın desteklemeyi şu an köstekleniyor durumda” şeklinde sözlerini sürdürüyor.
Seçim kararı alınması uzun sürdü
Ermeni cemaati Mutafyan'ın hastalığı sebebiyle patriklik boşluğu yaşarken Başepiskopos Aram Ateşyan, Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili olarak atanmıştı. Ateşyan, Adli Tıp Kurumu'ndan Mutafyan hakkında "görev yapamaz” raporu gelmesi üzerine seçime gitme kararı aldı fakat devlet nezdinde bu rapor da yeterli değildi. Ateşyan’ın seçime gitme talebi Mutafyan'ın vefat etmemesi nedeniyle reddedildi.
Aynı yıl Ruhani Genel Meclisi tarafından patriklik seçim sürecini yönetmesi için patrik kaymakamı seçimi yapıldı. Bu makama Karekin Bekçiyan atanmıştı. Bekçiyan, Ermeni cemaatinin çoğunun desteğini de almayı başarmıştı. Fakat İstanbul Valiliği, Mutafyan'ın vefat etmemiş olması nedeniyle Bekçiyan'ın patrik kaymakamlığını tanımadı. Bunun üzerine Bekçiyan, Türkiye'den ayrıldı.
8 Mart 2019'da Mutafyan’ın vefatı sonrası Ermeni cemaati resmi olarak yeni patrik seçebilir duruma geldi. Bu nedenle 4 Temmuz 2019’da Ermeni Patrik seçim sürecini yürütmesi için Episkopos Sahak Maşalyan patrik kaymakamı seçildi. Müteşebbis Heyet’in de seçilmesiyle yapılan görüşmelerde alınan karar doğrultusunda Türkiye Ermenileri 85’inci Patriği seçiminin 11 Aralık 2019 tarihinde yapılmasına karar verildi. Ermeni cemaati şu an devletin seçim tarihine ilişkin vereceği kararı bekliyor.