AK Parti’nin hazırlamakta olduğu ve TBMM açılır açılmaz yasalaştıracağı anlaşılan sosyal medya yasasının en kritik noktası olan “yalan haber”in taslakta nasıl tanımlanacağı, BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın ‘AKP kaynakları’na dayandırdığı haberiyle (1 Eylül) biraz daha netlik kazandı. ‘Kaynaklar’ın taslakta yer alacak ‘yalan haber’ tarifi doğruysa, ürkütücü bir netlik bu.
AK Parti yönetimi, bir dizi tecrübeden sonra zorlandıkları konularda “ademe terk etme” taktiğini benimsemeye başladı. Öğrenilmesi biraz zaman almış olsa da, bu kendi açılarından doğru bir taktikti. Şimdi, Erdoğan Bayraktar’ın açıklamalarından sonra da aynı “doğru” taktiği uygulayacakları anlaşılıyor. Fakat şu da var: Bu “doğru” taktiğe elinizden başka bir şey gelmediği için sığınıyorsanız, oturup derin derin düşünmeniz gerekmez mi?
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bugün (30 Ağustos) Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nı işletme konusunu düşünmeye devam ettiğini söyledi. Oysa dün Türkiye ve Almanya dışişleri bakanlarının yüz yüze görüşmesinin ardından Almanya Dışişleri Bakanı Maas Türkiye’ye, havalimanını işletmeyi üstlendiği için teşekkür etmişti. Bu tuhaflığı nasıl açıklayabiliriz?
Ekim’de Meclis açılır açılmaz gündeme getirileceği anlaşılan sosyal medya yasa tasarısının en kritik noktası, ‘yalan haber’ yayanlara 5 yıl hapis cezası öngörmesi. Peki ‘yalan haber’de ölçü ne ve kim koyacak? Sosyal medyada sıkça rastlanan ve ancak ‘kötülük’ diye adlandırılabilecek dümdüz yalanlar mı engellenmek isteniyor, yoksa iktidarın duymak istemediği ve ‘yalan’ diye yaftaladığı haberler, tartışmalar mı?
Serbestiyet’te 18 Ağustos 2021’de yayımlanan “Türk sünniliği Taliban’dan farklı mı?“ başlıklı yazıda Taliban’ın temsil ettiği dini yorumun ehli sünnette de benzer olduğu iddia ediliyor. Bu yazıdaki iddialar elbette yazarını bağlar ama kamuoyunda paylaşılan ve yaygınlaşan kanaatleri ihtiva ettiği de açıktır. Çağdaş radikal hareketler ve dini gelenekler arasında elbette inkâr edilemez bir irtibat var; bununla birlikte Taliban’ın modern çağın şartlarına özgü bir yapılanma olduğu da bir o kadar aşikâr!