Narin cinayeti iddianamesinin en önemli dayanaklarından biri olan daraltılmış HTS verileri, son dönemde davayla ilgili tartışmaların en önemli başlıklarından biri haline geldi.
İddianamede, savcılık soruşturması sırasında dosyaya giren HTS daraltılmış baz analiz raporunda tespit edildiği belirtilen verilere dayanarak; davanın dört sanığı olan Narin’in annesi Yüksel Güran’ın, ağabeyi Enes Güran’ın, amcası Salim Güran’ın ve Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne gömdüğünü itiraf eden Nevzat Bahtiyar’ın cinayetin işlendiği zaman aralığında Narin’in ailesinin evinde bulundukları iddia edilmişti.
Daraltılmış baz raporu ile kamera kayıtları arasında çelişki
Daraltılmış baz kayıtları davanın 7-9 Kasım tarihlerinde görülen ilk duruşmasında tartışmaların odağındaydı.
Güran ailesinden olan sanıkların avukatları, HTS daraltılmış baz analiz raporundaki veriler ile yine dosyaya giren bazı kamera görüntüleri arasındaki çelişkileri mahkeme salonunda anlattı.
Mahkeme’den “daraltılmış baz”a şerh: “Hangi yöntemle yapıldı?”
Mahkeme heyeti, ilk duruşmanın sonunda verilen ara kararda sanık avukatlarının talebi doğrultusunda, “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak raporu hazırlayan kişilerin hangi yöntem ile hangi baz verilerini kullanarak hangi cihazlar ile ve yine hangi kriterlere uyularak ve dayandıkları bilimsel tekniklerin neler olduğunu gösterir ve sapma payının olup olmama ihtimalini de belirtir ayrıntılı ek rapor alınmasına” karar verdi.
Adalet Bakanı: “Mahkeme tereddüt ettiği hususlar için ek raporlar istedi”
Narin Davası’yla ilgili daraltılmış baz kayıtları tartışmasıyla ilgili bir yorum da duruşmadan hemen sonra 11 Kasım’da yaptığı açıklamasında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan geldi. Tunç, şöyle konuştu:
“Daraltılmış baz çakışması gerçekten çok önemli bir delil. Bu konuda tabii değerlendirmeyi yapacak olan mahkeme. Duruşmada bir ek karar alınarak daraltılmış bazı çakışmalarıyla ilgili teknik raporla alakalı hâkimin, mahkeme heyetinin tereddüt ettiği hususlarla alakalı da yine bilirkişiden ek raporlar istendi.”
Diyarbakır Baro Başkanı: “Daraltılmış bazın yanılma payı yüzde sıfır”
Konuyla ilgili bir açıklama da davaya müdahillik talebi kabul edilen Diyarbakır Barosu’nun başkanı Abdülkadir Güleç’ten geldi. Güleç, daraltılmış HTS çalışmasının hata payının sıfır olduğunu iddia ederek şunları söyledi:
“Daraltılmış HTS, siz hangi odadasınız, hareket halinde misiniz, durgun musunuz onu bile tespit ediyor. Son bir yıldır çok yaygın olmamakla birlikte birkaç dosyada da kullandık. Ve yanılma payı yüzde sıfırdır. İlk defa Narin dosyası ile ilgili kamuoyu da daraltılmış baz çalışmasıyla ilgili bilgi sahibi oldu.”
Mazılıgüney: “Teknik takibin geriye dönük yapılması problemli; bu kayıtlar geriye dönük tutulmuyor”
HTS daraltılmış baz çalışmasının ne olduğunu, daha önce birçok bilindik davada tartışma konusu olan HTS verileri incelemelerinden farklarını, yanılma payının olup olmadığı gibi tartışmaları adli bilişim uzmanı ve hukukçu Dr. Levent Mazılıgüney ile konuştuk.
“Daraltılmış baz kaydı” kavramı, Narin Davası’yla hayatımıza girdi. Daha önce HTS kayıtları üzerinden hazırlanan iddianameler, Gezi Davası gibi birçok davada gündeme gelmişti. Ancak bu daraltılmış baz incelemesi farklı bir yöntem. Narin cinayeti dosyasında bir emniyet personelinin öncülüğünde hazırlandığı konuşulan bir daraltılmış baz çalışması raporu var ve bu rapordaki veriler iddianamenin en kritik bölümünü oluşturuyor. Ancak bir yandan hem bu rapordaki verilerle ilgili hem de verileri tespit eden çalışmanın hangi metotla yapıldığıyla ilgili şüpheler var. Öncelikle bu “HTS daraltılmış baz kaydı” nedir? Ve bildiğimiz normal “HTS baz kaydı”ndan farkı nedir?
GSM teknolojileri geliştikçe ölçme yetenekleri de artıyor. Ancak halen çok ciddi sorunlar var. Baz istasyonları şehir içinde daha sık, şehir dışında daha seyrek olacak şekilde yerleştiriliyor. Şehir içindeki kapsama alanları birkaç kilometreyken, şehir dışındaki kapsama alanları ise 35 kilometreye varabiliyor.
Cep telefonlarının noktasal konumunu HTS üzerinden tespit edemeyiz. HTS, telefondan arama yapılınca veya mesaj atılınca kayıt tutar ve bu kayıttaki konum, mobil cihazın noktasal konumu değil hizmet alınan baz istasyonunun noktasal konumudur. Mobil cihaz, o baz istasyonunun kapsama alanındaki herhangi bir yerde olabilir.
Cihazda veya baz istasyonunda bir sorun olması durumunda ya da baz istasyonunun kapasitesinin dolu olması gibi bir durumda cihaz, kullanıcı fark etmeksizin bir yandaki baz istasyonundan hizmet almaya başlar. Bu durumda HTS’ye hizmet aldığı baz istasyonunun konumu kaydedilir. Yani HTS’ye kaydedilen konum her zaman en yakın baz istasyonu da olmaz.
Eğer cihaz için teknik takip başlatılırsa yine noktasal bir sonuç elde edilemez ama noktasala yakın denebilecek bir konum elde edilebilir. Teknik takip başlatılması durumunda baz istasyonlarına bir komut veriliyor ve belirli bir zaman aralığında konumunu tespit edecek şekilde bir sinyal alışverişi yapılabiliyor mobil cihazla. Bunu da en az üç istasyondan yapınca bir üçgen oluşturup noktasala yakın bir tespit yapılabiliyor. İşte daraltılmış baz denen yöntem de anlatıldığı şekliyle buna benziyor.
Ama burada önemli bir nokta şu. Teknik takibin anlık yapılması lazım. Geriye dönük yapılmasında çok ciddi problemler var. Çünkü bu kayıtlar geriye dönük tutulmuyor. Bu kayıtların geriye dönük tutulması çok ciddi bir depolama alanı ve ciddi bir teknoloji gerektiriyor. Narin dosyasında yapılan da bu. Geriye dönük olarak bir inceleme yapıldı. Bu da raporun güvenilirliğine gölge düşürüyor.
“Sinyalin gücünü etkileyecek çok fazla parametre var”
Daraltılmış baz çalışması ya da noktasal tespit çalışması geriye dönük olarak yapılınca nasıl problemler doğuruyor?
Mobil cihaz ile baz istasyonu arasındaki sinyalin bir gücü var. Bu sinyalin gücü mesafeye bağlı. Tıpkı evde kullandığımız modemden uzaklaşınca internetimizin zayıflaması gibi.
Hizmet aldığınız baz istasyonuna mesafenize bağlı olarak bu sinyalin niteliğinde de değişiklikler oluyor. Buradan matematiksel bir hesaplamayla bir mesafe çıkarılabiliyor. Bu mesafe üzerinden yapılan çıkarımlardan bulunabileceğiniz yerle ilgili bir daire çizilebiliyor. Birden fazla baz istasyonundan alınan sinyaller üzerinden bu daireler birleştirildiğinde yaklaşık olarak yeriniz tahmin edilebiliyor.
Ama buradaki sorun şu. Bu sinyalin gücünü etkileyecek çok fazla parametre var. Mobil cihazda problem olabilir, baz istasyonunda problem olabilir veya arada birçok engel olabilir.
Yine evdeki modem örneği üzerinden gidersek… Birincisi modemden uzaklaştığınızı düşünün, ikincisi başka bir odada olduğunuzu yani araya duvarların girdiğini düşünün. Duvar da sinyalin kalitesini düşürür. Örneğin evdeki modemle aranızda duvar olmaksızın 15 metre mesafede olan birine giden sinyalle arada duvar olan ama modeme mesafesi 5 metre olan birinin aldığı sinyal aynı olabilir.
Baz istasyonunda da aynı mantık. Aradaki ağaçlarla, duvarlarla, engellerle ve başka sinyallerle etkilenen bir sistem var. Dolayısıyla bunu ölçmek kolay değil.
“Geçmişe dönük çalışmayı nasıl yaptıkları belirsiz”
İkincisi bu çalışmayı geçmişe dönük nasıl yaptıklarıyla ilgili ciddi bir belirsizlik var. Dosyadaki raporda olduğu gibi “Mutfağın karşısındaki boş odadaydılar” gibi oda oda net tespitler yapılabilinmesi pek gerçekçi değil.
Son yıllarda bizzat BTK’dan gelen 1500’e yakın HTS kaydını inceledim. 1500’e yakın HTS kaydı arasında hiçbir tutarsızlık olmayan bir kayda bile rastlamadım.
“Denetleyemediğimiz şeye delil diyemeyiz”
Daraltılmış HTS’yle alakalı rapor mahkemeye gelmiş. Ancak bu ölçümlerin nasıl yapıldığıyla alakalı herhangi bir bilgi yok bu raporun içerisinde. Mahkeme de bu yüzden ek rapor talep etmiş.
Halbuki bilirkişi raporunun temel özelliklerinden biri de denetlenebilir olmasıdır. Bir uzmanın bir yöntemle ulaştığı sonuca, başka bir uzman da aynı çalışmayı yaparak ulaşabilmelidir. BTK’dan aynı dosya kapsamında aynı kişilere ait HTS kayıtlarını farklı zamanlarda istendiğinde birbirinden farklı kayıtlar geldiğini de gördüm.
Bu eğer yeni bir teknoloji ise de bunun anlatılması ve nasıl denetlenebileceğinin de açıklanması gerekir.
Denetleyemediğimiz bir şeye delil diyemeyiz. Delil denetlenebilir olmalıdır. Hele de bu sayısal bir veriyse. Baz istasyonunda, santralde tutulan ham veri işleniyor, çözümleniyor. Mahkeme dosyasına gelen ham verinin kendisi değil, işlenmiş ve çözümlenmiş bir veri. Yani bir çeşit çıktıdır mahkemeye gelen.
Bunu şuna benzetebiliriz. Bir görüşme sırasında alınan ses kaydı, ham veridir. Ama bu ham veri biri tarafından metne döküldüğünde bu çözümlenmiş ve işlenmiş bir veri veya çıktı olmuş olur. Bu ses kaydının yazılı dökümünün tartışılmaz bir gerçek olduğuna nasıl inanabiliriz? Ses kaydının ham halini hâkim de savcı da sanık avukatı da dinlese aynı sonuca ulaşabiliyor mu, duydukları şey aynı mı önemli olan budur. Yani herhangi bir tereddüt olması durumunda delilin denetlenebilmesi gerekir.
Denetlenebilir olmayan herhangi bir veri kesin delil niteliğinde değildir. Bu “daraltılmış baz” denilen verilerin nasıl denetlenebileceğiyle ilgili de hiç kimse konuşmuyor. Polisten, jandarmadan hatta Adli Tıp’tan gelen bir rapora nasıl yüzde yüz güvenebiliriz. O zaman bu ceza yargılaması olmaz.
Tarafların rahatlıkla denetleyebileceği imkanlar sağlamamız gerekiyor. Bununla ilgili yöntemler bulmalıyız.
“Yargıtay kararlarında baz istasyonu kayıtları kesin delil değil yardımcı delil niteliğinde”
Daraltılmış baz verileri delil olarak kabul ediliyor mu?
Yargıtay kararlarında HTS kayıtları, baz istasyonu kayıtları kesin delil niteliğinde görülmüyor, yardımcı delil niteliğinde görülüyor. Bunu destekleyecek başka somut olgular varsa onlarla birlikte bir delil niteliğinde olabilir.
Ama Narin dosyasında daraltılmış baz çalışmasıyla dakika dakika bulunduğu söylenen lokasyonlar ile ortaya çıkan kamera kayıtları arasında da çelişkiler ortaya çıktı.
Az önce belirttiğim gibi şimdiye kadar BTK’dan gelen herhangi bir kaydın tamamen doğru olduğunu hiç görmedim. Bununla ilgili Koray Peksayar ile birlikte yazdığımız uzman görüşleri, raporlar var. Orada baz istasyonlarının çalışmasıyla ilgili detaylı bilgiler var. Ben bu kayıtları güvenilir bulmuyorum.
Denetlenebilir delillerle ve bu HTS kayıtlarının yanına başkaca somut hususlar da eklenirse delil niteliği kazandırılabilir.
“Ceza yargılamamızda ‘Müdahil idareye bağlı bilirkişice hazırlanan rapora dayanarak hüküm tesis edilmez’ ilkesi vardır”
Raporu hazırlayanların Adalet Bakanlığı’nın bölge bilirkişi listesinde olmadıkları ve raporun başka bir ilde görev yapan bir Emniyet personelinin öncülüğünde hazırlandığı söyleniyor. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Bizim ceza yargılamamızda, “Müdahil idareye bağlı bilirkişice hazırlanan rapora dayanarak hüküm tesis edilmez” ilkesi vardır. Örneğin bir tarihi eser kaçakçılığıyla ilgili bir dosyada bu işin müdahil idaresi olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bilirkişilik almak doğru değildir.
Hakeza Narin Davası’nda da soruşturmayı yürütmekle görevli olan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün personelinden, polisten bilirkişi raporu almak sakıncalıdır.
Dediğiniz gibi daraltılmış HTS’yle ilgili bilirkişi raporunu hazırlayanların polis olduğu konuşuluyor. Polis zaten soruşturmanın tarafıdır. Polislerin rapor hazırlamasına hukuk ilkeleri açısından da karşıyım.
“Diyarbakır’dan birçok avukat hem mevcut Baro Başkanı’na hem Nahit Eren’e rahatsızlıklarını iletti”
Diyarbakır Baro Başkanı Abdülkadir Güleç’in “Daraltılmış HTS, yüzde yüz sonuç verir” açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Diyarbakır’daki meslektaşlarımın bu baz istasyonu kayıtlarına kesin delil muamelesi yapıyor olmasını hiç kabul edemiyorum. Diyarbakır’da birçok avukat ortak baz kayıtlarıyla oluşturulmuş suçlamalardan yargılandı, tutuklu kaldı.
O dosyalarda da bunların yanlışlığını anlatmaya çalıştık. Eğer bunları tartışılmaz, kesin, matematiksel hiçbir şüphe olmayan delil algısı oluşturursak sonrasında başımız çok ağrır.
Bunun kesinliği yok zaten hataya açık, çok ciddi hata payları var. İkincisi, dediğim gibi biz bunu nasıl denetleyeceğiz. Kolluktan, Adli Tıp’tan gelen delilin denetlenmesi esastır. Hiçbir kuruma, hiçbir bilirkişiye duyduğumuz “güven”le hareket etmek zorunda değiliz. Kurumlara, bilirkişilere güvenmek zorunda da değiliz. Ceza yargılamasında “güven” yoktur denetleme vardır.
Diyarbakır’daki birçok avukat meslektaşın bu konuda rahatsızlıklarını hem mevcut Baro Başkanı’na hem de benzer açıklamaları nedeniyle önceki başkan Nahit Eren’e ilettiklerini biliyorum. Bu konudan ciddi rahatsızlık var.
Baro başkanlarının elde bir veri olmadan yaptıkları bu açıklamaları çok ciddi şekilde yadırgıyorum. Hem mevcut baro başkanımıza hem önceki baro başkanımıza, benzer mevzularla yargılanmış Diyarbakır Barosu’na bağlı avukat meslektaşlarımızla görüşmelerini öneriyorum.
Daha önce daraltılmış HTS, daraltılmış baz tespitlerinin kullanıldığı davalar oldu mu?
2019 yerel seçimlerinin olduğu gün Malatya’da sandık müşahitlerinin öldürüldüğü cinayet dosyasında ve Diyarbakır Dicle ilçesindeki başka bir cinayet dosyasında kullanıldığı söyleniyor. O dosyalardaki raporları inceleme imkânım olmadı, ancak o davalardaki tespitin başka somut olgularla desteklenerek delil olarak kabul edildiğini hukukçu meslektaşlarımız ifade ediyorlar.
Olması gereken de budur. HTS veya baz kayıtları tek başlarına değil, başkaca somut olgularla desteklenerek kesin delil olabilir.
“’Daraltılmış baz’ teriminin hukuka ve hukuk ilkelerine bakışımızı ‘daraltmasına’ izin vermemeliyiz”
Narin Davası’nın ilk duruşmasında mahkeme ara kararında sizin de belirttiğiniz gibi “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak raporu hazırlayan kişilerin hangi yöntem ile hangi baz verilerini kullanarak hangi cihazlar ile ve yine hangi kriterlere uyularak ve dayandıkları bilimsel tekniklerin neler olduğunu gösterir ve sapma payının olup olmama ihtimalini de belirtir ayrıntılı ek rapor alınması” kararı verdi. Nasıl bir süreç işleyebilir?
Muhtemelen aynı bilirkişiler ek rapor hazırlayacak. Ancak belirttiğim gibi bu hususlar ilk raporda da yer almalıydı. Bilirkişi raporu zaten bu bilgileri içermeliydi. Bilirkişi raporu ve ek raporun bir arada denetlenebilir olması benim açımdan en önemli ilk konudur.
İkincisi de sayısal verilerin güvenliğinin, değişmezliğinin nasıl sağlandığıdır. Bu hususları içeren bir bilirkişi raporu kamuoyunu tatmin edebilir ve hukuken anlam ifade eder.
“Daraltılmış baz” teriminin hukuka ve hukuk ilkelerine bakışımızı “daraltmasına” izin vermemeliyiz. Adil yargılanma ancak hukuk ilkelerine riayet ederek sağlanabilir.
Türkiye’de “daraltılmış HTS” konusunda uzmanlaşmış bilirkişi var mı?
Daraltılmış baz konusunda ayrı bir uzmanlık bildiğim kadarıyla yok. Ancak teknoloji ve konum belirleme sistemi açıklanırsa adli bilişim uzmanları açısından zor bir konu olacağını sanmıyorum. Neticede bir matematiği var ve her türlü matematik tekrar edilebilir işlemlerle denetlenebilir, doğrulanabilir.