Ana SayfaRÖPORTAJRÖPORTAJ | Eski HSK üyesi Ali Aydın: “Artık şeriat haklı yere bile...

RÖPORTAJ | Eski HSK üyesi Ali Aydın: “Artık şeriat haklı yere bile parmak kesse acıyor; çünkü güvenemiyoruz”

Eski HSK Üyesi ve Gelecek Partisi Adalet Politikaları Başkanı Ali Aydın, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK’ya şikayet mektubu ile ilgili ne yapılması gerektiğini anlattı: “Başta HSK olmak üzere, bütün başsavcılıkların, komisyon başkanlıklarının ve ilgili teftiş kurullarının süratle ve çok ciddi bir şekilde bu iddiaları araştırması, soruşturması ve kamuoyunu tatmin edecek bir şekilde de sonuçların açıklanması gerekmektedir. Görevini suistimal etmiş her kim olursa olsun, hangi makamda olursa olsun, -ki ilgili yargı çevresindeki Komisyon Başkanı’nın da adı geçiyor- suç işlemiş olanların, görevini kötüye kullanmış olanların hakkıyla cezalandırılması gerekiyor.”

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki şüpheli adli işlemlerden bahsettiği mektup gündemden düşmüyor.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Başsavcı Uçar’ın mektubundaki iddialar hakkında HSK tarafından soruşturma başlatıldığını açıkladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Uçar’ın dilekçesinde geçen konulara partisinin grup toplantısında geniş yer ayırdı.

Uçar’ın HSK’ya yazdığı mektup ve ilgili haberlere erişim engeli gelmesini eski HSK üyesi ve Gelecek Partisi Adalet Politikaları Başkanı Ali Aydın’la konuştuk.

“Hani ’Şeriatın kestiği parmak acımaz’ derler ya, bugün şeriat haklı yere bile kesse artık parmaklar acıyor; çünkü güvenemiyoruz”

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın bazı yargı mensuplarının da adını vererek; aralarında yasadışı bahis çetesi lideri, gasp çetesi lideri de olan bazı kişilerin tahliye edilmeleri hakkında detaylı bilgiler verdiği, para karşılığı erişim engeli iddialarından bahsettiği, “çalışma arkadaşlarımız üzerinde korku imparatorluğu oluşturup mobinge maruz bırakan, tavassutta bulunan, yargılamayı etkilemeye teşebbüs eden örgütlü ya da örgütsüz bu yapıların çökertilmesi için gereğinin yapılması yüksek takdirlerinize arz olunur” ifadelerine yer verdiği HSK’ya mektubunu nasıl değerlendirdiniz?

Başsavcı’nın kamuoyunda geniş yer bulan yazısındaki iddialar yargıya güvenin neden yüzde 20’lere düştüğüyle ilgili de fikir veriyor. Böyle bir güven problemi varken vatandaşların adliyeden adil kararlar beklemesi, çıkan kararları içselleştirebilmesi çok mümkün görünmüyor.

Yargının itibarının korunması için herkesin üzerine çok önemli sorumluluklar düşüyor. Başta HSK olmak üzere, bütün başsavcılıkların, komisyon başkanlıklarının ve ilgili teftiş kurullarının süratle ve çok ciddi bir şekilde bu iddiaları araştırması, soruşturması ve kamuoyunu tatmin edecek bir şekilde de sonuçların açıklanması gerekmektedir.

Görevini suistimal etmiş her kim olursa olsun, hangi makamda olursa olsun, -ki ilgili yargı çevresindeki Komisyon Başkanı’nın da adı geçiyor- suç işlemiş olanların, görevini kötüye kullanmış olanların hakkıyla cezalandırılması gerekiyor.

Zaten yargının güveninin artmasından önce yargının asli görevi suçla mücadele etmek. Kimsenin suç işleme konusunda bir hakkı, yetkisi, alanı yoktur. Kim suç işlemiş ise ne eksik ne fazla cezalandırılması hem bir hukukçu olarak hem de bir vatandaş olarak en büyük temennim ve beklentim. Ama maalesef bunlar yapılamadığı için yargı başta olmak üzere birçok kurumda usulsüzler ve yanlışlıklar yapanın yanına kar kalıyor.

İşte yakın zamanda halen Yargıtay üyesi olan bir başka başsavcımızla ilgili çok vahim iddialar ortaya kondu. Arkasından bu rapor geldi. Bütün bunlar vatandaşlarının yargıyı güveninin ciddi manada zedeliyor, sıfırlıyor.

Bunlarla hukuk içinde mücadele etmek varken, bunların üstünün örtülmeye çalışılması; vatandaşın hukuka, kamu düzenine olan güvenini de sarsıyor.

Hani bizde derler ya “Şeriatın kestiği parmak acımaz” diye. Bugün haklı yere bile kesse artık parmaklar acıyor. Çünkü güvenemiyoruz; adaletli, objektif ve tarafsız olduğuna inanamıyoruz.

Bu bakımdan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısının vermiş olduğu ve medyada çok büyük yankı uyandıran bu raporun mutlaka Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından ciddiyetle değerlendirilmesi, soruşturmaların tarafsız ve mümkün olduğunca şeffaf bir şekilde yürütülmesi, neticelerin kamuoyuna açıklanması, eğer suç işlendiği tespit edilirse davaların açılması ve suç işleyenlerin de bihakkın cezalandırılması, bir vatandaş olarak da bir hukukçu olarak da eski bir yargı yöneticisi olarak da bir politik kişilik olarak da en büyük beklentimizdir, temennimizdir.

“Erişim engelleme hatta erişim engellenmesi haberlerine de erişim engellemesi kararları adalete inancı yok ediyor”

Konuyla ilgili haberlere aynı gün içinde erişim engeli getirildi. Bununla ilgili değerlendirmeniz nedir?

Maalesef iktidarın yandaşları koruma güdüsüyle ya da bu tür kendi çevrelerine zarar veren, onların itibarını sarsacak birtakım haberler olduğunda anında erişim engelleme kararları hatta erişim engellenmesi haberlerine de erişim engellemesi kararları çıkabiliyor.

Ama bir avukat olarak karşılaştığım bir durum; yargılaması devam eden davalarda yapılan yanlış haberlere, iftiralara erişim engeli getiremiyorsunuz. Onlarca belki yüzlerce başvurumuzun hiçbir tanesine olumlu geri dönüş sağlanamamışken böyle erişim engelleri kararları, erişim engeli haberlerine de erişim engeli kararları az önce de söylediğimiz gibi adalete olan inancı yok ediyor. Bunun kimseye bir faydası da yok.

Hem adli makamlara hem hükümete çağrı yapıyorum lütfen yargıdan elinizi çekin, yargıya müdahale etmeyin, yargıyı rahat bırakın. Yargıda üzerine düşen vazifeleri bihakkın, hukuk içerisinde yerine getirsin. Bunu yapmadığınız ölçüde yarın bir gün siz de zarar görürsünüz, devlet itibarı da zarar görür.

- Advertisment -