Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Refah Partili Recep Tayyip Erdoğan, 6 Aralık 1997 tarihinde Siirt’te bir mitingde okuduğu şiir nedeniyle halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği gerekçesiyle Diyarbakır 3 numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesince 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Erdoğan, mülga Türk Ceza Kanunu’nun 312/2 ve 59. maddeleri gereğince 21.04.1998 tarihli kararla 10 ay hapis cezası aldı. Erdoğan’a verilen hapis cezası ise 23 Eylül 1998 tarihinde Yargıtay tarafından onaylanmıştı.
Erdoğan infaz yasaları uyarınca 4 ay Kırklareli’de bulunan Pınarhisar Cezaevi’nde hapis yatmıştı.
Erdoğan’ın TCK m. 312’den mahkûmiyet hükmü almasından dolayı da Milletvekili Seçim Kanunu’na göre, milletvekili seçilme yeterliliğini kaybetmiş, yine Mahalli İdareler Kanunu’na göre belediye başkanı seçilme yeterliliği şartlarıyla milletvekili seçilme yeterliliği şartlarının aynı olması nedeniyle belediye başkanlığı düşürülmüştü.
Erdoğan hapisten çıktıktan sonra Abdullah Gül ile birlikte Yenilikçiler hareketinin liderliğini üstlenmiş ve yeni bir parti kurma hazırlıklarına başlamıştı. Erdoğan hakkında verilen siyasi yasak kararının parti kuruculuğu veya genel başkanlığa engel olup olmaması medya ve siyasetçiler tarafından gündeme getirilmişti.
Milletvekili Seçim Kanunu’na göre TCK m. 312’deki halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme milletvekili seçilmeye açıkça engel olmakta, yine aynı kanun siyasi parti üyeliği için milletvekilliği seçilme yeterliliği şartlarına uygunluğu öngörmekteydi.
Erdoğan’ın parti genel başkanlığına yeşil ışık yakan karar ise Yeniden Doğuş Partisi’nin eski genel başkanı Hasan Celal Güzel hakkında verilen Anayasa Mahkemesi kararı olmuştu. Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun ihtar talebini 19 Temmuz 2001 yılında reddetmiş ve TCK m. 312’den hüküm giymiş olan Hasan Celal Güzel’in genel başkan veya parti üyesi olmasına yönelik bir engel olmadığına, ihtara yer olmadığına hükmetmişti. Anayasa Mahkemesi, bu kararında 1999 yılında kabul edilen bir af yasasının Güzel’in siyasi hak yoksunluğunu etkilediğini, siyasi yasağı geçersiz kıldığını belirtmişti.
Bu kararın verilmesinin ardından, Erdoğan’ın genel başkanlık yolu açıldı.
Verilen kararın ardından AK Parti’nin kuruluş çalışmalarında görev alan bağımsız milletvekili Meral Akşener de Erdoğan’ın Üsküdar’daki ofisini ziyaret etmiş ve şu sözlerle kararın Türkiye’nin, Erdoğan’ın önünü açtığını söylemişti: “Ağzından çıkan sözle yüreği aynı bir yeni siyaset anlayışını, inşallah elbirliğiyle, hep beraber Türkiye’deki insanların önüne koyacağız. Kendi görüşüm olarak söylüyorum; bu yeni oluşumun lideri Tayyip Erdoğan’dır. Bu karar partinin kuruluşunu hızlandıracak.”
AK Parti bu karardan bir ay sonra 14 Ağustos 2001 yılında kuruldu. Recep Tayyip Erdoğan, kurucu genel başkan seçildi.
Fakat AK Parti kurulduktan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, tekrar Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş, Erdoğan’ın genel başkan ve parti üyesi olmasının yasalara aykırı olduğunu iddia ederek Anayasa Mahkemesi’nden ihtar talep etmişti. Anayasa Mahkemesi ise 2002 Ocak ayında verdiği kararla önceki içtihadının aksine ihtar talebini kabul etmiş, AK Parti’ye ihtar yollamıştı. Fakat ihtara uyup uymama konusunda partinin serbest kararı olduğu için Erdoğan’ın genel başkanlığının düşürülmesi gibi tedbir kararı almayacağını belirtmişti.
AK Parti daha sonrasın 2002 seçimlerini kazandı, CHP ve Deniz Baykal’ın desteğiyle Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki yasal engel kaldırıldı ve Erdoğan Siirt’teki ara seçimleri kazanarak meclise girdi, başbakanlık görevini Abdullah Gül’den devralarak göreve başladı.
21 yıl sonra siyasi yasak ve genel başkanlık tartışması tekrardan gündemde.
Ekrem İmamoğlu, 14 Aralık 2022 tarihindeki duruşmada “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır” dediği gerekçesiyle YSK üyelerine hakaret ettiğini tespit eden mahkeme tarafından 2 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi, İmamoğlu hakkında 2 yıl 7 ay hapis cezası vermiş, aynı zamanda TCK m. 53 uyarınca bir güvenlik tedbiri olarak hapis cezası verilen süre boyunca siyasi yasak verilmesine hükmetmişti.
Erdoğan zamanında olmayan bu güvenlik tebdiri hükmü gereğince; mahkemenin güvenlik tedbirine karar vermesi durumunda kişi siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan yoksun bırakılıyor ve bu siyasi yasak hüküm süresi boyunca uygulanıyor. Bu nedenle İmamoğlu’nun cezasının Yargıtay tarafından onaylanması durumunda İmamoğlu’nun genel başkan olması 2 yıl 7 ay boyunca ceza kanunları nedeniyle mümkün değil.
İmamoğlu’nun siyasi yasağının onaylanması durumunda milletvekili veya Cumhurbaşkanı adayı olması da hukuken mümkün gözükmüyor.
İmamoğlu’nun siyasi yasağı, Yargıtay’ın onaması durumunda 2 yıl 7 aylık hüküm süresinin sona ermesiyle birlikte sona eriyor.