Eskişehir’de 18 yaşında Arda. K adlı saldırgan üzerinde küresel neo-nazi ve faşizm sembolleri olan hücum yelek, Nazi askeri miğferi ile Tepebaşı Camisi’nin bahçesinde oturan insanları bıçakladı, biri ağır beş kişi yaralandı.
Saldırısını internetten canlı yayınlayan Arda. K. yakalandı. Ortaya çıkan 16 sayfalık ırkçı manifestosunda Yeni Zelanda’da cami basan Tarrant ve Norveç’te gençlik kampını basan Breivik için “aziz” diyor.
Terör saldırılarında aynı sembolleri ve komplo teorilerini kullanan Anders Behring Breivik, Brenton Tarrant, Stephen Paddock, Timothy McVeigh ve Viktor Mirskoy ile ideolojik paralellik içeriyor.
Eskişehir saldırısında kullanılan sembollerin arka planında küresel faşizm ağı ve “Beyaz Soykırımı” komplo teorisi var.
Arda K. ve onu örgütleyen bu düşünce ağının Türkiye ayağı Batı’da yoğunlaşan aşırı sağcı söylemi Türkçülüğe uyarlanmış versiyonu.
“Beyaz Soykırımı” komplo teorisi nedir?
Fransa Calais’deki göçmen karşıtı protestocular, geri göç çağrısı yapan bir pankartın üzerinde Fransızca “Çeşitlilik, beyaz soykırımının şifreli sözcüğüdür” yazan bir pankart taşıyor. 8 Kasım 2015
Renaud Camus tarafından teorize edilen “Beyaz Soykırımı” Dünyadaki üstün ırkın Aryan beyaz ırkı olduğunu ve dünyayı medenileştiren Batı medeniyetinin bu temelde inşa edildiğini bu sebeple de aşağı ırklar tarafından medeniyete saldırı olduğunu savunuyor.
2008’de bu komplo teorisi, açık neo-Nazi ve beyaz milliyetçi kökenlerinin ötesine yayılarak yeni kurulan “Alt-Sağ hareket” tarafından benimsendi. Beyaz milliyetçi internet forumu Stormfront’taki tartışma konuları genellikle beyaz insanların hükümetleri tarafından soykırım politikalarına tabi tutulması teması etrafında dönüyor. Kavram ayrıca ABD’deki alt-sağ ve alt-lite hareketleri tarafından da popülerleştirildi. Irksal saflık, homojenlik veya “ırksal hijyen” kavramı, beyaz soykırım söyleminin altında yatan bir tema ve neo-Nazi ve beyaz üstünlükçü geçmişe sahip kişiler tarafından kullanıldı. Özetle ABD’de Hispanikler, siyahlar ve Müslümanların başını çektiği “renkliler” Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda’da da yoğunlukla Müslümanlar Beyazları soykırıma tabi tutan Yahudi komplosunun piyonları olarak görülüyor. Bu komplo teorisine göre Yahudilerin gizli dünya devletinin iki ayağı var. Liberalizm ve Komünizm. Her ikisi de Aryan medeniyetini yıkmak isteyen düşmanlar.
Yahudi düşmanlığı ile göçmen karşıtlığının birleştirildiği teori Avrupa ve ABD’de yükselen aşırı sağ politikanın da temel söylemini oluşturuyor.
Arda K.’nin de yayınladığı metinde benzer unsurlara Kürtler eklenmiş.
Beyaz Soykırımı komplo teorisinin Türkçü versiyonunda Kürtlerin Türkiye’nin batı illerini istila ettiği, Arapların ve Afrikalıların da Türkiye’yi işgal ettiği bunun önceden planlanmış bir Yahudi oyunu olduğu iddiaları ekleniyor. Göçmen karşıtlığı ve ırkçılığın İslamofobya ile harmanlandığı bu komplo teorisine inanan kişilere göre “Türklüğe karşı olan bu tehditlerle şiddet yoluyla savaşılmalı.”
Küresel Kast Sistemi
Bağlılarına “Altın Çağ” vaadeden mistik kurtuluş kültleri, kurtuluşa giden yolda tüm dünyada kast sisteminin egemen olmasını hedeflemekte.
Bu da beraberinde küresel Faşizmin ideolojik olarak örgütlenmesini getirmekte. Bu ideolojik bağ birbirinden bağımsız gözükseler de Hindistan’da “Hindutva” fundamentalizmi, İran’da “Velayet-i Fakih” Mehdiciliği, Rusya’da “Avrasyacılık”, Japonya’da “Şinto Devleti”, Sri Lanka ve Myanmar’da Budist “Theraveda” terörü, Kıta Avrupası ve Britanya sömürge hinterlandında ise “Neo-Nazizm” olarak açığa çıkmakta.
Yeni Zelanda Saldırganının kaleme aldığı Manifesto Kapağı
Şarkıcı Steve Hofmeyr gibi aşırı sağcı ve alternatif sağcı figürler Güney Afrika’da bir “beyaz soykırımı” yaşandığını iddia etti. The Conversation, Hofmeyr’e bu kavramı popülerleştirdiği için itibar etmiştir. [Ocak 2017’de basında Hofmeyr’in Güney Afrika’daki “beyaz soykırımı” görüşmek üzere ABD Başkanı seçilen Donald Trump ile bir araya geleceği yönünde haberler yer almıştır. Hofmeyr daha sonra Trump’ın “Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’dan Güney Afrika’daki arazi ve çiftlik gaspları ile kamulaştırmaları ve çiftçilerin büyük çaplı öldürülmelerini yakından incelemesini” isteyen bir tweet paylaşması üzerine Trump’a teşekkür ettti.
Anders Behring Breivik’in 2083: Bir Avrupa Bağımsızlık Bildirgesi başlıklı manifestosu da Brenton Tarrant’ın ve Arda K.’nin yayınladığı metin de aynı temaları ve sembolleri kullanıyor.
ABD’nin San Diego şehrinde sinagoga saldırı düzenlendi. 1 kişinin ölümüne 3 kişinin de yaralanmasına neden olan saldırganın 19 yaşındaki John Earnest olduğu ortaya çıktı.
Hindistan’dan yükselen Gamalı Haç
İngiliz tarihçi ve Exeter Üniversitesi’nde Batı ezoterizmi profesörü Nicholas Goodrick-Clarke Dünya Savaşları arasındaki Almanya’nın tarihi ve Batı ezoterizmi üzerine yazdığı çeşitli akademik kitaplarla tanınmakta. Nicholas Goodrick-Clarke The Occult Roots of Nazism (Nazizm’in Okült Kökenleri) isimli eserinde (1992) Alman Faşistlerin Hinduizm ile olan ilişkisini irdeler. Clarke’ın diğer eseri Hitler’s Priestess: Savitri Devi, the Hindu-Aryan Myth and Neo Nazism (Hitler’in Rahibesi: Savitri Devi, Hindu-Aryan Efsanesi ve Neo Nazizm)’de, Savitri Devi’nin Hitler’i desteklemek için Hindistan’da yaptığı çalışmalar anlatılmakta.
Devi, Modern dünyada Hinduizm’in yegane yaşayan Aryan mirası olduğunu düşünüyordu ve sadece Hinduizm’in Yahudi-Hıristiyan ve İslam inancına karşı koyabileceğine inanıyordu.
(Kast sisteminin tepesinde yer alan) saf ırk olarak gördüğü Brahmanlara büyük hayranlığı vardı. Aryan-Nazi hareketine ve Hinduizm’e olan taraftarlığı, iki dünya savaşı arasındaki dönemde Hindistan’daki siyasi arenaya girmesine neden oldu. 30’lu yılların sonunda, Hindu Mahasabha ve The Rashtriya Swayamsevak Sangh (RSS) gibi faşist Hindu örgütleriyle işbirliği içindeydi ki bu örgütler Müslümanların yükselişini durdurmak için hızla büyüyorlardı.
Savitri Devi Kara Güneş simgesi ve “Avatar”lar olarak gördüğü Hitler Ramses ve Cengiz Han figürleriyle
Devi, 1937 yılında, Kalküta’daki Hindu misyonunun başkanı olan Srimat Swami Satyanand ile tanıştı ve ona hizmetlerini sundu. Satyanand’a Hindistan’ın Aryan tanrılarına saygı gösteren tek ülke olduğunu ve dolayısıyla Yahudilerin etkisini durdurabileceğini anlattı. Satyanand ise, bu fikirlerden etkilenmiş bir şekilde, Devi’ye, onun büyük bir hayranı olduğu Adolf Hitler’in aslında Vişnu adlı Hint tanrısının beden bulmuş hali olduğunu söyledi. (Shrabani Basu, “The Spy Who Loved Hitler”)
Kara Güneş Avrasya’ya doğuyor
Bir diğer figür de Dugin. Yani Avrasyacılığın prensi.
Aleksandr Dugin, Rene Guenon liderliğindeki Ur (Kadim Gelenekçilik/Tradisyonalizm) grubu mensuplarının ve tabiki başta Guenon’nun eserlerini Rusçaya çevirmeye başlar. Dugin’e göre Batı Modernitesi’ne karşı Avrasya’nın yani hem Avrupa hem de Asya’nın ortak kadim geleneği diriltilmeliydi. Gelenekselciliğin Rus siyasal versiyonunda Japon Şintoizm’inden Britanya Kelt paganizmine kadar ortak Avrasya mirası modernizme karşı örgütlenmelidir. (Bkz. A.Dugin “Salt Anavatan”, Moskova 1999, “Ahir zaman”, Moskova, 1997, A.Dugin “Julius Evola et le consevatisme russe”, Roma, 1997).
Avrasyacılık Japonya’dan Fransa’ya kadar yeni neo-faşizm demektir ki Putin döneminde Rusya’nın neden bu iki uç arasındaki Faşist partileri finanse ettiği anlaşılabilir.
Beyaz ırkçılığının Pan-Slavist kolu sadece Rus ulusalcılığı ile sınırlı değil. Rus işgaline karşı Ukrayna milliyetçiliği saflarında bulunan kimi akımlarda da kara güneş gibi Nazi sembollerine rastlanır. Örneğin Ukrayna’nın Azov taburunun %20’sini teşkil eden kimi birlikler kara güneş, SS vb sembollere sahip. Ukrayna parlamentosunda %2,5 oy ile %5’lik barajı aşamasa da Ulusal Kolordu (Natsionalnyi Korpus) varlığını koruyor.
Bireyin aydınlanması için nasıl onu karanlıklardan geçiriyorsa (nefis terbiyesi) aynısını dünya için yapar. Böylece “Kozmik Mesih” Nirvana’ya erecek Altın Çağ, Yeni Çağ (New Age) başlayacaktır.
İsterseniz bir de San Diego Sinangog saldırısının faili 19 yaşındaki piyanist çocuk John Earnest’e bakalım.
Zeki, piyano çalan kibar bir delikanlının neden saldırgan olduğununu anlamak için yine Kara Güneş’e döneceğiz. Çünkü Earnest de Arda K. de kaleme aldığı “Açık Mektup”ta Yeni Zelanda katili Brenton Tarrant ile ideolojik bağlantısı olduğunu ilan ediyordu.
O yüzden Mistik siyaset, 2. Dünya Savaşı’nda milyonlarca insanın katledilmesini bu çilenin bir parçası olarak görür, Yeni Zelanda’da bir cami ya da Sri Lanka’da bir kilisenin içerisinde ya da San Diego’da bir Sinagogda ibadet eden insanlara ya da Eskişehir’de insanların öldürülmesi arınmanın getirdiği “acı”lardır.