DEM Parti’de, Kürt sorununa çözüm için AK Parti Hükümeti tarafından 2012’de başlatılan ancak 2015’te çözümsüzlükle sonuçlanan “çözüm süreci”nin yeniden canlandırılması ya da bir benzerinin yaşanmasına dair 31 Mart seçimi öncesinde yaşanan tartışma büyüyor.
Çözüm süreci tartışmasının; DEM Parti’nin 31 Mart seçimine “kent uzlaşısı” çerçevesinde Türkiye genelinde kendi adaylarıyla katılmasıyla ortaya çıkan tabloyu nasıl etkileyeceği de merak konusu. En çok merak edilen de; İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlığı yarışına Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni ile kendi adaylarıyla katılan DEM’in, İstanbul’un 22 ilçesinde aday çıkarmamasının, Esenyurt’ta CHP adayı Ahmet Özer’i açıklayacağını duyurmasının İstanbul büyükşehir belediyesi seçim sonucuna nasıl yansıyacağı.
Bu süreçte CHP’yle olduğu kadar AK Parti’yle de görüşmeler yürüttüğü iddialarıyla karşı karşıya kalan DEM Parti, bu iddiaları yalanladı. Ancak çözüm süreci tartışmasını ateşleyen isim; DEM Parti Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Ahmet Türk, “Mecliste bazı AK Partililerle görüşüyoruz” açıklaması yapması dikkat çekti.
Ahmet Türk, Mardin’de oyların yüzde 56’sını kazanacaklarına inandığını anlatırken, seçim sonrasına dönük temel hedeflerinin Kürt sorununun çözümü için diyalog olduğunu söyledi:
“Kürt sorununun demokratik çözümü için diyalog gerekiyor. Bunu herkesle yapmak istiyoruz. Davamız, talebimiz barıştır. Arzumuz halkların kardeşliğidir. Ama şunu söylüyoruz CHP yapamaz. Neden? Derin devleti ikna edemez çünkü. Erdoğan isterse ki; bugün bütün yetkiler, kurum ve kuruluşlar elinde, o isterse ikna edebilir. Sorunu çözebilirler. CHP istese de bütün devleti, derin devleti ikna edemez. Bunun için bu değerlendirmeyi yaptım. Sadece Erdoğan çözebilir veya çözer demedim o gücü var dedim. Ama bugün Kürtlere en çok zulmeden de Erdoğan’dır. 2028’e kadar da yetki elinde.”
Ahmet Türk’ün ardından eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş çözümün muhataplarının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Abdullah Öcalan olduğu mesajını verirken, eski HDP’li Leyla Zana 21 Mart’ta Diyarbakır’daki Nevruz etkinliğinde halka “Sayın Öcalan’ın 1993’te ilan ettiği barış sürecinin yeniden başlamasını istiyor musunuz? Bu yolun yeniden açılmasına hazır mısınız?” sorularını yöneltti ve “Evet” yanıtını aldı. Zana’nın bu yanıtın ardından Kürt seçmene “İstanbul’da DEM Parti adaylarına oy verin” mesajıyla seçim propagandası yapmaya başladığı görüldü.
Türk, Demirtaş ve Zana’dan gelen mesajlara HDP’nin eski eş genel başkanı Sezai Temelli’den “Erdoğan’ın ipiyle artık kuyuya inilmez”, HDP’nin eş genel başkanı Tülay Hatimoğulları’ndan da “AKP, Kürt halkına 1 Nisan sonrası için hayal satıyor” karşı çıkışlarının gelmesi DEM Parti’deki çözüm süreci tartışmalarının nereye varacağına ilişkin meraklı sorgulamaları büyüttü.
“Hepimiz aynı şeyi söylüyoruz. Erdoğan’da ışık görmüyoruz”
DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki; Serbestiyet’e çözüm süreci ve İstanbul seçimi konusunda DEM Parti’nin yaklaşımı konusunda açıklamalarda bulunurken, partide birbiriyle çelişen farklı yaklaşımlar olmadığına, herkesin aynı şeyi söylediğine vurgu yaptı:
“Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi gerekiyor. Ülkenin nerdeyse tamamı bu sorunun çözümünden yana. Hepimiz bunu; aynı şeyi söylüyoruz. Ortada bir hükümet, bir cumhurbaşkanı var. Ama hükümetin ya da cumhurbaşkanının çözüm için bir çabası yok. Herkes Erdoğan yetkili diyor. 31 Mart seçiminden sonra da yetki Erdoğan’da olacak tamam ama Erdoğan’da çözüm için bir ışık görmüyoruz. Bir girişimde bulunmuyor, bir adım atmıyor hükümet.”
“AKP’yi cezalandırıyoruz. CHP’de ulusalcı-Kürt düşmanı damar var”
DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık da Serbestiyet’e DEM Partili her isimden gelen mesajların doğru okunmasını istiyor. Bu mesajların tek bir yola çıktığını söyleyen Sakık, bu yolu “DEM Parti 3.yoldur. DEM Parti’nin derdi birilerinin kaybetmesi ya da kazanması değil, kendi gücünü ortaya koymaktır” sözleriyle tanımlıyor.
Kürt sorununa çözümün toplumdan yükselen demokrasi talebiyle doğrudan örtüştüğünün görülmesini isteyen Sakık, çözüm talebini büyüteceklerini anlatırken DEM Parti’nin bu süreçte AK Parti ile CHP’ye yaklaşımının da net olduğu mesajını veriyor:
“Biz kendi işimize bakıyoruz. Gaspedilmiş belediyelerimizi almaya, gücümüzü ortaya koyup demokrasi talebimizi daha da büyütmeye kararlıyız. Bu yüzden kendi adaylarımızla ilerliyoruz. AK Parti’yi büyük uyardık. 2019 seçiminde yanlış yaptıklarını söyledik. DEM seçmeninin kendilerini cezalandıracağını biliyorlardı. Cezalandırdık, cezalandırıyoruz. Bir de CHP’ye bakın. 17-28 Mayıs seçiminde Türkiye’nin en faşist adamıyla protokol imzaladılar. Şimdi CHP’de ulusalcı-Kürt düşmanı bir damar var. Onları desteklememiz mümkün değil. Bizim tek derdimiz demokrasidir. Demokrasi istemekten de vazgeçmeyeceğiz. Biz, 3.yoluz.”