Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı Pazar akşamı (26 Mart) oynanan Galatasaray-Karabağ maçı için gittiği Azerbaycan’da Cumhurbaşkanı İlham Aliyev birlikte gösteren fotoğraf dikkat çekti.
Ağar’ın Azerbaycan’la ve Aliyev’le ilişkilerine dair iddialar, iki sene önce Sedat Peker’in Youtube videolarıyla gündeme gelmişti.
Peker, Ağar’ın, Yalıkavak Marina’yı 2011’de satın alan Azerbaycanlı iş insanı Mübariz Mansimov’a “kumpas kurarak” fiilen el koyduğunu iddia etmişti.
2014’te, Yalıkavak Marina’nın idaresi Mansimov’da iken Ağar’ın oğlu Tolga Ağar, Yalıkavak Marina yönetim kurulu üyesi oldu.
2016’da Mansimov’un Yalıkavak Marina’daki hisseleri, Azerbaycan rejimine yakınlığıyla bilinen ve Mansimov’la şirket ortaklıkları olan Anar Alizade’nin şirketlerine devredildi.
Bu satışın hileli olduğunu söyleyen Mansimov, çalışanı olan şirket yöneticileri ve yapılan işlemler aleyhinde davalar açtı.
Hisse devirlerini yapan şirket yöneticileri aynı zamanda Mansimov hakkında verdikleri dilekçelerle Aralık 2019’da açılan ve bir yıl hapis yatmasına neden olan ‘FETÖ’ soruşturmasını başlattırdı.
Mansimov’un tasfiyesi sonucu Marina, Aliyev’in güvendiği Alizade’nin oldu
Mansimov’un tasfiyesi sonucu Yalıkavak Marina’nın sahibi olan Anar Alizade, Azerbaycan ulusal petrol şirketi SOCAR’ın birçok projede ortağı ve yüklenicisi olarak işler yapıyor.
Alizade aynı zamanda SOCAR Genel Başkanı Rövnek Abdullayev’in amcasının oğlu. Ailesinden pek çok isim başta SOCAR olmak üzere Azerbaycan’ın ulusal şirketlerinde yöneticilik görevlerinde bulunuyor.
Yalıkavak Marina, Bakü’nün güvendiği isme geçerken Ağar’ların da Marina’yla ilişkisi devam etti. Tolga Ağar 2018’de milletvekili olup yöneticilikten ayrılınca Mehmet Ağar yönetim kurulu başkanı olarak göreve geldi.
Ağar, Peker’in iddialarından sonra istifa etti. İstifasının kâğıt üzerinde olduğu iddia edildi.
Ağar’a ricacı olan yabancı ülke devlet başkanı Aliyev mi?
Ağar, Peker’in iddiaları üzerine Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’e o dönem çok tepki çeken “Bizi buradan uzaklaştırınca yapılacak olan da belli; buraya mafya çökecek. Bugün eğer mafya buraya giremiyorsa bizim burada olmamızdandır” sözlerini sarfettiği röportajı vermişti.
Öztürk, Sözcü’nün Youtube kanalında Ağar’la yaptığı röportajın detaylarını anlatırken “Mehmet Ağar, marinanın yönetim kuruluna girmek için ricada bulunduklarını söyledi. Ben de bu ricacının kim olduğunu sordum. Açıkçası söyleyeyim, bir yabancı ülkenin cumhurbaşkanı olduğunu söyledi. Şimdilik ismini söylemeyeyim” demişti.
Kamuoyunda bu cumhurbaşkanının Aliyev olduğu şüphesi oluştu, çünkü Yalıkavak Marina’nın sahipleri Azerbaycanlı oligarklardı.
Aliyev’e darbe girişiminde adı geçmişti
Ağar ve Aliyev soyadı 1996’da farklı bir şekilde gündeme gelmişti.
Altında dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’ın imzası olan MİT raporunda Mehmet Ağar’ın, Mart 1995’te İlham Aliyev’in babası, dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’e karşı darbe planında rol aldığı iddia edilmişti.
Susurluk’un (3 Kasım 1996) ardından, 17 Aralık 1996’da MİT’in dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’a sunduğu raporun yedinci sayfasında “Haydar Aliyev’i devirme operasyonu” başlıklı bölümde şu satırlar yer alıyordu:
“Mart 1995 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’i devirmeye yönelik darbeyi Tansu Çiller’in onayı ile dönemin Türk Cumhuriyetlerinden sorumlu Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir, Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken planlamış, ancak MİT’in olayı Cumhurbaşkanı Demirel’e bildirmesi ve Cumhurbaşkanı’nın Aliyev’i haberdar etmesi ile girişim başarısızlığa uğramıştır.”
Ağar: “Aliyev özel hayatımla ilgili şeylerde de her türlü desteği verdi”
Ağar, rapordaki iddiaları yalanladığı açıklamasında Azerbaycan’la ve Aliyev’le ilişkilerinin çok iyi olduğunu, Aliyev’in kendisine özel hayatıyla ilgili meselelerde de destek olduğunu anlatmıştı:
“Erzurum Valiliğim sırasında Azerbaycan yetkilileriyle olumlu ilişkilerimiz vardı.
“1996’da İçişleri Bakanı iken Azerbaycan İçişleri Bakanı benim davetlim olarak gelmişti. Son derece samimi bir hava içerisinde görüşmelerimiz geçti. Hatta Sayın Aliyev’le bu görüşme sırasında telefon irtibatında bulundum. Mart 1995’te böyle bir olay olsaydı, İçişleri Bakanlığım sırasında Azerbaycan’ın yetkilileriyle ilişkilerim bu düzeyde iyi olmazdı.
“Hatta hiç programda olmamasına rağmen, konukları MİT’e yemeğe götürdüm ve onlarla iyi ilişkilerini sağladım. Onun için böyle bir rapor olacağına inanmıyorum.
“Gerek Erzurum valiliğim sırasında olan ilişkilerim, gerekse daha sonra politika yaşamımdaki Azerbaycan’la ilişkilerim son derece sıcaktı. Aliyev’le ilişkilerimiz de aynı şekildeydi. Hatta, benim özel hayatımla ilgili şeylerde de Sayın Aliyev, her türlü desteği bana vermiştir.”
Haydar Aliyev’den Ağar yorumu: “Çok beceriklidir bu”
Ağar’ın 1992’de Erzurum Valisi’yken o dönemde Azerbaycan’a bağlı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Yüksek Meclisi Başkanı olan Haydar Aliyev’le çekilmiş fotoğrafı da var.
Ağar, fotoğrafın öyküsünü ve Haydar Aliyev’le izleyen yıllardaki ilişkisini şöyle anlatmıştı:
“Dedik, ‘Bir kapı açılıyor, yıllardır kardeşlerimizle hasret kaldık. Bunların çok şeye ihtiyaçları var, sonradan becerirler, başarırlar ama bugün yok. Yardım kampanyası yapalım’ diye karar verdik. Kimseye sormadan devlete, hükümete haber vermeden, Nahçıvan’a gıda, temizlik akla ne gelirse iki tır yardım malzemesi gönderdik. İkinci seferi gönderince rahmetli Haydar Bey bana haber gönderdi, Erzurum’a gelmek istediğini söyledi teşekkür için.
“1992 yıllarıydı, güvenlik problemi vardı o yıllarda. Erzurum’da çok kuvvetli 80 kişilik bir özel harekât grubumuz vardı, çok da gözü kara çocuklar. Ben 20 kişilik bir özel harekât ile gidip sınırdan Aralık’tan aldım, Erzurum’a getirdim. Erzurum’da çok büyük bir karşılama oldu, çok mutlu oldu kendisi.
“Bütün detayları söylemek icap etmez, devletlerin kendi tarihi içerisinde resmi kayıtlarda yer alır. ‘Azerbaycan yönetiminde olduğum vakit Türkiye’yi petrole kavuşturacağım’ dedi. Ve hakikaten Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Anlaşması’nda da biliyorsunuz 6.75 Türkiye’nin petrol hakkı vardır.
“Tansu Hanım Başbakandı, ben Emniyet Genel Müdürü idim. Bir Bakü seyahatimiz oldu. Ben heyette uçta oturuyordum, çağırttırdı hemen beni görünce. Dedi, ‘ben sana demedim mi bir gün Türkiye’yi petrole kavuşturacağım’ diye. Dedim, ‘Efendim valla dediğinizi yaptınız.’ Hatta takıldı Tansu Hanım’a kendi şivesi ile ‘ya çok iyi akıl etmişsin bunu getirmekle. Çok beceriklidir, iyidir bu’ dedi. Tansu Hanım da düşündü, ‘ben onu nereden tanıyorum’ diye.”