Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, daha önce hiç katılmadığı Hacı Bektaş-ı Veli’yi anma törenleri için Nevşehir’e gitmesinden, Alevi cemaatiyle Muharrem orucu açmasından sonra Alevilerin haklarının korunması, güvence altına alınması amacıyla yeni bir karar aldıklarını duyurdu: “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruyoruz.”
Erdoğan’ın bu duyurusundan sonra MHP lideri Devlet Bahçeli de ilk kez cemevleri için “ibadethane” tanımı yaptı.
Cumhur İttifakı’ndan gelen bu açıklamaları, AK Parti’de görev yaptığı dönemde Alevi açılımı çalışmalarını da yürütmüş eski vekil, tarihçi Reha Çamuroğlu ile konuştuk.
“Bahçeli bir kabulü gösterdi”
Bahçeli’den başlayalım… Çok ileri bir adım değil mi, cemevleri için “ibadethane” demesi?
Böyle bir açıklama ilk defa oluyor. Alevilerin temel taleplerinden birisi cemevlerinin ibadethane olarak tanınması. Sayın Devlet Bahçeli de ilk kez “ibadethane” dedi cemevleri için. Bu önemli bir şey. İlk kez söylenmesi kadar MHP’nin bunu söylemesi de önemli. Bu bir kabulü gösteriyor. İktidar ortağı olması Bahçeli’nin, söylediklerini iki kere önemli hale getiriyor. Devamını nasıl getirecek göreceğiz.
“Aleviler, Aleviliğin devlete bağlı inanç olmasına karşıdır”
Bahçeli’nin sözleri ile Erdoğan’ın açıklamalarını nasıl okudunuz? Erdoğan, ileri bir açıklama yapamadı mı Alevilerin hakları konusunda?
Bahçeli, cumhurbaşkanından başka bir şey söylediği gibi ondan ileri bir şey söylüyor. Cumhurbaşkanı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bir cemevi başkanlığı kurulacağını söylüyor. Cumhurbaşkanının bu kararı, Aleviler açısından kabul edilemez bir durum. Aleviler, Aleviliğin devlete bağlı bir inanç olmasına ilke olarak, kategorik olarak karşıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da devlet aygıtı dışına çıkarılmasını ve sivil bir kuruluş haline getirilmesini ister Aleviler. Alevilerin genel kanaati budur.
İnanç hizmetleri, o inanca bağlı insanların katkılarıyla yerine getirilmelidir.
Yani Türkiye’nin 100 bin camiye, 150 bin imama ihtiyacı yoktur. Bilmem kaç yüz milyon dolara yapılmış koskoca bir camide 60 kişi namaz kılıyorsa, bir kaynak israfı vardır. Okuldan çok camimiz olmaya başladı. Alevilerin de okuldan çok cemevine ihtiyacı yoktur. Kendi toplumsal güçleri neye yetiyorsa, ne kadarına yetiyorsa, ne kadar ihtiyaçları varsa o kadarını yaparlar. Zaten bugüne kadar Aleviler kendi ihtiyaçları kadar, kendi güçleri kadar cemevi yapmışlardır. Bundan sonra da ihtiyaçları kadar yapmaya devam ederler. Ama Türkiye’de hiçbir zaman 30 bin, 40 bin cemevi olmayacaktır. Böyle bir ihtiyaç yoktur.
Erdoğan’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde cemevi başkanlığı kurma kararını ileri bir adım olarak görmek mümkün değil. Yine devlete bağlı bir başkanlıktan söz ediyor. Alevileri bir sosyal grup haline getirmeye çalışıyorlar. Oysa Alevilerin devletin bir kurumuna ihtiyacı yoktur.
“Erdoğan’ınki kozmetik hareketler”
Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesinin yanında Alevilerin ikinci büyük talebi eşit vatandaşlık hakkı kazanmaktır. Yani Alevilerin de ülke yönetiminde söz sahibi olmaları, bürokraside dışlanmamaları, köy hizmetlerinden dışlanmamaları gerekir. Müsteşarlık, generallik, emniyet müdürlüğü, valilik gibi devlet makamlarında söz sahibi olmak Alevilerin de hakkıdır.
Bahçeli, ibadethane konusunda ilk adımı atmış görünüyor, Alevilerin ikinci talebi konusunda ne yapacaklarını da izleyeceğiz. Alevilerin şüpheli vatandaş durumundan çıkarılması gerekir. Kızılbaş lafını duymak istemiyor Aleviler artık. Bu ülkenin eşit ve eşdeğerde vatandaşlarıyız. Bu ülkenin kuruluşunda yer aldık. Vergilerimizi verdik. Bunun karşılığını bekliyoruz. Erdoğan ne yapıyor şimdi peki? Daha önce de bir açılımdan söz etti ama seçim öncesinde söz ediyor. Bunlar, kozmetik hareketler. Alevilerin haklarını genişleten bir Anayasa değişikliğinden de söz ediyor ama mevcut yasalar, anayasa uygulanmıyor.
“Aleviler büyük oranda CHP ve HDP’ye oy veriyor”
Erdoğan’ın “açılım” olarak tanımladığı yeni kararlar Alevi toplumunda nasıl karşılanıyor?
Erdoğan’ın sözlerinin Alevi toplumundan karşılık bulacağını sanmıyorum. Aleviler ekonomik olarak da bu yirmi senede çok zor duruma düştüler. Devletin ekonomik paylaşım sisteminin dışında kaldılar. Devlet TÜGVA’ya yatırım yapıyor, her yerde dinci yurtlar açıyor. Aleviler devlet ihalelerine bile giremiyor. Devletten zırnık alamıyorlar tabiri caizse.
Şüphesiz Aleviler arasında her partiye oy verenler vardır. Ama hangi oranda oy verildiği önemlidir. Şu anda Aleviler büyük oranda iki partiye oy vermektedirler: CHP ve HDP.
Aleviler demokrasinin önemine vakıftırlar. Demokratik bir Türkiye isterler.
Nüfus olarak azınlıkta olmaları da demokratik bir Türkiye isteğini pekiştirir.
“Aleviler folklor ekibi mi?”
Peki Erdoğan, Alevilere haklarının verileceğini söylerken ne bekliyor Alevi toplumundan?
Boş sözler gibi gelebilir ilk bakışta ama çok da boş sözler değil. Çünkü bu seçimde yüzde bir oy bile çok kritik. Bu yüzden birilerini etkileyeceğini sanıyor. Yoksa ne gerek var böyle boş sözlere? Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla Alevilerin ne ilgisi var Allah aşkına? Aleviler folklor ekibi mi? Tüccar işi oy hesabı.
Bahçeli’nin Erdoğan’dan ileri bir adım atması etkili olabilir mi Alevi toplumunda, Alevi oylarında?
Olabilir ama insanlar Cumhur İttifakı’na güven duygusunu yitirdi. Söylenenlerle, yapılanlar birbirini tutmuyor. Cumhur İttifakı’nın yönetiminde kurumlar deforme oldu, çürümeye terkedildi. Dolayısıyla sözler değerini yitirdi. Bahçeli’nin daha cesur olduğu görüldü Erdoğan’dan. Bahçeli’nin tabanı da uygun tabii. MHP tabanı -cemevleri ibadethane olursa camilerimiz elden gider- diye düşünmez pek.
Aleviler seçim dönemi hatırlanır. Sonrasında da küçümsenir oylar. Bakın şöyle bir durum var. CHP’de genel başkan Kılıçdaroğlu dışında Alevi temsiliyeti nerdeyse yok gibidir. CHP en zor günlerinde Alevi oylarıyla ayakta kalabildi ama bugün CHP’nin Alevilere dönük bir adımını görmüyoruz.
“İbadethane sözünü CHP’den duymadık”
2007’de benim başlattığım Alevi açılımında CHP bizim karşımızda oldu. Çok ağır hakaretlerle açılımın karşısında oldular. Meclis kürsüsüne çıktığımda ne düşkünlüğümü bıraktılar ne Hızır paşalığımı. Bazı Alevi milletvekilleri arada bir cemevi ibadethanedir dedi ama biz CHP’yi temsilen bu lafı duyamadık hiç.
“Yüz binlerce başörtülü kadın Cumhur İttifakı’na oy vermeyecek”
Son olarak bu konu dışında olsa da düşüncenizi öğrenmek istiyorum: Başörtüsüne özgürlük için yasal bir düzenlemeye hatta anayasa değişikliğine gerek var mı? Kılıçdaroğlu ile Erdoğan niye çekişiyorlar bu konuda?
Seçime bu kadar az kalmışken anayasa değişikliği falan olmaz. Başörtüsü kamuda ve sosyal hayatta serbest bırakıldı zaten. Şimdi iki tarafın da birbirine çağrı yapmasını samimi bulmuyorum. Samimi bulmadığım gibi bu konuda bir anayasa değişikliğine de gerek görmüyorum. Bu çağrılar da bir seçim girişimi.
Kemal Bey endişeli muhafazakârlara bir mesaj vermek istedi ve o mesajını verdi. Kemal Bey “Biz iktidara gelirsek, başörtüsü konusunda gideceğimiz bir laikçi eğilim yok” dedi bu mesajında. Bu da doğru bir mesajdı. Başörtüsü konusunda yasa teklifi vermeye, anayasa değişikliğine gerek yok. Ben biliyorum ki, yüz binlerce başörtülü kadın, Cumhur İttifakı’na oy vermeyecek.
Kadınların statüsü son yirmi yılda inanılmaz derecede geri gitti. Hem de çok fena. Oysa AK Parti kadınların ev ev dolaşarak gösterdikleri çabalarla iktidara gelmişti. Kadınlara hiçbir hak vermedi AK Parti. AK Parti için çalışan kadınlar, haklarının geri gittiğini görecek bilince sahipler.