Kimse anlamadı, herkes anlamaya çalışıyor. Anlaşılmaması da gayet doğal. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı her konuşmasında ‘Biz ne yaptığımızı biliyoruz, biz ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı biliyoruz’ diyor ama aslında bu açıklanan ürün üçünün de hiç bilinmediğini ve bilinmediğinin de bilindiğini gösteriyor. Ama tabii böyle bir ihtiyaç olduğu için sıklıkla kullanılıyor bu cümleler. Hükümet karanlıkta kaybettiğini aydınlıkta aramaya çalışıyor, samanlıkta kaybettiğini sokakta aramaya çalışıyor. Bunlar soruna çözüm olmayacak adımlar.
Bakanlık ‘gelire endeksli senet’ çıkartacağız diyor ama bu zaten bizim 2009 yılında çıkarttığımız bir enstrümandı. Burada yeni olarak gerçek kişiler hedefleniyor. Gerçek kişiler belki dövizi bozdurup bu enstrümana yönelebilir umudu var. Ama şu anda kur üzerinde baskıyı oluşturan zaten gerçek kişilerin talebinden ziyade ekonomideki toplam döviz açığı.Cari işlemler açığı veriyorsunuz, dış ticaret açığı veriyorsunuz. Rezervleri çarçur etmişsiniz. Elinizde rezerv kalmamış. Dolayısıyla kurdaki baskıyı bu şekilde dengelemek, telafi etmek mümkün değil. Dolayısıyla oradan da birkaç milyar dolar gelir onu da çarçur ederler. Yine aynı tablo ile karşı karşıya kalırız.
Tabii GES’lerin kupon oranı ne olacak, vatandaşın gerçekten dövizini bozdurup bu araca yönelmesini sağlayacak bir faiz, bir kupon verilecek mi göreceğiz. Zaten açıklamanın kendisi de izaha muhtaç.
BDDK’nın tüketici kredileri ile ilgili aldığı kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu karar önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği şey ile tamamen çelişiyor. Sayın Cumhurbaşkanı ‘Biz büyümeyi tercih ettik’ demiyor muydu? Büyümeyi tercih ettiysen bireysel kredilerle ilgili hem de böylesine geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığı olan bir dönemde neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuyorsun? Hem de büyüme yavaşlarken? Madem büyümeyi tercih ettiniz, niye büyümeyi daha da yavaşlatacak bir adımı tercih ediyorsunuz?
Ne yapıldığını, ne edildiğini gerçekten bilmediklerini gösteren adımlar bunlar. Olayın özeti bu.
‘Gelire endeksli senet’ nedir, bundan da bahseder misiniz kısaca?
Gelire endeksli senet, bizim 2009’da çıkarttığımız bir enstrüman. Belirli KİT’lerin gelirleri var, biz çıkarttığımızda olan KİT’ler arşivde duruyor, bu kurumların gelirleri Hazine’ye transfer ediliyordu, biz de bu gelirlerin karşılığında senet çıkartmıştık. Gelire endeksli olduğu için tam faiz olarak da adlandırılmıyor. Katılım bankaları buna o zaman ilgi göstermişlerdi. O senetlerin bir asgari kupon ödemesi oluyor, o kupon ödemesini her halükarda alıyor yatırımcı. Ama gelirler o asgarinin üzerinde olursa onu da alıyor. Dolayısıyla mantığı bu.
Daha önce rahmetli Turgut Özal döneminde köprüye endeksli tahviller vardı hatırlarsanız. Hazine’nin daha önce kullandığı bir enstrüman bu. Bu sefer farklı olarak gerçek kişilere yönelik çıkartıldı. Daha öncekilerde bankalar alıyordu, bankalar da kendi müşterilerine satıyorlardı. Şimdi tamamen gerçek kişilere yönelik. Orada da beklenti tamamen vatandaşlar dövizini bozdurur mu yönünde.