Ana SayfaÖZEL HABERRÖPORTAJ | “Son ifşalar sermaye piyasalarının Susurluk olayı gibi”

RÖPORTAJ | “Son ifşalar sermaye piyasalarının Susurluk olayı gibi”

Eski Borsa İstanbul Genel Müdürü ve Gelecek Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Tuncay Dinç: “Son günlerde ortaya dökülen ifşalar ciddi bir şekilde araştırılmalı ve suçlu bulunanlar yargılanmalıdır. 90’larda Susurluk’ta bir mafya lideri, bir komiser, bir vekil aynı araçtan çıkınca toplum buna ciddi şekilde tepki göstermişti. Bugün bir olay var ve içinde yine bir vekil, bir rektör, bir kurul başkanı var.”

Sedat Peker son açıklamalarıyla borsa, spekülasyon, sermaye artırımı gibi kavramları ve burada dönen yasa dışı organizasyonları bir kez daha gündemimize soktu. Borsada manipülasyon ve istismar nasıl yapılıyor ve nasıl anlaşılıyor? Hepimizin anlayacağı şekilde anlatır mısınız?

Manipülasyonu tam olarak anlamak için borsa dediğimiz yapının ne olduğuna dair kısa bir değerlendirme yapmak gerekir öncelikle.

Borsa dediğimizde esas olarak pay piyasaları aklımıza gelmektedir ki borsa kavramının da esasını teşkil eden ve en çok ilgi gören piyasa budur. Bu piyasanın işleyişinde kullanılan mekanizma aslında çok basittir: Şirketlere sahip olan ortaklar şirketin paylarının bir kısmını halka arz yolu ile başka kişi ve kuruluşlara satışını gerçekleştirirler. Alıcılar şirkete resmen ortak olur. Ardından da bu paylar ikincil piyasada el değiştirmeye başlar ve o hissenin piyasada bir değeri oluşur.

Peki şirket sahipleri bu payları neden halka arz ederler, şirketlerini halka açarak neden hiç tanımadıkları, yüzlerini bile görmedikleri kişi ve kurumlar ile ortak olurlar. Bunun sebebi de basit. Bir tarafta şirketini kurumsallaştırmak, şirketine fon sağlamak ve büyümek isteyen şirket sahipleri, diğer tarafta şirketin gelecekte yaratacağı değerden pay almak isteyen fon sahipleri. Borsalar bu yolla ekonominin gelişmesine önemli bir katkı sağlarlar. Bu açıdan borsaların tarihi çok eskidir ve modern zamanlardaki borsalar da hep aynı mantık üzerine kuruludur.

Bu söylediklerimiz işin teorik ve basit kısmı. Normal bir işleyişte borsada halka açılmış bir şirketin hisselerini almak isteyenler ile ellerindeki hisseyi kendi portföy dağılımlarını değiştirmek için satmak isteyenler buluşur. Borsa işlemi ve fiyat bu noktada, böyle oluşur.

Peki manipülasyon dediğimiz şey neyin nesidir? Manipülasyon birtakım oyuncuların borsadaki fiyat oluşumuna yapay bir şekilde müdahale ederek yatırımcıların yanıltılmasına ve hatalı karar almasına sebep olmasıdır.

Hissenin doğru fiyatı nedir, diye soracak olursanız o rakama ulaşmak için çok sayıda yatırımcı şirket mali tablolarına, şirkete dair çeşitli raporlara ve analizlere bakarlar. Ancak bütün yatırımcıların bütün zamanını bu işe ayırıp finansal analiz öğrenmesi, tek tek hisse bazında performans takibi yapması çok da olası değil. Eğer kurumsal bir hizmet de almıyorsa bu durumda yatırımcı ne yapacaktır? Ya bu konudan daha çok anladığını düşündüğü kişilerin görüşlerini takip edecektir, ya da duyduğu haberlere itibar edecektir. İşte manipülatörlerin kullanmayı sevdiği kişiler de çoğumuzun küçük yatırımcı dediği, karar alma sürecini duyumlara dayandıran bu kitledir.

Manipülasyonu tek kişinin yapması çok zordur. Bunlar gruplar halinde çalışırlar. İlk olarak üzerinde oynanacak hisseyi tespit ederler. Hisseye dair haberler yaptırılır. Arkadaşlar vasıtası ile piyasaya haber salınır. Hedef fiyatlar telaffuz edilir. Bazen bana da sorar karşılaştığımda insanlar, ‘Şu hissenin fiyatı yukarı doğru gidecek imiş, ne dersin?’ diye. Tüyo soran çoktur. Ben şöyle cevap veriyorum: Bu haber sana ulaştı ise o hisseye yaklaşma.

Haber yeterince yayılınca manipülatörler kendi aralarında al sat yapmaya başlarlar. Fiyatın adım adım yukarı doğru hareketlendiğini gören küçük yatırımcı kendisine gelen haberlerin teyit edildiğine şahit olur ve o da trene atlamak için hisseyi portföyüne ekler. Yatırımcıların alım talebi manipülatörler için hisseyi yüksek fiyattan elden çıkarma imkânı sağlar. Bu şekilde portföylerini boşaltan manipülatörler aradan çekildikten sonra o küçük yatırımcı hisse ile başbaşa kalır. Fiyat aşağı geldiğinde elinde yüklü miktarda hisse var ise kendisi için büyük bir kaybı sineye çekmiş olur. Operasyon tamamlanmış, kerizler silkelenmiştir artık.

Manipülasyonu derinliği olan hisselerde ya da kurumsallığı oturmuş, düzgün yönetilen ve kamuyu aydınlatma görevini layıkıyla yerine getiren şirketlerin hisselerinde yapmak çok zordur. Bu sebeple gün gün borsa takibi yapmayan bireysel yatırımcıların portföylerinde bu tip hisselere ağırlık vermesini bir klasik finansçı olarak şiddetle tavsiye ederim.

Bu manipülasyon daha önce halka arz edilmiş bir hisse üzerinde olabileceği gibi ilk defa halka arz edilecek hisseler üzerinde de olabilir. Burada patronu da devreye sokarlar. Mesela bazı manipülatörler, bunlar kendilerine borsacı diyor, hisseleri halka arz olacak şirketin patronuna giderler. Diyelim hisse 10 liradan arz edilecek, onlar patrona ‘Sen bu hisselerin bir kısmını bize 8 liradan ver, fiyatı da 10 değil 15 yap’ derler. Anlaşırlarsa hisselere açılıştan sonra birkaç kez tavan yaptırırlar. Bu iş patronun da işine gelir ama bunu yaparken başka suç ortakları da katılmak zorundadır işin içine. Para kazanmak zorunda olan ve patronun fiyatına itiraz ederse müşteriyi kaçıracak olan aracı kuruluş da bu işte günah sahibidir.

Bunun yanında özellikle son dönemde gündeme gelen bedelli hisse artırımlarının bir manipülasyonun parçası olması da yine patron işbirliği ile gerçekleştirilir. Manipülatör hisseyi yükseltir. Bedelli sermaye artırımı gerçekleştirilir ve hisse kendi haline bırakılır.

Manipülasyoncular medyayı kullanıyor mu? Nasıl?

Tabii hisse için basında haber çıkmasını sağlamak önemlidir. Finansal konularda yazan bir yazar olmayabilir bile bu. Şirket hakkında süslenmiş, allanmış pullanmış haberler hissenin daha kolay şişirilmesini sağlar. Medya dediğimizde özellikle internet üzerinden yayın yapan haber kaynakları bu konuda daha güçlü bir destek sağlayabilir. Şirkete yabancı ortak gelecek, şirket yeni bir iş almış, şirket içinden birileri hisse almış, şirket iştirak ya da gayrimenkul satacak, şirket yeni ve kârlı bir sektöre girecek ya da şirket temettü dağıtacak gibi haberlerle olumlu bir hava yaratılır.

Değeri milyon lira eden şirket bir bakarsınız milyara ulaşmış. Rakamlar gerçek. İçinde hiçbir şey yok. Doğru dürüst müşterisi yok. Büyük bir buluş yapsa bu kadar değerlenmez.

Son yıllarda ise özellikle Telegram grupları oluşturulduğunu, içinde binlerce kişinin olduğu grupların birlikte hareket ederek ciddi hacim sağladığını görüyoruz. Bireysel yatırımcıların bu ortamlarda duydukları her bilgiye itibar etmemesi çok önemli. Çünkü büyük bir grubun kolektif zekâsı ve bu konuda uzmanlaşmış kişilerin tecrübesi karşısında bireysel yatırımcı çok kolay bir lokma.

Bu manipülatörlerin bir kısmı benim öğrencilik yıllarımdan beri bu işlerin içinde. Bir kısmını herkes bilir, tanır. Yaptıkları işi de çok çekinilecek bir iş gibi görmezler. Borsa onlar için tezgâhtır ve tezgâha geleni tokatlarlar. Tabii tokatlanan kişiler bu manipülatörlerin yüzünü hiçbir zaman görmez. Ama onların yaydığı haberle karar alır, yatırım yapar. Bilmediği otu yiyen keçinin karnı ağrırmış derler ya. Yatırımcılar da her duydukları lafa inanmasınlar.

Geçmişte, hangi dönemlerde kuşkulu durumlar ortaya çıktı?

Geçmişte de şimdi de manipülasyon hep oldu ve olacak. Piyasa dolandırıcılığı olarak isimlendirdiğimiz kanun dışı bu eyleme karşı kurulmuş mekanizmalar mevcut. Gözetim sorumluluğu kamuda ve bunu yapmak zorunda. Burada kamu tarafındaki aktörlere düşen görev manipülasyonu engelleyici tedbirleri sıkı sıkıya takip etmek, manipülasyon daha ortaya çıkmadan buna niyetlenenleri durduracak şekilde gözetim fonksiyonunu hızlandıracak bir anlayışa geçmek.

Ben borsada olduğumda da eleştirdiğim şey bir manipülasyon yapıldıktan aylar sonra raporunun üretilmesi idi. Gözetimde daha proaktif bir anlayışa geçilir ve manipülatörler daha iş üzerinde iken bu tespitler yapılırsa caydırıcılık artar diye düşünüyorum.

Tabii burada şuna dikkat etmek gerekir: Bizim borsamız, yani Borsa İstanbul dolaşım hızı bakımından dünyanın en önde gelen borsası. Bir gün için trading geleneği var ve bu borsaya hem canlılık hem de derinlik kazandırıyor. Hızlı para kazanmak isteyen de çok.

Manipülasyonu hiçbir zaman tamamen sıfırlayamazsınız ama kaçınılmaz kaderimiz olarak bununla her gün ve çok sayıda vakada yaşamak zorunda olmamalıyız.   

Oyuncular böyle gelişmelerden nasıl etkileniyor?

Borsadaki esas oğlan borsaya kaynak getiren yatırımcı kitlesidir. Bu kitle sürekli ürkütülürse bir süre sonra sermaye piyasalarınız kurumaya başlar, kaynaklar başka alanlara akar.

Hep söylediğimiz bir şey var. Sermaye piyasaları bir ülkenin gelişimi için çok önemlidir, finansman sadece bankacılık kanalı ile sağlanır ve borca dayalı bir düzen inşa ederseniz ekonomi çok kırılgan bir hale gelir. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Akademik çalışmalar, OECD gibi uluslararası kuruluşlar da bunu teyit ediyor zaten.

Ne var ki piyasa dediğimiz şey güven üzerine kurulu olursa efektif bir şekilde işler ve cazip olur. Manipülasyonun olduğu yerde bir kere sütten ağzı yanan bir daha yoğurt bile istemez olur, çeker gider. Ülke olarak bir yandan şikâyet ediyoruz, betona dayalı ekonomi modelinden zarar görüyoruz diyoruz. Ama diğer yandan teknik olarak aslında tüketim sayılması gereken gayrimenkul ülkede en çok tercih edilen ve en güvenilen yatırım aracı oluyor.

Anglosakson geleneğinde şirket ortaklığı ve borsalar çok benimsenmiştir, ki ABD’de doğrudan ya da dolaylı hisse senedi sahipliği % 46 seviyesinde. Belki bu oranlar çok yüksektir ama ülkemizde borsanın çıkış dönemlerinde milyonlarca yeni yatırımcı gelip, sonra bunlar para kaptırıp çekip gidiyorsa bunu düzeltmek de kamu otoritesinin görevi olmalı.

SPK’nın borsa manipülasyonlarındaki rolü, görevi ve işlevi nedir?

SPK, sermaye piyasasının kralı. Kuralların uygulanmasını sağlamakta, piyasada güven faktörünün oturmasında en büyük rol ona düşüyor ve kamu otoritesini temsil ediyor. Lakin öncelikle şu temel gerçeğin tespitini yapalım: Bir kamu kuruluşu, ister SPK, ister başka bir kuruluş, yeterince şeffaf olmaz ve denetlenmezse o zaman bu durumu kendi lehlerine çevirmek için girişimde bulunacaklara ya da baskı yapacaklara uygun ortam oluşacaktır. Bu SPK için olduğu gibi bankalar için de geçerli. 1994’te ve 2001’de batanlar sadece özel bankalar değildi. Kamu zararı adı altında bir aktarım mekanizması çalıştı. Maalesef ülke kaynaklarının hoyratça kullanılmasının zararını hep beraber gördük. Banka ya da sermaye piyasası yolu ile kaynak kullanımında yapılan her işlemin ve bunların sonucunun kamu tarafından yeterli düzeyde bilinmesi önemlidir.

Son olarak ortaya dökülen ifşalar ise ciddi bir şekilde araştırılmalı ve suçlu bulunanlar yargılanmalıdır. 90’larda Susurluk’ta bir mafya lideri, bir komiser, bir vekil aynı araçtan çıkınca toplum buna ciddi şekilde tepki göstermişti. Bugün bir olay var ve içinde yine bir vekil, bir rektör, bir kurul başkanı var. Adalet mekanizmasının çalışmasını temenni edelim. Ancak bu tip yol kazaları olmasa yapılan hukuksuz işlerin kimsenin dikkatini çekmemesi ülkemiz için vahim bir durum. İstanbul’u finans merkezi yapalım, tamam ama İstanbul finans merkezi olsun derken karapara ve suç merkezi olmasın, bunda da mutabık kalalım.

Diğer yandan şunu da söylemek isterim; devlet bütün işlerini kahramanlara havale edemez. Bu kurumlarda sorumluluk alan kişilerin de sorumlulukları ile mütenasip bir ücretlendirme düzeyine sahip olması önemli. Karar alıcılar kendilerini kamu için maddi olarak feda eder durumda bulmamalı. Tabii karar alıcıların da işinde uzman ve telkinlerden etkilenmeyecek, sorumluluk alabilecek yapıya sahip olması şartı ile.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, borsada işlem yapan ve manipülasyonlardan etkilenerek zarar eden küçük yatırımcıların zararlarını karşılayacaklarını söyledi. Bu teknik olarak mümkün mü?

Ben Kemal beyin önerisinin kısmen yerine getirilebileceğini düşünüyorum. Hatta geçmişte ben de küçük bir miktar için de olsa yatırımcı tazmin fonunun bu amaçla kullanılabilmesinin yolunun açılmasını önermiştim.

Bununla beraber bu rakamlar teselli ikramiyesi düzeyinin çok ötesine geçemez. Manipülasyonu önlemekte en büyük sorumluluk yatırımcının kendisine düşüyor. Bakkaldan yumurta alırken her bir yumurtayı tek tek kontrol eden, kurbanlık seçerken 40 kişiye danışan, bir telefon alacakken saatlerce özelliklerini araştıran vatandaşımız konu yatırım olunca çok çabuk inanıyor.

Şikâyet mektupları her zaman gelir. Hisseye yatırım yapmış, ama hisse çakılmış. Nasıl karar verdin diye sorunca ‘Berberde yan koltukta oturan müşteri konuşurken duydum’ diyor mesela. Buna ne cevap verelim biz? Kolay yoldan para kazanma ve hızlı şekilde zengin olma hırsını engelleyecek bir mekanizma daha kurulmadı. Ne derler Kayseri’de: Tamahkâr ve günahkâr çabuk anlaşırmış.

- Advertisment -