Ana SayfaHaberlerİmamoğlu'na Akın Gürlek davasında 1 yıl 8 ay hapis cezası: Kamu görevlisine...

İmamoğlu’na Akın Gürlek davasında 1 yıl 8 ay hapis cezası: Kamu görevlisine hakaret” ve “tehdit”

İmamoğlu, Akın Gürlek davasında "Kamu görevlisine hakaret" suçlamasından 1 yıl 5 ay, "tehdit"ten 2 ay 15 gün hapis cezası aldı. "Hedef gösterme" suçlamasından beraat etti. İmamoğlu’nun ceza aldığı kararlar oy çokluğu ile verildi. Mahkeme heyetinde bir üye İmamoğlu’nun bütün suçlamalardan beraat etmesi yönünde oy kullandı.

İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e “tehdit”, “hakaret” ve “hedef gösterme” suçlamalarıyla yargılandığı davanın bugün (16 Temmuz) görülen duruşmasında karar çıktı.

İmamoğlu, “Kamu görevlisine hakaret” suçlamasından 1 yıl 5 ay, “tehdit”ten 2 ay 15 gün hapis cezası aldı. “Hedef gösterme” suçlamasından ise beraat etti.

İmamoğlu’nun ceza aldığı kararlar oy çokluğu ile verildi. Mahkeme heyetinde bir üye İmamoğlu’nun bütün suçlamalardan beraat etmesi yönünde oy kullandı.

“Konuşmam hayat kadar kısa olacak”

T24’ten Can Öztürk, İmamoğlu’nun “Konuşmam hayat kadar kısa olacak” diyerek başladığı savunmasından şunları aktardı:

“Mütalaaya karşı beyanda bulunmadım aslında sadece o güne dair yorumlarımı sizlerle paylaştım. Uygun görürseniz konuşacağım. Hayat kısa zaten. Hayat kadar kısa olacak konuşmam. Burada bulunmamızın sebebi sadece bir panelde söylenecek sözler ile sınırlı kalabilecek değil. Türkiye’nin dönüm noktasında yargılanmamızı bile olması gereken mahkemede yapamıyoruz. Her şey olağanüstü gelişiyor. Geçen duruşmada duygularımı ifade ettiğim konuşmamamı etrafımızdaki riskler karşısında iktidarın da tabiri ile ‘İç cephenin güçlendirilmesi gerekiyor. Bundan başka bir yol yoktur’ diyerek sözlerimi bitirmiştim. Bu sözlerimin üzerinden 1 ay bile geçmeden olumlu sonuçlar beklerken tam tersi yönünde ilerlemesinin hayal kırıklığına uğrattığını söylemeliyim.

“Alelacele ve telaşla yeni iddianemeler ortaya çıkıyor. 18 yaşındaki bir Ekrem hakkında yaptığım bir işlem nedeniyle işlem yapıyorlar. Ben sordum 17 yaşında ne yapacaksınız diye. ‘Vasini çağıracaktık’ diyorlar. Doğru mu diyorlar bilmiyorum.

“12 şehit veriyoruz. Şehitlerimizi nasıl verdik bunu bile sorgulayamıyoruz. Hiçbir şey yokmuş gibi mangalda kül bırakmayan kişilerin çıtı çıkmıyor. Bir LGS sınavında bile adaleti sağlayamama seviyesine geldiğimiz bir cenderenin içerisindeyiz

“Mart’taki operasyonların üzerine ekonomik olarak çok büyük sıkıntıların içerisinde olduğumuz bir döneme girdik. Hukuki düzeni güçlü, hukukun üstünlüğünü uygulayan yarının nesillerini yetiştiren ülkelerin kazanacağını biliyoruz. Ancak bir uydurma stratejilerle ‘Ben ekonomistim’ diyerek yöneten bir kişinin yaşattıklarını çekiyoruz. Dünyanın en büyük faizini veriyoruz, yüzde 46. Böyle bir ülkede yüzde 60’ları bulan maliyetlerde biz buradayız. Bu ülkedeki sanayici, çiftçi üretemiyor. Konkordato ilanlarıyla rekor kıran bir ülkedeyiz. Bu büyüyen kriz özellikle milletimiz içerisindeki gelir dağılımındaki adaletsizlik, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede biz neler ile uğraşıyoruz.”

“Savcıya bakarak konuşmak yasak mı?”

Savunmasının bir yerinde duruşma savcısı, İmamoğlu’na “Bana bakarak konuşmayın” dedi.

İmamoğlu, mahkeme başkanına dönerek, “Savcıya bakarak konuşmak yasak mı? Bakmaya da meraklı değilim” diye karşılık verdi. 

“MHP ve DEM Parti’ye sesleniyorum”

İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Burada özellikle şu soruyu not olarak düşelim; ya adalet ya sefalet. Adalet yoksa kıtlık var sefalet var. 4 ay içerisinde İmamoğlu’na karşı yürütülen operasyonlar nedeniyle buradayız. Milletimiz gidip daha dün kurulan ülkelerin kapasında vize için beklemesin. İtibar budur. Türkiye’nin küresel konjonktürünü yerine getirine getirmek yükümlülüğümüzdür. Yarınlar da bizim. Bu sesimizi yazıyla beraber okuyacak kişilere sesleniyorum zor günlerden geçiyoruz. Terörsüz Türkiye diye tariflenen bu süreç bizim için çok önemli. Bizler yurtta barış dünyada barış ilkesini sürdüreceğiz.

“Tarihimiz barışçıl siyasetin güçlenmesi için attığımız adımlarla doludur. Ancak ne zaman koltuğu tehlikeye girse millete karşı cephe alanların samimiyetini sorgulamaktan geri durmayız. Orta Doğu’da adeta bir kutup yıldızı gibi parlayacak bölgeyi barışa ulaştıracağız.

“MHP ve DEM Parti’ye sesleniyorum. Bu süreci kendi ikballeri için gören akıldan kendinizi ayrıştırın. Sürecin şeffaf, katılımcı kucaklayıcı olması konusunda ciddi adımlar atmalısınız. Nitelikli çoğulculuk için adımlar atılmalıdır. Tarihi adımların sonuçlanması için hukuk dışı uygulamalardan kayyımlardan uzaklaşılmalıdır. Siyaset buradan ikbal aramasın. Burası bir mahkeme salonudur, siyasetin buraya etki etmemesi gerektiğininin altını çizmek istiyorum.

“Bu sürecin demokratik ve ortak akıl ile birlikte yürümesi en büyük arzumuzdur. Bu memleket hepimizindir. Ne güzel söylemiş Nazım Hikmet: ‘Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim…. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim…’

“Bu millet bunu başaracak. İstedikleri kadar sesimizi kısmaya çalışsınlar. Biz hak yemedik hakkımızı da yedirmeyeceğiz. Bugün savunmalarımın en şiddetlisini yapıyorum. Ben yargının siyasete aparat yapılmasıyla mücadele ettim, ediyorum ve devam edeceğim. Kötülük yapanlara ve kötülere karşı mücadelede dim dik ayaktayım, gençliğimin olduğunun da farkındayım. Allahım milletimizi kötülüklerden korusun.”

- Advertisment -