Ana SayfaYazarlarBarışı referanduma götürmek doğru mudur?

Barışı referanduma götürmek doğru mudur?

 

Kolombiya’da tam 52 yıldır süren iç savaşın sona ermesi için her şey tamamlanmıştı. Taraflar dört yıllık cetin müzakerelerden sonra nihayet anlaşmışlardı. Ancak denizi geçen tarafların derede boğulacağı hiç kimsenin aklına gelmemişti. Referanduma sunulan barış anlaşması halkın yüzde 50.2’lik oyuyla reddedildi. Yıllardır gerilla mücadelesi yürüten FARC lideri, yöneticileri ve kadroları şaşkın, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Devlet Başkanı Santos şaşkın, dünya kamuoyu şaşkın.

 

Referandum  ülkeyi kargaşanın içine attı; kimse bundan sonra ne olacağını bilmiyor. Bu yüzden Kolombiya Barış Referandumu sonuçları ilginç bir deneyim olacak. Çünkü bundan sonra yaşanacaklar, halkın onay vermediği barış anlaşmasının akıbetinin ne olabileceğine dair bir içtihat ortaya çıkaracak. Devlet Başkanı Santos, tüm parti liderleri ile görüşeceğini, ortaya bir ortak akıl çıkarmaya çalışacağını söylüyor. FARC lideri Timoleon Jimenez de, referandum sonucunun kendilerini barış yolculuğundan saptırmayacağını vurguluyor.

 

Halk neden barışı reddetti?

 

Gerek Kolombiya’da gerekse uluslararası arenada, şimdi herkes referandum başarısızlığının arkasında yatan nedenleri irdeliyor. Öne çıkan görüş, suç işleyen FARC gerillalarına itiraf karşılığı getirilen affın halkta öfkeye yol açtığı, bunun da referanduma yansıdığı yönünde. 52 yıl süren çatışmalarda 260 bin insanın hayatını yitirdiği, 5 milyon insanın yerinden yurdundan olduğu göz önüne alınırsa, bu görüşü savunanların belirli bir anlaşılırlık payı da yok değil. Otoriteler yüksek profilli kaçırmalar, güvenlik güçlerine verdirilen kayıplar, milyon dolarlık kokain ticareti ve kaçakçılığı, çocukları savaşmaya zorlama gibi FARC uygulamalarının toplumsal bilinçaltında cezalandırma yönünde bir isteğe yol açtığını belirtiyor.

 

Kin ve intikam duyguları belirleyici oldu

 

FARC’ın işlediği suçların affedilmesinin toplumda konsensus bulmadığı anlaşılıyor. Ancak bazı siyasi gözlemciler, toplumun isyancılarla aynı masaya oturan Devlet Başkanı Santoz’u cezalandırma öfkesinin de sonuçlarda etkili bir faktör olduğunu dile getiriyor. Halkın barışı reddetmesinin bir diğer nedeni de, hükümetin FARC gerillalarına maaş ödeyecek olması; iş kurmak isteyen gerillalara iş finansmanı sağlama taahhüdünde bulunması. Bu taahhüdün, büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında yaşayan ülkede halkın öfkesine yol açtığı vurgulanıyor. FARC’ın iyi şeyler için silah bırakmayacağına dair geliştirilen inancın, 2018 ve 2022 genel seçimlerinde parlamentoda FARC’a yüzde 10’luk bir katılım garantisi verilmesinin de referandumu etkileyen faktörler arasında olduğu kaydediliyor. 

 

Ancak ben, halkın barış referandumunu reddetmesinde asıl belirleyici faktörün FARC lideri Timoleon Jimenez’in de yaptığı tespit olduğunu düşünüyorum. Jimenez, referandumu etkileyen en önemli faktörün toplumdaki kin ve intikam duyguları olduğunu vurguladı.

 

Barış denemesi hezimeti

 

Kolombiya’daki barış deneyiminin, ortaya çıkan sonuç itibariyle bir barış denemesi hezimeti olduğunu düşünüyorum. Referandumda ortaya bir sonuç çıktı. Bize bu sonucu uygulanan müzakere tekniği, yöntemi, usulü ve esasları verdi. Çatışma yönetimi disiplininde müzakerelerin amaçları sıralanırken üç noktanın altı çizilir: Çatışmanın yatıştırılması, çatışmanın çözülmesi, çatışmanın dönüştürülmesi.

 

Çatışmanın yatıştırılması, çatışmaların durdurulmasıdır. Çatışmanın çözülmesi, tarafların çözüm için anlaşmaya varmalarıdır. Çatışmanın dönüştürülmesi ise çözümün toplumsallaştırılması, savaşın yol açtığı algıların dönüştürülmesidir. Kolombiya’daki müzakerelerde bu son aşama pek önemsenmedi, gerekleri de yerine getirilmedi. Daha çok elit düzeyde bir müzakere yöntemi denendi. Toplumsal katılımcılık önemsenmedi. Toplumun iradi bir güç olarak müzakerelere katılımı gerçekleştirilemedi. Bu da toplumun kendisinin katılmadığı bir süreçte, toplumun dışında kararlar alındığı algısına yol açtı. Sadece barış istemek, barış inşa etmek, tarafları uzlaştırmak çözüm anlamına gelmez. Çözüm aynı zamanda toplumun ne düşündüğünün de önemsenmesi demektir.

 

Müzakerelerde, savaş mağdurlarının sesine kulak verilmedi, toplumsal rehabilitasyon sağlanmadı. Bu da “Hakikatleri Araştırma Komisyonları”nın çözümün dönüştürülmesi için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Kuru kuru inşa edilecek hakikat komisyonlarında “itiraf et, kurtul” stratejisinin bütünleşme değil ayrışmayı tetiklediği anlaşıldı. Kolombiya’da uzun savaş sürecinde çok ağır bir toplumsal maliyet oluşmuştu. Bu da çatışmalar yüzünden travmalar yaşayan, önyargılar geliştiren, kutuplaşmalar yaşayan bir toplumda bakış açılarının da dönüştürülmesinin en az tarafların uzlaştırılması kadar önemli olduğunu gösterdi.  

 

Ayrıca Kolombiya barış referandumu, her ihtimalin bir B planını yaratmanın, düşünülmeyeni düşünmek açısından ne kadar faydalı olduğunu herkese gösterdi.

 

Düzeltme itirazı akıllı stratejiydi

 

Kolombiya’dan çıkarılacak bir diğer ders de, barışa itiraz eden seslerin çok başarılı bir strateji izlemeleri halinde başarılı olabileceklerinin ortaya çıkması oldu. Barış anlaşmasına karşı çıkan eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe ve muhalefet akıllı bir strateji izledi, anlaşmaya cepheden karşı çıkmadı. “Anlaşmaya karşı değiliz, ancak bazı düzetmelere ihtiyacımız var” tezini işlediler. Ayrıca şu tezlerle halkın karşısına çıktılar: “Suç işlediği anlaşılan FARC üyeleri kamu görevinde istihdam edilmesin. Suç işlediği anlaşılan FARC yöneticileri cezalandırılsın. FARC elde ettiği illegal kazançlarla mağdurlara tazminat ödesin. Anayasa’da herhangi bir değişiklik yapılmasın.” Muhalefet seçim sloganı olarak da “Biz ulusal uyuma katkıda bulunmak istiyoruz. Sesimiz duyulsun istiyoruz” vurgularını öne çıkardı.

 

Halka barışı sormak

 

Kolombiya’da toplumdan onay almak için kabul edilebilir yeni bir barış planı oluşturmak mümkün mü? Oluşturulsa bile FARC bunu kabul eder mi? Bunu önümüzdeki günlerde anlayacağız. Peki, Kolombiya deneyiminden yola çıkarak “Barış çok hayati bir konudur. Barışı toplumun onayına sunmak doğru ve kabul edilebilir bir strateji değildir” tezini öne sürebilir miyiz?

 

Sürmemeliyiz. Barışı halkın onayına götürmek daha doğru olanıdır. Halkın savaş ve çatışmalarla ortaya çıkan önyargılarını, ön kabullerini, kin ve nefretini dönüştürmek, böylece toplumdan onay almak en takdire şayanı olmalıdır. Aksi halde birlikte yaşama kültürü, barış sağlansa bile inşa edilmeyebilir. Ayrıca halktan korkmak, başarılı bir müzakere tekniği uygulanmadığını da gösterir.

 

Biz toplumu sürece katarak uzlaşma için halktan onay alabildik, ama tarafları uzlaştıramadık.

 

Kolombiya tarafları uzlaştırdı ama uzlaşma için halkı ikna edemedi. 

 

- Advertisment -