Türkiye, AK Parti iktidarının ilk dönemlerinde, bir değişim yaşadı. Kürt meselesi, Alevi, Roman, Kıbrıs ve Ermeni meseleleri gibi kritik konular; eskiye oranla daha makul bir ortamda konuşulur oldu, çözümler arandı. AB üyeliği yolunda mesafeler alındı. Uyum yasalarıyla değişik alanlarda ilerleme sağlandı.
CHP, o dönemde (başörtüsü konusu, Cumhurbaşkanı seçiminin engellenmesi vb.) gündemdeki kritik konularda tutucu bir tavır içindeydi. Azınlık vakıflarıyla ilgili el konulan bir kısım gayrımenkulun iadesi için çıkarılan kanuna bile, CHP karşı koydu.
Yeni bir değişim hamlesi
CHP'de, zaman içinde köklü bir değişiklik olmadıysa da, AK Parti iktidarı, tersine bir değişim sürecinin ardından, tutuculaşma yoluna saptı.
İktidar partisi, değişim ve umut döneminin ardından, önceki kazanımları da heba eden bir sürece girdi. 15 Temmuz darbe girişimi, geriye dönüşü hızlandırdığı gibi, otoriterleşme yolları açmaya da imkan yarattı.
CHP, yaygın tutuklamalara, işten atılmalara, milletvekillerinin tutuklanmasına, Meclisin işlevsizleştirilmesine, OHAL uygulamalarına, KHK'lara karşı etkili muhalefet edebilecek konumdaki neredeyse tek güç olarak, geçmişten farklı olarak, daha haklı bir yerden konuşma fırsatı yakalamış durumda.
Türkiye'nin yeni bir değişim hamlesine ihtiyacı var. Ekonomik gelişmenin, sosyal büyümenin ortaya çıkardığı yeni tablo, daha özgür ve demokratik bir ülke talebini içinde barındırıyor. AK Parti içinde biriken değişimci potansiyel, yaşananlardan mutlu görünmüyor.
Siyasi cesaret
Bu noktada, CHP'nin artıları ve eksileri de gündeme geliyor. CHP, Başkanlık sistemiyle gelen otoriterleşme karşısında neler yapıyor? OHAL ve KHK'ların toplumsal uzlaşmayı ortadan kaldırmasına karşı durmaya çalışıyor.
HDP'ye yönelik linç siyasetinin ve kamplaşmanın tahribat potansiyeline dikkat çekmeye çalışıyor. AK Parti yönetiminin otoriterleştiği oranda, CHP'nin haklı ve demokratik “itiraz alanı” genişliyor.
Bütün bunlara rağmen, CHP'nin temel konularda ciddi değişim geçirdiğini söylemek zor. Kürt meselesinde, Ermeni, Kıbrıs, Suriyeli mülteciler, militarizm vb. bir çok konu başlığında; CHP'nin özgürlükçü, demokrat bir yerden konuştuğunu göremiyoruz…
Milliyetçilik ve devletçilik yarışıyla bu dönemi aşmak veya bir sıçrama yapabilmek, mümkün görünmüyor.
CHP'nin, otoriterleşmeye zorlanan Türkiye'de, dümeni tersine çevirebilecek bir cesarete ihtiyacı var. Çıkış yolu, milliyetçilik ve militarizmden değil, daha çok demokrasi ve daha çok özgürlükten geçiyor.