Vakit bahar, mevsim çocukluksa ne oyunlar oynanır, ne oyunlar…
Daha doğrusu eskiden, mahalle araları duruyorken oynardık, biz şanslı çocuklar.
Şimdiki çocuklar internet oyunu oynuyor, şiddet çağıran çağırmayan, güzel ya da çokluk vasat, çocuğu yalnız bırakmaya odaklı oyunları…
Takım oyunu yok, yenmece yenilmece oyunu var diyeceğim, diyemiyorum, hep yenmece kurgulu oyunlar var, gerekirse arkadaşından vazgeç, ama, yenilme.
23 Nisan’ı çocuk bayramı bilirdik, türlü çeşit oyunlar oynanır, dansedilir , elele verilir, çocuklar cumhuriyetin ve hayatın güzelliğinin farkına tekraren varır, büyükler onların kılavuzu olur diye belletmişlerdi bize.
Şimdi roller değişti. Siyasetçiler oynuyor artık. Yenmece yenilmece oynasalar can kurban, dandik oyun oynuyorlar. Büyükler oyun gibi ciddi bir işi, sizin en önemli işinizi berbadediyor çocuklar, kulak asmayın, görmeyin, duymayın onları.Sufleleri ya alamıyor, tekrar edemiyor yahut anlamıyorlar, ellerine verileni bile okuyamadıkları gibi…
’Ya seçilecek cumhurbaşkanıyla başbakan başka partilerden olursa, ne olacak?’ diyorlar.Tam da bayram kutlamalarına denk geldi, belki amaçlanan böylesiydi, bir partiden 15 vekil bir başka partiye gönderildi. Ödevini yapmayan ya da bir suç işleyen öğrenciler gibi dizildi hepsi, sanırsınız tek ayak üstünde cezaya kalmışlar. İçleri kan ağlıyordu, belliydi, kameralar önünde olmayalardı tırnak da yiyebilirlerdi, iyidir, öfkeyi atar, onu da yapamadılar.Geçici görevle atandıkları yeni parti sıralarına da oturmadılar. Sonra gelsin kahvehane atışması, muhalefet sözde, suçlamada, parmakta sınır tanımadı.Hiçbir çocuk oyununa gücü yetmeyen, yaratıcılığı bir çocuk oyununu anlayıp oynamaya elvermeyen koca koca insanlar, tatsız tuzsuz atışıp durdular.
Kavganın tatlısı mı olurmuş, demeyin, öyle bir olur ki…
Kılıç kalkan oyunu desek, değil, körebe oynamak desek, eh bu biraz uyar belki, ‘bir iki üç, çirkinlikle dört, bakıyorum beş’ oyunu desek, duvar önünde oynanan, onu bile aşar, çirkinlikte ölçüler , çizgiler silindi gitti. Aç Kapıyı Bezirganbaşı, oyunu uyar mı dersiniz?Hani, ‘Aç kapıyı bezirganbaşı, /arkamdaki yâdigâr olsun/Kapı hakkı ne verirsin?’ diye süren oyun, on beş yadigar bırakmaca…Yakar top mu oynuyorlar, çifteli ip mi atlıyorlar, ne yapıyor bunlar?
İktidarı yolcu etmece oynuyor biri, ’24 Haziran’da gidiyorsunuz, güle güle, güle güle’ diyerek…
Kim gide kim kala, kimler rezil ola, o belli olur mu?
Yedi Uyurlar’ı mı oynuyorlar?Ne uyanılmaz uyku bu böyle?
Neyse ki milletin gözü açık…
Halep ordaysa, arşın da burada, sandık da, çok da zaman kalmadı.
Daha nasıl çirkeflik edilir, koca parti ve ‘güzelim 23 Nisan kutlamalarını nasıl rezil rüsva ettik ama’ sanılır, orası tarihçilere, siyaset muharrirlerine kalsın, siz asıl bütün bu olan bitene, bu yapıp ettiklerinize akıl erdiremeyen çocuklarınız ve gençler ‘ey yetişkinler, ey kendini büyük sananlar, ey anam babam, örtmenim, bu işler ne iş, anlatılanlara hiç benzemiyor?’ diye soracak olursa, ona bir yanıt vermeyi düşünün.
Tarihe ayıpsız geçmeye bakın.