Darbe bizim canımız, feda olsun kanımız, faslından, darbe seviciliğinden, seçilmişleri ipe çek mekten, darbe şartları olgunlaşsın diye bir sağdan bir soldan öldürerek tankları yürütmeyi bekleyen hainlerden , geldik bugüne…
Dün bir darbe girişimi yaşadık.
Başıbozuk çetesinin Fetö’karca yaptığı beyhude bir kalkışım.
Bende’niz nöbetçi darbe muhabiriniz gene İzmir şehirlerarası yolda seyir halindeydim, sondan bir önceki darbede kucağımda bir yaşındaki kızım vardı, şimdi torunum.
Gene darbenin başladığı saatte yola koyulmuştuk, gene yolda çevrilmiştik.İlkinde yol kesilmişti, arabaya birliğine çağrılan subayı alarak, Ankara_İzmir karayolunda gidişte ve gelişte tek araca rastlamadan gitmiştik, görevli belgesini alarak da dip köşe darbeyi, Ankara’yı gezebilmiştik.
Face kenar mahallesinin koğ’cularına göre, bu çakma darbeymiş! Matruşka gibi içiçe, komik, hatta başkanlığı garantilemek için yapılan darbe…Darbeyi de Erdoğan’a yazdılar …
Çakma diyen de, başkanlık yolunu açmak için diyen de, ‘aman sakın sokaklara dökülmeyin, çıkmayın evinizden’ diyen şefkatör de, evinde oturarak darbeyi savuşturacağını sanan akıl sızlar/ kast’çı, darbe yanlıları da bu darbenin tetikçisi, savunucusu, koftiden askeri!
Gecenin kahramanları da, başta şehit düşenler, katledilenler, yanısıra sokaklara dökülen, tanka tırmananlar, askerin silahına sarılıp yüzyüze kafa tutanlardı…
Silahsız kuvvetler silahlı kuvvetleri püskürttü.
Demokrasi, darbeyi yendi!
‘Ah kaçıncı darbe bu/ ah bu kaçıncı perde/ anlamıyor malumlar/ gel de kendin söyle’ miydi O şarkı? Halk geldi, tankın/topun/hain kalkışımcının üstüne yürüdü ve kendi söyledi!
İlkinde meclisin önünde yükü yıkılan dağıtım tır’ından dökülen dergi gazete balyalarının askerce süngülendiğini, çift sıra askerle çevrilen meclisi, Aşağı Eğlence (ve şehrin birçok yerinde) sabah ezanını okuyan müezzinlerin mahalleli uyanamadı sanıp tekrar okudu diye döğülerek minareden indirildiğini ve yazması uzun, gerekmez bazı başka ayrıntıları hatırlı yorum. Her yıl 12 Eylül’de dilekçe verip sordum, elbet kimse iplemedi.Demokrasiye kastet mek için şartların olgunlaşmasını genç ölümleri seyrederek bekleyenlerden başka ne bekle nebilirdi?Ama aydınlıklardan da ‘ne oldu/ne gördün?’ diyen tek bir kişi çıkmadı.Anı kitabım ‘Ah Benim Akortsuz Kalbim’ de yüreğimi soğutacak hikayeler paylaştım, kendimce hesap sordum. Çerez bir kitap olmadığı için satmadıysa da, benim açımdan borç ödemesiydi.
Dün akşam yollara dökülen, tankların üstüne çıkan, canından olan insanlar hepimiz adına ödedi o borcu, Meclis binası da ödedi.
Sondan bir önceki darbeden binaen yarasız kurtulan TBMM bu kez bombalandı, kullanılamaz hale geldi. Keşke hiç değilse bir bölümü öylece bırakılsa, ziyarete açılsa, ibret olsa…
En uzun geceydi, dün gece, biz ki bir ömrümüze binbir darbe sığdırmış bir kuşağız, o zamanlar bu çapulcuların komutanı bizim Hisar camiinin sulu zırtlak/ağlak imamıydı, küçük çocuklara rikkat ve dikkatinden, gözleri sel gibi yaş indirirken, kim derdi büyüdüğünde Mehdi olduğunu ileri sürecek, el kapılarının komutanı olacak, paraları cukkalayıp tonla altını toprağa gömecek, uygun insanları satın alacak, kasetlerle masetlerle tenhalarda menhalarda iş çevirecek, en sonunda milletin silahını millete doğrultacak?
‘Nerden gelirse gelsin her türlü darbeye ilkesel olarak karşıyız’cılar, haydi anam başka kapıya…
Aylardır köşesinden darbe çığırtkanlığı yapan biraderler, paşazadeler, adı gerekmez marifeti belli hazirun, beceremediniz! Gazeteleri ve vatan satıcılığını becermeye çeyrek kala, faş malamat edildiniz, ancak, korkarım bunu da farketmediniz.
Yaşamak zorunda kaldığımız hiçbir darbede bu kadar yıkım ve can kaybı yoktu.
İzmir-Ayvalık arasını çevirmelerle katedip eve ulaştığımızda , disCo’lardan yükselen Onuncu Yıl marşı karşıladı, bizi.
- Advertisment -