Ana SayfaYazarlarDünya bir gün, o da bugün

Dünya bir gün, o da bugün

 

Hekimem Fatoş bir yazı paylaşmış, gülmeye değer, onun üstünden yazayım bari şu gülmelerin ayıba çıktığı günlerimizi.

 

Malum, doktorlar da biz sıradan kişiler gibi üçe ayrılır: Kadınlar, erkekler, anasının gözü’ler. Sonra onlar da kendi içinde alt ve yan dallara ayrılır…

 

Doktorlarda sanatçı ruhu, felsefeye merak, korkusuzluk, Lokman mayası azaldı sanki.

 

Ben Türk doktorlarının can emanet edilecek kadar esaslısını, yakışıklı/güzel olanını, sportmen, çevik, aşık, ahlaklı ve vefalı olanını severim, sizi bilmem.

 

İşbu hekimem ilaçla, sohbetle hastasını sağaltmak yanında güldürüyor da.

 

Gene de siyasi hamhalatlığa, zeka düzeyimize, ayrılık acısına, demokrat ama küfürbaz olma ayıbına ilaç yazamasa da, hastayı güldürdüğü dünyaya değer.

 

Kenar mahalle diyerek kısmen haksızlık ettiğim face’te kamyon arkası yazısı paylaşmış ama kadıncasını. (Bir ara yasaklıydı kamyon arkasına yazmak, şimdi manidar yazılar gene yollara döküldü ama internette kamyon edebiyatı derya deniz… Bir keresinde sürücü cep telefonuna kaydediyordu, önündeki kamyonun arka yazısını, yazı hoş olsa da bizim otobüs yolcularının hali mayhoş olabilirdi, ‘sen sürmene bak, ver ben yazıp kaydedeyim’, deyince vazgeçmişti. Aklına yazmış olmalı… (Keşke eline verilen kağıttakini bile okuyamayan parti başkanları da şoför gibi yapabilse, öne geçenin şifresini, kasasında yazan parti anayasası ilkelerini, kavrayamasa da aklına kaydedebilse ve bundan da zoru, yapabilse…)

 

Bu fakir de o yazıları kamyoncu kadınlar yerine başkaları yazmış olaydı, o başkaları hangileri olurdu, bunu tornistan etti.

 

Maksat gönül şenliği.

 

Şikayetinizi bize, memnuniyetinizi yazı işlerine bildiriniz.

 

“Mutlu etmeyeceksen meşgul de etme!”

(Sosyal demokratlar ve çakma Karaoğlan)

 

“Mutlu edemeyeceksen, kışkırtma!”

(Artıkın bunu siz yakıştırın, kime uyarsa…)
 

“Karanlığın düzenbaz olup beni yalnızlığa satmasına, yalnızlığın yoldaş diye beni koynuna almasına alıştım artık!”

(Kötü sevilmiş kadın yahut şo parti kucağından bu partinin kucağına/döşeğine savrulan fırıldak ve fekat hırslı siyasetçi kadın)

 

“Diz üstü yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim.”

(Aldatıldığını bağışlamayan aşık ve gözünü öldüresiye koltuk hırsı bürümüş kadın siyasetçi)

 

“Firari saatlerin ardından gelen isyankâr sokakların tövbekâr çocuklarıyız biz.”

(Boşanmış kadın ve siyasetteki kadın vekillerin siyah uzun saçlısı, dövme kaşlısı ile, sahici sarışın ve uzun saçlı, beyhude parti başkanı)

 

“Hayat yollarından birini seçeceksin, seçtiğin yolda ölüm de olsa selam verip geçeceksin.”

(Evli kadın, ex kadın başbakan, neo kadın genel başkan adayı, ‘götür şu babanı, ben başbaşkan olucam!’ diye yırtınanı.)

 

“Biz ölmeyi çoktan göze aldık da yanımızda kimleri götüreceğiz onu düşünüyoruz.”

(Evli adamla birlikte olan kadın ve mecliste vekillik edeceğine, teröristlik eden kadınlar)

 

“Her zaman mutluluğun doruğundayken gülünmez, bazen sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurum kenarında bile gülümseyeceksin.”

(Aldatan kadın, yanısıra kasetle görevden alınan sayın kişi ve mecliste pabuç atacakken, pabuç pahalı olduğundan vazgeçen kadın vekil)

 

“Ben ‘seninle toprağa girerim’ diyenleri çok gördüm, öyle diyenleri hep yalnız gömdüm.”

(Ertesi gün aranmayan kadın ve dili bozguna düşmüş kadın vekiller)

 

“Her genç delikanlının sevgilisi olabilir ama her genç kızın delikanlı sevgilisi olamaz.”

(Yüz bulamayan kadın ve genel başkan uçurtan kadın ve dahi umup umsuruk olan kadın vekiller)

 

“Biz konuşursak âlem dilsiz kalır.”

(İntikamcı kadın ve bir dediği bir dediğini tutmayan, tirim tirim titrerken,  kimselere papuç bırakmayan çakma Karaoğlan…)

 

“Bir kız bir erkeğe boyun eğmez. Hiçbir erkek de bir damla gözyaşına değmez…”

(Feminist kadın ve meclisteki vekil ve asil kadınların alayı…)

 

“Az kaşardan tost, çok kaşardan dost olmaz.”

(Sevgilisini kaptıran kadın, ‘sözü söz, açık ve net’çi kişi, bir de kendi partisine isyan edenler)

 

“Bir gecede sevdim seni, bir gecede de unuturum…”

(Şuursuz kadın ve gene sözüm söz imanım…)

 

“Varlığım hissedilmese de yokluğum koyar…”

(Terk edilen kadın ve ülkücülerin asıl şefi)

 

“Kahpelik gizli yapılır ama gizli kalmaz.”

(Arkadaşının ex’ine göz koyan kadın ve aleni kasetçiler, şimdilik saklı kasetçiler)

 

“Seni seviyorum derken hiç yalan söylemedim, yalan söylerken seni seviyorum hiç demedim.”

(‘Secret’çı kadın ve kılıcı kesmez adamcağız)

 

“Evlenip balayına gideceğime evlenmeyip alayına giderim.”

(Özgür kadın ve evli bey’fendi (er meydanında olmayı bilmeyen hani), anladınız siz onu…)

 

“Dünya bir gündür, o da bugündür!”

(Turist kadın, özgür ve özgürüm sanan vekil)

 

“Sen bana bakma, ben senin baktığın yerde olurum.”

(Yalaka kadın ve dünyanın tüm kaynanaları)

 

“Ben senin beni sollayabilme ihtimalini hiç sevmedim.”

(Kıskanç kadın ve parti içi muhalifler ve eltiler)

 

“Karayollarında değil, beyaz kollarında ölmek istiyorum.”

(Kamyon sürücüsü sevdiği olan kadın ve elli yaş üstündeki siyasiler)

 

“Arabada yalnız var…”

(Biçare aşık ve herkesin kendini genel başkan adayı saydığı partinin mahsun başkanı)

 

“Kısmetse dönerim.”

(Gece kız kıza çıkan kadın, İstanbul’u mesken tutan yar ve genel başkan/başbakan olmaya ahdetmiş hatun kişi, hatta bu kamyon arkası yazıyı ‘Kısmetse dönerim, bakarsın öperim, şeklinde yazması daha hoş)

 

“Kolla beni şerit değiştiriyorum.”

(Aklı başkasına kayan evli kadın ve kasetle getirilen, bir türlü götürülemeyen genel başkan…)

 

“Gidişine yollar, bakışına kızlar, kıvırtmana alem hasta.”

( Evliye gönül veren kadın. Peki siyaseten bunu kim der? Hem imzalamış, hem parmak basmış işte…)

 

“Kula bela gelmez, Hak yazmaz ise / Hak bela yazmaz, kul azmaz ise”

(Üstüne ortak gelen kadın ve ‘Seni başkan yaptırmayacağız!”cılar)

 

Akıllara akıl, fikirlere fikir, kalplere huzur, dertlere çare, yollara ferman, ruhlara derman olur belki, hiç değilse gülümsetir…

 

 

- Advertisment -