Geçtiğimiz yıl, aşağı yukarı yine bu günlerde (25 Aralık 2017 – 1 Ocak 2018 arasında) ve bu sayfalarda, başlığı “Büyük ve tehlikeli bir cisim yaklaşıyor: Flynn’in Türkiye dosyası” olan üç bölümlük uzun bir yazı kaleme almıştım.
O üç yazının spotlarını aktararak başlayacağım. Böylece hem meseleyi hatırlamış, hem de meseleyi geçen hafta ortaya çıkan yeni gelişmelere bağlamış oluruz.
Birinci spot (25 Aralık 2017 tarihli yazı): “ABD Başkanı Trump’ın eski güvenlik danışmanı Michael Flynn, ABD seçimlerinde Trump lehine Rusya ile birlikte çalışıldığı yönündeki iddiaları önce reddetti, ardından muhtemel uzun cezalardan korkarak kabul edip özel savcı ile işbirliğine gitti. Bu dosyanın bir parçasını da Türkiye lehine ABD’de lobi yaptığını önce inkâr edip sonra kabullenen Flynn’in Türkiye ilişkileri oluşturuyor. CIA’in eski başkanı Woolsey’ye göre bu işbirliğinin bir aşamasında, Gülen’in ABD’den kaçırılıp Türkiye’ye getirilmesi fikri etrafında, iki bakanın da katıldığı bir ‘beyin fırtınası’ gerçekleştirilmiş.”
İkinci spot (28 Aralık 2017 tarihli yazı): “Flynn, geçtiğimiz ay özel savcıyla işbirliğine gidip tıpkı Rusya‘yla ilişkileri gibi Türkiye ile ilişkilerinde de belli bir âna kadar gizlediği bazı bilgileri açıklamaya karar verdi. Açıkladıklarından bir bölümünü biliyoruz, fakat Türkiye’nin imajını ciddi ölçülerde zedeleyebilecek başka bilgileri de savcıyla paylaşmış olabileceği ve bunların da yakında ortaya çıkabileceği öne sürülüyor.”
Üçüncü spot (1 Ocak 2018 tarihli yazı): “Michael Flynn, Mart 2017’de henüz savcıyla işbirliğine karar vermemişken ‘olmadı’ dediği şeyi kabul edebilir ve Türkiye’den iki bakanın da katıldığı Eylül 2016’daki taplantıda Gülen’in kaçırılmasını konu alan bir ‘beyin fırtınası’nın gerçekleştirilmiş olduğunu itiraf edebilir. Yeni yılın ilk aylarında, belki de ilk haftalarında sonuçlanacak soruşturmada Türk hükümetini en çok Flynn’in bu konuda nasıl bir ifade vereceği ilgilendiriyor.”
Savcı soruşturmanın derinleştirilmesini istiyor
Dikkatli okurlar fark etmiştir, etmeyenlere de ben yardımcı olayım: Gerek yazının başlığı, gerekse de üçüncü yazının spotundaki son cümle, dosyanın hızı konusunda yanıldığımı ortaya koyuyor. O cümlede “Yeni yılın ilk aylarında, belki de ilk haftalarında sonuçlanacak soruşturma”dan söz ediyorum ki, tahminimde tamı tamına bir yıllık bir yanılgı var; baksanıza, 2018’in ilk haftalarını geçeli neredeyse bir yıl oldu, geldik 2019’a…
Yani “Büyük ve tehlikeli cisim” aslında o kadar da hızlı yaklaşmıyormuş. Fakat geçtiğimiz hafta dosyaya dair ABD’den gelen haberler, “cismin” varlığını koruduğunu ve ABD yargısının ona yeni bir ivme verdiğini ortaya koydu.
Yeni gelişme, “Rusya'nın 2016 ABD başkanlık seçimlerinin sonucunu etkilemek amacıyla müdahale ettiğine dair iddialar hakkında açılan soruşturmada anlaşmaya giden eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'in katkılarına dair savcılık görüşünün mahkemeye sunulmuş” (BBC Türkçe, 5 Aralık 2018) olması.
Savcılık, Flynn’in gerek bu konuda gerekse de Türkiye lehine lobicilik faaliyetleri yürütmesi konusunda yargıya bazı yalan beyanlarda bulunduğunun ortaya çıktığını, fakat savcılıkla çok ileri düzeyde bir işbirliği yaptığı için kendisine ya çok az bir ceza verilmesini ya da hiç ceza verilmemesini tavsiye diyordu.
Bazı bilgiler kesin bazıları değil
Savcılığın “görüş”ünün Flynn-Türkiye ilişkileri bölümüyle ilgili olarak ABD’den gelen haberlerin bir bölümü kesin, bir bölümü ise değil… Başta, konuyu en başından beri yakından izleyen Wall Street Journal ve New York Times olmak üzere, önemli yayın organlarının tümünün üzerinde uzlaştığı nokta şu: Savcılık, Flynn'in verdiği yeni bilgiler doğrultusunda, Flynn’in kurduğu danışmanlık şirketinin Türkiye ile ilişkilerini daha derin bir soruşturmanın konusu yapmak üzere dosyayı, ilk açıldığı yer olan Virginia eyaletine bağlı Alexandria ilçesi savcılığına göndermiş durumda:
“Başkan Donald Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn’in Türk hükümeti adına yaptığı lobi faaliyetleri mercek altında.
Flynn’in Türk hükümeti adına yürüttüğü gizli lobi faaliyetlerine ilişkin soruşturmayı ilk olarak Virginia eyaletine bağlı Alexandria ilçesi savcılığı açmıştı. Soruşturmaya bakan özel yetkili savcı Robert Mueller soruşturma dosyasını yeniden Virginia’ya gönderdi. New York Times gazetesinin haberine göre, deneyimli bir ulusal güvenlik savcısı dava dosyasına bakıyor. Soruşturma kapsamında delillerin sunulması için büyük jüri oluşturulmuş durumda.” (Amerika’nın Sesi, 6 Aralık 2018).
Savcılık “görüş”ünün içeriğinin tartışmalı bölümü ise, Michael Flynn’in Türk bakanlarla birlikte Fethullah Gülen’i Pensilvanya’da ikâmet ettiği kamptan kaçırma konusunu tartışıp tartışmadığıyla ilgili…
Hatırlayalım, bir yıl önceki seri yazıda bu meseleyi şurada bırakmıştık: “Yeni yılın ilk aylarında, belki de ilk haftalarında sonuçlanacak soruşturmada Türk hükümetini en çok Flynn’in bu konuda nasıl bir ifade vereceği ilgilendiriyor.”
Gülen Cemaati’nin yurtdışındaki yayın ağına göre, Flynn bu konuda da yalan söylediğini kabul etmiş, iki Türk bakanın da katıldığı bir toplantıda bu konunun açıkça tartışıldığını itiraf etmişti. Cemaat çevrelerine göre bu bilgi, savcılığın geçen hafta mahkemeye sunduğu “görüş”ünde açıkça yer alıyordu.
Buna karşılık meselenin en yakın takipçisi Wall Street Journal ve New York Times’a göre, bu konu henüz açıklığa kavuşmamıştı; şimdilik sadece savcıların bu iddiaları da soruşturma kapsamına almış olabileceği söyleneblirdi.
Olan ne, problem nerede?
Gülen’in kaçırılmasının dosya kapsamında olup olmadığı muğlaklığını koruduğuna göre, şimdilik onu bir kenara bırakıp Michael Flynn’in Türkiye lehine yürüttüğü lobicilik faaliyeti üzerine odaklanmak daha doğru olacak.
Aslında ABD’deki lobicilik firmalarının başka bir ülke lehine lobi faailyetinde bulunmaları yasak değil, fakat bunun mutlaka Adalet Bakanlığı’na bildirilmesi gerekiyor. Bildirilmemesi, suç.
Flynn, itirafına kadar bunu gizlediği için suç işlemiş sayılıyor.
Peki, Flynn yasal olduğu halde neden gizledi Türkiye lehine lobicilik faaliyeti yürüttüğünü?
Bu sorunun cevabını, Flynn’in lobicilik faaliyetini sürdürürken birlikte çalıştığı ve karşılığında kendisinden 530 bin dolar aldığını itiraf ettiği Türk işadamı Ekim Alptekin’le ilişkilerinin ışığında aramak daha doğru olur. Çünkü Türk devlet yetkililerine yakınlığıyla bilinen Ekim Alptekin’e dair yerli ve yabancı basına yansımış çok ilginç iddialar mevcut. (Bu konuda geniş bilgiyi bir yıl öncek seri yazıda bulabilirsiniz).
Savcı Mueller, Flynn’in Alptekin’le ve onun firmasıyla ilişkisini daha yakından incelemeye karar verdiğine göre, elinde, önemli bazı bilgi ya da belgeler olmalı. Ya da en azından medyada çıkan haberleri ciddiye almış olmalı. Bu durumda Mueller’in bir sonraki adımda suçlamalarını Flynn ve Alptekin’le sınırlı tutmayıp bazı Türk devlet yetkililerine de yöneltmesi ihtimal dahilinde görünüyor.