Fransa’da geçen Pazar günü Ulusal Cephe’nin (FN/ Front National) yaklaşık yüzde 28 oyla birinci parti çıktığı bölgesel seçimlerin ikinci turu 13 Aralık günü yapılacak. İlk turda alınan bu sonuç, 1972’de neo-faşist Yeni Düzen (Ordre Nouveau) hareketinin siyasal vitrini olarak kurulan FN için rekor niteliğinde. Marine Le Pen’in partisi, 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de yüzde 25’lik oy oranına ulaşarak yükselişinin devam etmekte olduğu sinyalini vermişti.
Bununla birlikte, bu sonuçları Fransa’da aşrı Sağ’ın yakında iktidara gelebileceği şeklinde yorumlamanın da abartılı bir yaklaşım olduğunu kabul etmek gerekir. Bir kere, iki turlu seçimlerin, özellikle bölgesel/yerel nitelikli olanların ilk turunda katılım hep düşük kalır ve sandığa gitmeyenlerin çoğunluğunu iktidar partisinin izlediği politikalardan rahatsızlık duyan kendi seçmeni oluşturur. Seçmenin bu çekimserliğini, iktidara tepkilerin ortaya çıkmasını sağlamaya yönelik bir uyarı ihtiyacının sonucu olarak değerlendirmekte yarar var.
İlk turda Fransa genelinde katılımın yüzde 50’nin altında gerçekleşmesi, sosyalist seçmende bu oranın çok daha düşük olması ve nihayet iktidardaki Sosyalist Parti (PS) listelerinin, FN ile ılımlı Sağ/merkez birlikteliğinin (yüzde 26,9) ardından üçüncü sırada (yüzde 23,4) gelmesi bu değerlendirmeye haklılık kazandırıyor. Unutmamak gerekir ki PS’in solunda/dışında yer alan ve seçmeni ikinci turda genelde sosyalistleri yeğleyen Avrupa Ekoloji/Yeşiller ’in (EELV) yüzde 6,8, Sol Cephe’nin de (FDG/Front de Gauche) yüzde 4 dolayında oyu bulunuyor. Bu iki bloğun oylarını, 2010’a oranla önemli oranda düşüş gösteriyorsa da, ikinci turda hesaba katmakta yarar var.
İlk turda göz önüne alınması gereken bir başka gerçek, ılımlı sağ seçmenin bir bölümünün de iktidara tepkiyi vurgulamak amacıyla FN’e destek vermiş olması. İlk tur ertesinde yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, bu yönde oy kullanmış ılımlı sağ seçmenler var. Bunlardan bir bölümü ikinci turda yine FN’e oy verebileceğini, ama 2017 başkanlık seçimlerinde kesinlikle FN adayının karşısındaki adaya destek olacağını itiraf ediyor.
Özet olarak belirtmek gerekirse, Fransız seçmeni ilk tur seçimleri, özellikle bölgesel/yerel düzeyde ise, iktidara bazı mesajlar vermek üzere kullanabiliyor. Sandığa hiç gitmeme, ikinci turda vereceği oyu saklayarak başka partileri destekleme vb. gibi. Siyasi partiler de ilk turda alınan sonuçlar çerçevesinde seçim bölgelerinde –ki bölgesel seçimler olduğu için toplam 13 seçim bölge var- izleyeceği politikaları belirliyor.
İkinci tura ilişkin politikalar
İlk turun galibi FN, toplam 13 bölgeden 6’sında ilk sırada gelerek büyük bir başarının altına imza attı. Bölgesel/yerel seçimlerde ikinci tura katılmanın koşulu yüzde 10 barajının üstünde oy almak. İlk turda barajı geçen üç liste “triangulaire” adı verilen üçlü seçime girme hakkına sahip ama kazanma şanslarını doğal olarak ilk turun sonuçlarının ışığında değerlendirmek gerekiyor.
V. Cumhuriyet döneminde Fransız siyaset arenasında ayrıca Cumhuriyet değerlerine karşı olduğu düşünülen FN gibi aşırı sağcı partilerin kazanmaması için merkez Sağ ile Sol arasında işbirliği yapılmasını öngören “Cumhuriyetçi cephe” (Front républicain) olarak adlandırılan bir uygulama var. Buna göre, FN’in güçlü olduğu seçim çevrelerinde 3. sıradaki merkez Sağ ya da Sol partiler ikinci tura katılmayarak seçmenini FN karşısında yer alan parti listesine oy vermeye çağırıyor. Ama uygulamada daha çok sosyalistlerin bu yola gittiği, Sağ partilerin ise cephe fikrine biraz daha soğuk baktığı, hatta bazen FN ile yerel düzeyde ittifaka bile girdiği görülüyor. Seçmen davranışları bakımından bunu doğal karşılamak gerekir, zira aşırı Sağ’a, Sol’dan çok, Sağ’dan kaymalar oluyor.
Cumhuriyetçi cephe uygulaması çerçevesinde, FN karşısında ikinci sırayı alan siyasi partiler bazen kendi lehine ikinci tura katılmaktan çekilen partinin birkaç adayını listelerine almak suretiyle o partinin seçmenini kendisine oy vermeye cesaretlendiriyor. Buna da listelerin birleştirilmesi (fusion des listes) deniliyor. Ama bu uygulamaya da merkez Sağ partilerin pek sıcak bakmadığı gözlemleniyor. Liste birleştirmeleri daha çok PS ile dışında/solundaki siyasi partiler arasında gerçekleştiriliyor.
Fransa bölgesel seçimlerinin 6 Aralıktaki ilk turunda da benzeri bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz. Başbakan Manuel Valls, PS listelerinin kazanma şansı olmadığını düşündüğü üç bölgede ana muhalefet Cumhuriyetçiler ’in (LR/ Les Républicains) ılımlı Sağ/merkez listesi (LR/UDİ/MoDem) lehine ikinci tura katılmama çağrısı yaptı ama bu bölgelerden birinde (Alsace-Lorraine-Champagne-Ardenne) PS adayı Jean Pierre Masseret bu çağrıya uymayacağını açıkladı. Buradaki üçlü seçim FN’in güçlü adamı Florian Philippot’nun şansını arttırıyor.
PS, sadece iki bölgede ılımlı Sağ lehine ikinci turdan çekilmekle kalmadı ayrıca yedi bölgede de, dışında/solundaki EELV ve Sol Cephe ile liste birleştirmesine gitti. Bu konuda varılan anlaşmaların en görkemlisi Milli Meclis Başkanı Claude Bartalone’un liste başı olduğu Paris çevresindeki departmanları içeren Île-de-France’da oldu. Bu bölgede Sol listenin mücadelesi üçüncü sıradaki FN ile değil yüzde 30’un üzerinde oyla ilk sırayı almış olan LR/UDİ/MoDem ile olacak. Bartolone’un açıkladığı gibi Sol’un birleşik listesi şimdiden yüzde 40’lık desteğe ulaşmış bulunuyor.
Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin başında olduğu LR’nin ikinci tur politikasını ise “ne birleştirme, ne çekilme” (ni fusion, ni retrait) olarak özetlemek mümkün. Bu politikaya 67 üyeli parti meclisinde sadece iki partili – partinin 2 numarası Nathalie Kosciusko-Morizet ile eski başbakanlardan Jean Pierre Raffarin) karşı çıktı. Bu ikili PS’in ikinci olarak FN ile mücadele ettiği İspanyol sınırındaki “Languedoc-Roussillon-Midi-Pyrénées” bölgesinde PS lehine ikinci tura katılmamayı önerdi.
Kendini FN’i durdurabilen tek politikacı olarak lanse eden Sarkozy, LR’in bu politikasının da mimarı olarak biliniyor. Ama parti içinde, 2007’de FN’i, tezlerini benimseyerek, dolayısıyla seçmeninin bir bölümünü alarak durdurmuş olan ve bugün de aynı söylemi sürdüren eski Cumhurbaşkanı ile hemfikir olmayan Alain Juppé gibi güçlü siyasetçiler var. Alain Juppé, 6 Aralıktan sonra yaptığı açıklamalarda LR’in FN’in arkasında kalmasını bir “siyaset çizgisi sorunu” olarak görüyor ve ikinci turun ardından bu konunun partide tartışılması gerektiğini vurguluyor.
Hedef 2017 başkanlık seçimleri
Bölgesel seçimler 2017’de yapılacak başkanlık seçimleri ve genel seçimler için son sınav. O bakımdan Marine le Pen’in Cumhurbaşkanı seçilmesini en kötü senaryo olarak değerlendiren siyasi partilerin ince hesapları bir bakıma bu “felaketi” önlemeye yönelik taktikler içeriyor.
Cumhurbaşkanı Hollande’ın kurmayları, bu açıdan değerlendirdiklerinde, ilk tur sonuçlarını ve Sarkozy’nin “ne birleşme, ne çekilme” taktiğini PS açısından çok da kötü görmüyor. 13 bölgeden üçünü ilk sırada bitiren sosyalistler bu sonuçların en kötü senaryo olmadığı kanısını taşıyor. Bu üç bölgeye ilave olarak Île-de-France başta olmak üzere 2 ya da 3 bölgede daha yarışı önde bitirme şansları bulunduğunu düşünüyor. Bu Pazar PS, 3 ila 7 arasında bölgede ilk sırayı alırsa, parti merkezinin bulunduğu Solférino Sokağı’nda seçim sonuçları “tatminkâr” olarak değerlendirilecek.
PS’in aşırı Sağ’ın kalesi PACA (Provence-Alpes-Côte d’Azur) ile kendi kalesi sayılan “Nord-Pas-de-Calais-Picardie” bölgelerinden çekilmesi ise taktiksel açıdan anlam taşıyor. PS’in bu “fedakârlığı”, bu iki bölgede FN’in ağır topları Marion Maréchal ve teyzesi Marine Le Pen’in devrilmeleri halinde doğrudan ödüllendirilmiş olacak ki TNS/Sofres/One Point’in son anketine göre tahminler bu yönde. İkinci turda Le Pen’ler sırasıyla yüzde 54’e karşı 46 ve 53’e karşı 47 oyla seçimi kaybediyor. Böylece Hollande’ın 18 ay sonra FN’in başkan adayı Marine Le Pen’in karşısına tek “Cumhuriyetçi kale” olarak dikilmesi, zayıflamış Sol’un güçlü başkan adayı olarak ortaya çıkması şaşırtıcı olmayacak.
Bu oyunun farkında olan Cumhuriyetçiler, Sarkozy’nin “ne o, ne bu” (ni, ni) politikasından rahatsız. Sarkozy’nin yakınında yer alan bir politikacı, Le Monde’a yaptığı açıklamada, PS’in iki bölgeden çekilme kararının ardında “biz Sağ’dan daha Cumhuriyetçiyiz” düşüncesinin yattığını, bu yoldan da “sol seçmeni yeniden bir araya getirmeyi planladığını” açıklayarak, bundan kaygı duyulduğunu bir bakıma itiraf etti.
Sarkozy ise, France 2 ekranına çıkarak, FN’in hep sosyalist iktidarda yükseldiğini, bunun PS’in izlediği politikalara duyulan “öfkeden” kaynaklandığını savundu. Kendisinin FN’i frenleyecek tek lider olduğunu yineledi. Ama bunu eskiden olduğu gibi, FN’in yaklaşımlarını sahiplenerek ve seçmenlerinden bir bölümünü kendisine çekerek yapacağı mesajını da verdi. Bu mesajı verirken, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu satır arasına sıkıştırmayı da ihmal etmedi.
Sonuç olarak, bölgesel seçimlerin ikinci turunda sonuçlar nasıl olursa olsun, PS’in 2017 seçimlerine giderken izleyeceği stratejinin belli olduğunu, ana muhalefetin ise bu sonuçlara göre kendi içinde kapsamlı bir tartışmaya hazırlandığını söylemek mümkün.
Konuya Türkiye açısından bakıldığında, ana muhalefet LR içinde Sarkozy’nin politikalarının geçerliliğini sürdürmesi halinde, ikili ilişkilerimizin geleceği açısından PS’in iktidarda olduğu bir Fransa’yı tercih etmemizin doğal olduğu görülüyor.