Tüik verileri ülkemizdeki 6 milyon 650 bin yaşlının % 64’ü mutlu diyor. En büyük mutluluk kaynağı da , yaşlıların % 64.2 ile ailesi.%18,1 çocukları.65 yaş üstü yaşlı denilen nüfus son yıllarda öncekine göre % 17.1 artarak yedi milyona dayanmış.Toplam nüfus içindeki oran da %.8.3 olmuş. Yaşlı nüfusun % 43.9’u erkek, 56.1’i kadın.Erkekler erken gidiyor, her yönde çok çalışan, doğurup dokuyan kadınlar, erkeklere ve hayata rağmen geç gidiyor, hatta son yıllarda gitmem diye diretiyor. Kimsenin yaşlı kadınlara ‘ git’ dediği yok , ama, yaşadıkları insana yaraşır olsun diyoruz hepimiz, kimseye muhtaç olmasınlar…
Yaşlısı çok olan ilimiz Sinop’muş, bilmezdim.% 18’miş Sinop’taki yaşlı oranı. Yaşlısı en az olansa, Şırnak, % 3.2
Benim bildiğim en uzun ve sağlıklı ömür sürenlerin Aydın ili Nazilli ilçesindeki yaşlılar olduğuydu. Bana sorarsanız çok çalıştıkları, her şeye akıl yordukları, yiyecekte titizlendikleri ve akraba ilişkisini sağlam tuttuklarından, neşeli olduklarından, içlerine bişey atmayıp, dümdük söylediklerinden.90’ı aşan ve hala çalışan erkek ve kadınlar Aydın Nazilli/Yenipazar’da sıradan görüntü. Yaşlı nüfusun % 72.8’inin tarım sektöründe hala çalışıyor oluşu, ileri yaşta toprak işini gönüllü yahut zorunluluktan sürdürenlerin yalnız Nazilli değil, yurt sathında olduğunun kanıtı. Nazilli’nin, eli toprakta, sebze meyvesi elinin altında olanlar yemeği az, taze katkısız yapıp yer, beklemişi yemez.En çok bir kez ısıtmayı öğütlerler, aş’ı…Güzel insanlardır, hem akıldan hem gönülden yana güzel.Nazilli’nin yüz yaş sınırını zorlayan, yer yer aşan nüfusu araştırmalara konu oldu.
Dalya diyenlerimiz altı bin sınırında.Yüz’lük yaşlılarımızın en çok olduğu il Istanbul, bine yakın yüz yaşında var.İki yıl önce hayatından pek mutlu olduğunu söyleyen yaşlı sayısı artmış, % 57’den 64.5’a yükselmiş. Yalnız aşım, kaygısız başım diyen yaşlıların yüzdesi erkeklerde 23.3 iken kadınlarda 76…
Kadın yanında bile eli ağzına yetmeyen erkek bir başına yapamıyor, % 77’si siliniyor, kendi başına olabilen, kendine yetebilen yaşlı erkek % 23.3’ten ibaret. Çocuklarıyla yaşamayan yaşlıların çocukları tarafından sıkça aranıp sorulma oranı % 71.7.Sayılar geçen yıl yazılı basında yer bulan İstatistik Kurumu verileri, şu anki sayıları göstermiyor, yükseldiğini varsayabiliriz.
Kendine yetemez olunca çocuklarıyla yaşamak isteyenlerin oranı % 40.2 iken, kendi evinde bakılmak isteyenler %7.7 de kalıyor, kim gele kim baka, bir gün gele beş gün bıraka…
Huzurevini yeğleyen yaşlı nüfus yüzdesi 7.7 Ayrıca huzurevlerine laf edip durulmasın, kim tutacak yerlerini, ikinci baharın akıldaneleri mi alıp evinde bakacak, tedavi edecek, kim?İyileştirilmesi,sayıca artması, yıllarca sıra bekletilmemesi, hizmetin insana yaraşır ve çok yönlü olması, sıkı denetlenmesi deyin, onu anlarım…
Sayılar her zaman gerçeği gösterir mi?Hayır. Bu nanemolla konuda sayılar başka, gerçek başka, hal ve ahval başka, başa gelende çifte kavrulduğumuz daha başka…
Çözüm peki? Yetersiz, akçalı, yaygın değil, el yordamıyla bulunur, bulunsa da ele geçmez, sancılıdır, safası kısa ve kısıtlı…Akıl verme ve çözüm icadında lavgarlık edeni çoktur ama. Son günlerde sosyal medyada paylaşılıp duran huzurevlerini bombardman eden, yaşlısını oralara yollayan evlatları rezil rüsva eden metinlerden gına geldi.
Buna ayırdığınız zamanı en yakınınızdaki huzurevine gidip günde bir saat bile olsa moral verip, kitap okuyup, yaşlıyı dinleyerek geçirin… Kendi mahallenizdeki yalnız yaşayan yaşlının kapısını en son ne zaman çaldınız?
Bir yaşlıya koruyucu aile olup, hiç değilse özel günlerde, bayramlarda evinizde ağırlasanıza…
İspanya’da sosyal askerlik olduğunu söylemişti bir İspanyol, bilmem doğru bilmem yalan?
Hem kadın hem erkek için zorunluymuş bu sosyal hizmet, asker kaçaklığı yahut bedel ödeyerek kurtulamazmış kimse. Keşke bütün ülkelerde olsa.
Ülkemizdeki yaşlı hizmetine daha çok kafa yormamız, model uygulamalar ortaya koyup, hayata geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum…Bunun için geciktiğimizi de. Bir dönem, yaşlı gündüz bakımevi projesi uygulamasına katılmıştık, uygulamaya kısa süreli bir deneme olarak başlanmıştı, geriatri bölümüyle.Tekerlekli sandalye ile binilebilecek rampalı minübüsü ile yaşlılar evden toplanıyor, merkeze getiriliyordu.Yılda bir ay, yaşlının ailesinin tatile çıkabileceği zaman diliminde yaşlının özel etkinliklerin de yapılacağı yatılı kurum hizmeti alabilmesi projeler arasındaydı.
Bunlar işin hem gerekli olan faslı, hem yaygın yaşlı hizmetinin hali düşünüldüğünde fıstıkî yeşiliydi, zaten model olarak kaldı, hizmet ne uzayabildi ne yaygınlaşabildi.
Peki ne yapılabilir?
Belki önce izlenebilir, yaşlı nüfus ve iletişim bilgisi önce aile hekimliğinde, sonra ilçe ve il aile-sosyal politikalar müdürlüklerinde bulunur. Sağlık durumunun izlenmesi, ev ziyareti, akıl ve beden sağlığının takibi, moral ve ihtiyaçlar açısından, ailesiyle ilişkileri ve maddi gücü/güçsüzlüğü açısından gerekli. Ailesinin yeterli olamadığı yani yaşlının bakım gerektiren hasta konumuna geçtiği zaman da huzurevi yahut özel bakım üniteli huzurevinin gündeme gelmesi, kuruma hızla yerleşmesi sağlanmalı.
Peki varolan kurumlar, bakanlığın kendi yaşlı bakım merkezi ile bakanlığa bağlı özel kurumlar yanı sıra, vakıf ve derneklere bağlı olanlar, geriatri hastanesi bünyesinde olanların, sosyal güvenlik kurumları ve askeriyenin huzurevlerinin, yaşlı ölmeden ona el uzatmasının yüzdesi ne? Ne kadar düşüğü aklınıza geliyor ise, o… Birkaç vak’ada öne düşüp sorduğumuzda bir büyük kentimizdeki Emekli Sandığı huzurevinde sıranın uzunluğu, Ezrail hazretlerinin verdiği destekle bile yaşlıya gelecek gibi değildi , bu söylediğim üç yıl önceydi şimdi nasıldır bilemem, tek bildiğim çat kapı gidilebilecek bir yaşlı bakım merkezi olmadığı…Parayı bastırsanız da bulamayacağınız. Eğer evladınız da sizden el çektiyse, ki bunun pek çok örneğini gördük, yandınız…
Yakın komşu ihbarı, aile hekiminin duyurusu belki aile üyelerinden önce davranabilecekleri düşünüldüğünde, ciddiyetle dikkate alınmalı. Sulh Hukuk Mahkemesi aynı soydan gelen birinin başvurusu bile gerekmeden, ilgili müdürlükler marifetiyle ve hızla yaşlıya vasi tayin edilerek, sulh hukuk hakimliği görevlisinin, yaşlıyı tedavi kurumuna yerleştirmesi sağlanmalı, hatta evim evim diye direten yaşlının evinde/bakıcı elinde kalması tedavisine engel oluşturuyor ise, vasi tayini sonucu ilgili kuruma nakledilerek tedavisi ve bakımının sağlanması…
Merkezi yaşlı kayıtlarından yaşlının sosyal/psikolojik/mali portresinin sürekli izlenmesi, öne düşüp elinden tutulması…Bu konuda en yakın birimlerin en hızlı hareket etmesi, mahalle muhtarlığı, aile hekimliği, ilçe aile ve sosyal politikalar müdürlüğünün…
Engelli ve özel bakım gerektiren uzun süreli hastalığı olan yaşlıların daha dikkatli izlenmesi…
İlgili bakanlıkların, başta Aile sosyal politikalar ve sağlık bakanlıkları, görüş ve müdahalesiyle adalet bakanlığı, içişleri bakanlığı il/ilçe nüfus müdürlükleri…
Sorun o kadar büyük ve çok yönlü ki, bir seferberlik halinde ve birçok makamın birden elini taşın altına koyması öylesine gerekli ki, bugün başlansa kısmen halli yılları bulacak…
Daha yaşlının bir çatı altında ve en yakınlarıyla konu komşunun merhametine muhtaç olmayacağı onurlu bakımı sağlayamamışken, ellerde, kuzey ülkelerinde fizik tedavi, yaşlı sporu, ayak sağlığı ve bakımı hastanesi, diş ve göz konusunda destek birimi ve yaşlıya özel Fin modeli spor haberlerini okudukça, bilimsel kongrelerde oralarda varolan uygulamaları dinledikçe, 65 yaş üstüne ikinci üniversite, eğitim haberlerini okudukça ah etmemek ne mümkün?(Fin modeli spor, Helsinki Teknoloji Ünv.ce altmış beş yaş ve üzerine dönük, beden sağlığını korumak, hassas eklemlere yük bindirmeden egzersiz yaptırma sistemi. Ülkemizde S.Demirel Huzurevi ve Yaşlı bakım rehabilitasyon merkezince uygulanıyor)
Adana Kurttepe’de devletin yaşlı mahallesi projesini uzun yıllar izledik, yaşlı yerleştirdik, çalışmalarının insana yakışırlığını gördük, huzurevi bahçesinde ve oraya bağlı tek odalı, iki basamakla çıkılan, mendil kadar bahçeli yaşlı evleri yaptıydı, o dönem SHÇEK yaşlı hizmetleri genel müdürlüğü. İçinden hayatın geçtiği bir mahalleydi bu, seyyar satıcı, gazeteci ve komşular bile geçerdi, temizlik hizmeti ve yemek istenirse huzurevinden gelirdi, isterse yaşlı açık mutfağında kendisi yapardı, personel hazırlık konusunda yardımcıydı.Kısa süreli işi olanlar çıkar, işini yapar gelirdi. Bunu, belki ilçeler bünyesine kadar yaygınlaştırabilirsek…
En çok da tıbbi bakıma ömür boyu muhtaç olanların minnetsiz, hızlı, sürekli sağlık bakımını sağlayabilirsek.Öyle klavye kahramanlığıyla olmuyor bu işler bazı ham’fendiler bey’fendiler, buyurun sizler de gönüllü hizmete…
Her konuda kahraman olması gereken ey devlet, siz önden buyurun…