Korsika’da Pazar günü (3 Aralık) yapılan teritoryal seçimlerin ilk turunu çevresel milliyetçi Per a Corsica (Pè a Corsica) ittifakı beklenenin de üzerinde bir oyla (yüzde 45,36) kazandı. Kötü hava koşulları nedeniyle birçok yeri beyaza bürünmüş olan Ada’da seçimlere katılım yüzde 52,17 oranında kalırken, sandığa “daha çok özerklik” projesine gönül verenlerin gitmiş olduğu anlaşılıyor.
Konuyla ilgili geçen yazılarımda hatırlattığım gibi, Per a Corsica yerel hükümet Başkanı Gilles Simeoni’nin partisi Femu Corsica ile bağımsızlık yanlısı Meclis Başkanı Jean Guy Talamoni’nin partisi Corsica Libera arasında gerçekleşmiş olan bir ittifak. Bundan sadece iki yıl önceki seçimlerin ikinci turunda yüzde 35,54 oya sahip olan bu seçim ittifakı bu defa daha ilk turda yaklaşık 10 puan daha kazanmış bulunuyor.
Çevresel milliyetçilerin başarısı bu göstergeyle sınırlı değil. Çünkü bu ittifakın dışında kalan bağımsızlıkçılar da var. Linki ilişik yazımda da belirttiğim gibi, 2032’de bir otodeterminasyon referandumu düzenlenmesini savunan U Rinnovu da yüzde 6,99 oy alarak büyük bir başarıya imza atmış durumda. ( http://aa.com.tr/tr/analiz-haber/korsikada-secimler-ve-bagimsizlik-hevesi/986263) İkinci tura katılma sınırı yüzde 7’nin biraz altında kalan bu parti seçmeninin de haftaya yapılacak ikinci turda Per a Corsica ittifakına oy vermesi bekleniyor.
Radikal Sol (La Corse insoumise/Komünist Parti) ile radikal Sağ’ın (Front National) sırasıyla yüzde 5,68 ve 3.28 ile saf dışı kaldığı ilk turda çevresel milliyetçilerin karşısında yer alan üç liste toplamda sadece yüzde 39 oy alabildi. Bu listelerden en güçlüsü bölgeci Sağ’ın temsilcisi Jean Martin Mandoloni’nin “Geleceğin Yolu” (A strada di avvene). Yüzde 15’in biraz altında oy alan bu listeyi, yüzde 12,77 ile Cumhuriyetçiler (Les Républicains) ve 11.26 ile Macron’un partisi LRM’in (La République en Marche) listeleri izliyor.
Konuyla ilgili geçen yazılarımda altını çizdiğim gibi, eskisinin tasfiyesi (dégagisme) eğilimi, Fransa genelinde Cumhurbaşkanlığı’na Emmanuel Macron’u, Milli Meclis’e de partisi LRM’i salt çoğunlukla taşırken, Korsika’da çevresel milliyetçilere yaramış ve 11-18 Haziran genel seçimlerinde adaylarının Ada’nın 4 sandalyesinden 3’ünü (Colombani, Castellani, Acquaviva) almalarını sağlamıştı. Bu eğilimin teritoryal seçimlerin ilk turunda güçlendiği görülüyor.
Bu sonuçlar karşı cepheyi ikinci turda bir ittifaka zorluyor. Le Figaro’nun haber analizine göre, böyle bir eğilim mevcut. Ancak Simeoni’nin itiraf ettiği gibi, iki sağ oluşumla LRM ortak bir listeyle ikinci tura katılsa bile matematik olarak çevresel milliyetçi tsunamiyi alt etmeleri mümkün görünmüyor. Simeoni yüzde 6-7 oranındaki diğer bağımsızlıkçı seçmene (U Rinnovu seçmeni) işaret ederken, Mandolini de “listelerimizin toplamının ağırlığı olmayacak” değerlendirmesinde bulunuyor. (http://www.lefigaro.fr/politique/2017/12/03/01002-20171203ARTFIG00092-les-corses-appeles-aux-urnes-pour-elire-leur-nouvelle-collectivite-unique.php?xtor=EPR-211)
Yeni sisteme çevresel milliyetçilerin damgası
Konuyla ilgili önceki yazılarımda belirttiğim gibi, Korsika 1 Ocak 2018’de “tek teritoryal topluluk” (Collectivité territoriale unique) adı verilen yeni bir statüye geçiyor. Fransa’nın son dönemde bazı denizaşırı bölgelerine tanıdığı bu statü, kültür, bölgesel kalkınma, çevre ve ulaşım alanlarıyla sınırlı olmakla birlikte Ada’ya bir tür özerlik tanıyor.
Yeni statüyle Korsika Meclisi’nin 51’den 63’e çıkacak sandalyelerinin salt çoğunluğuna sahip olacak Per a Corsica ittifakının öncelikli hedefi 3 yıl içinde, altı yılda bir yapılan bir sonraki bölgesel seçimlerden (Aralık 2021) önce gerçek bir özerklik statüsü elde etmek. Talamoni’nin ifadesiyle yasaması ve yürütmesiyle gerçek bir özerklik statüsü aslında 13 bölgeden oluşan metropolde asimetrik bir özerklik anlamına geliyor.
İspanya gibi özerklik sistemine dayanmayan merkeziyetçi bir anayasal düzende böyle bir özerkliği gerçekleştirmek kolay değil. Fransa mali gerekçelerle yaptığı son idari reformuyla 22 bölgesini birleştirerek 13’e indirmiş bulunuyor. Korsika anayasanın Fransa’nın yönetsel organizasyonuyla ilgili 72. maddesi uyarınca artık bölge ya da bir bölgenin parçası değil özel statüye sahip bir topluluk (Collectivité) ama Cumhuriyet’in yeni teritoryal organizasyonuna ilişkin yasaya (Loi n° 2015-991portant nouvelle organisation territoriale de la République) tabi. Bu yasanın I. Bölümü “Güçlendirilmiş Bölgeler” (régions renforcées) başlığını taşıyor. Korsika ile ilgili hususlar da bu bölümün içindeki 30. maddede düzenleniyor.
Korsika’nın çevresel milliyetçilerin talep ettiği anlamda gerçek bir özerklik statüsüne sahip olması için bu yasa kapsamından çıkması ve özel bir yasaya sahip olması gerekli. Anayasanın 72. maddesi 1. fıkrasında bu madde çerçevesinde öngörülmemiş yeni teritoryal toplulukların yasayla oluşturulmasını mümkün kılıyor ama bunun sınırları var. Aynı madde, adları ne olursa olsun bu bölgelerdeki valilere ulusal çıkarları koruma ve idari denetim yetkisi tanıyor. Ayrıca 1958 anayasasının öngördüğü “Cumhuriyet’in üniter ve bölünmez yapısı”, çevresel milliyetçilerin Katalunya’nın özerklik statüsüne benzer bir statü hayallerinin önündeki en büyük engel. (http://www.conseil-constitutionnel.fr/conseil-constitutionnel/francais/la-constitution/la-constitution-de-1958-en-20-questions/quelle-place-la-constitution-fait-elle-aux-collectivites-territoriales.17362.html)
Özetle, Korsika teritoryal seçimlerindeki tsunaminin, önümüzdeki yeni dönemde de Ada’nın yönetiminde bulunacakları anlaşılan çevresel milliyetçilerin yeni özerklik statüsü taleplerini gündemin ilk sıralarına taşımalarına imkân tanıdığını kabul etmek gerekir. Bu talebin başarı şansı ise bu sürecin merkez-periferi ilişkilerinde kırılmaya yol açmayacak şekilde diyalogla yürütülmesine bağlı görünüyor. Bu da beklentilerin önemli ölçüde törpülenmesi sonucunu doğuracak olasılıkla.