Bu sözün mucidi/aktarıcısı Tarsus’lu velespitçi (!)Abdullah…
Kiraladığı bisikletlere hasar veren, getirmeyen gençleri kastederek, ‘Memleket mazbut velakin veletler puşt!’ dermiş.Seçimden sonra bu sözü memlekete ve bazılarına, başta bazı veletler olmak üzere, uyarlamak yakışır.
Seçime doğru, seçim sırası ve sonrasında sosyal paylaşım sitelerindeki ne düşündüren ne gülümseten yorumlar, çaresizlik ve düzeysizlikten, akıl eksikliğinden gi derek sertleşip basitleşen üslupla, pankartlara taşınan belaltı vuruşlar,kara kara düşündürüyor; kendini devrimci /çağdaş/akıllı sanan ‘bağzıları’ (!)yla nereye kadar ve nasıl ?
‘Erdoğan’ın ayarlarını bozmuş’ İnce…’Silahlı binlerce insan kendilerine önceden dağıtılmış mermileri havaya sıkarak dolaşıyordu.’diyor biri, seçim gününün gecesi büyük şehirlerde pompalı sıkarak güç ve gövde gösterisi yapan, haketmediği zafer için (iki oyun birini verip) başımıza sardığınız partinin teröristleri değil mi , daha bu sabah bir bakkalı kendilerine oy vermedi diye infaz edip hepimizi tehtideden?
“15 vekili iyi partiye gönderdiği süreçte parti içi rakibi İnce’yi aday göstermesi, (KK.’nun) cesur (!)bir adımdı, Millet ittifakı, içeriği olan bir ‘duruş’tu” diyor birdiğeri, “devlet olanaklarını seçimde kullandığını” düşündüğü Erdoğan’ın ohal gölgesinde seçim yaptığını eleştirerek.
Karşıdan gelen sağduyulu yorum, ‘face’te yazılanlara bakarsak, ülkenin yarıdan çoğunun geri zekalı, az eksiğinin de üniversite siyaset mezunu ve birkaç yabancı dili iyi düzeyde konuşan, ötekilerin fikrine çok saygılı, demokrasiye inanan elit kitle olduğunu sanacağız.Demokratım derken kendinden olmayan fikre hakaretvâri, küfürbaz yaklaşanlar iyi ki iktidar değilsiniz, sizden diktatörü olmazdı.He, 70 milyon oy çalındı, yoksa % 99’la iktidardaydınız.’(S.S.I)
Elbet gırgır sökün ediyor peşisıra…
‘İki seçim arası iş tutmayalım/karar almayalım/operasyon yapmayalım, çünkü niye? Her halükarda seçim ikinci tura kalacak, ben iki seçim arası bi koşu kendi işlerimi yapmaya koşayım, bütün ciddi işler 7 Temmuzdan sonraya…’İki bayram arası nikah olmaz, diyor sanki.“Anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz, mikembel…”
Şenlik dizboyu, gırgır herkeste , heryerde…’Ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı/ gözümde hep böyle yaş, yaş mı olacaktı?’ şarkısını terennüm edenler dışında…
Aburunu dökenlere, yüzünü çabalasa da toparlayamayanlara, yüzü sirke satanlara, siyasi monşerlere gel de gülme…Önceden nasıl esip gürlüyorlardı, yağamayacaklarını bilseler de…
‘Ben niye istifa edeyim efendim?Aday ben miydim, o’mu? Yarışıp kim kaybettiy se, o istifa etsin, ben makamımdan memnunum…’
‘Tamam sayın lider fekat makam sizden memnun değil’…Derse ya biri?
Aklından bile geçirme! Nelikle şeyttim ben buraya şey edesiye,kimler arkamdan ittire ittire, aklın hafsalan almaz, yanıtını alır…
Benim aklım hafsalam zaten ürünün ‘mikembel’liğini almıyor, nice uğraşsam da. Peki, kaybeden nereden istifa edecek, bunu bi söyleseniz…Hiçbir makamsız olan, hiçbiryerden herhangi münhal bir yere geçmek için istifa etsin!Oldu, gözlerim doldu…
Cumhurun başı Başkan Erdoğan diyor ki, ‘bu seçimin galibi demokrasidir, milli iradedir’, muhalefetin başı diyor ki, ‘seçimin kazananı yoktur, kaybedeni AKP’dir.’ İyi ki hesap uzmanı da böyle diyor, öyle olmasa ne derdi kimbilir?
Hey gidi günler, hey gidi günler…Bizi bizden eden, o revnaklı günler…
Asker bazı siyasetçiler ve siyasi tavır alışlardan rahatsız olurdu, kendiliğinden ve duruma el koyar, ya da koymayı düşünürdü, koy denende de el koyardı …
Sivillerde ceket iliklenir, ordu göreve çağrılırdı hani…Ordunun da zaten gidesi yoktu, hep siyasetin ortasındaydı, canına minnet . Bir gece ansızın gelebilirim, derdi, bu kadar yürekten çağırma beni…
O günlerden bugünlere, apolet sökmeye, ‘seçimle gelen bu diktatör’ deme garabetine ve bu cür’ete kim sayesinde kavuştuğunuzu bi zahmet düşünseniz, sayın istifa etmeyiciler, kabahati ateş topu gibi birbirine atıp duranlar…’Adam kazandı ‘, demekle olgunluk sınavından alın aklığıyla çıkan İnce’ye sizi sokağa dökmedi diye bir anda düşman kesilenler…
Demek ki cesareti, yaptığı yapacaklarıyla ve duruşuyla, milletine saygısıyla, konuşma adabıyla adam olan kazanıyor…Seçmeni adam gibi davrananlarla…
Apoletini sökeceğiniz Paşa ülkeyi/bölgeyi savunup duru, aynı mahrumiyet ve at eş çemberi ortasında, zât’ı âliniz n’aapıp duru efe?Bu işler öyle haybeye efelenerek olmuyor, edepli, heyheyli ve heybetli olmakla oluyor…
Kaybetmek demir leblebisini taa ertesi günü yutmaktan sözetmiyorum. Ama hakkını yememeli, ‘yenildik,’ deyip bunu kabul etmesi de,( kısmen saçmalasa da), bir olgunluk, dil ucuyla da olsa …
Hem de kimilerinin dili dibine kaçmışken. 4.5 milyon kişinin kredi kartı borcunu silecek efendiablama gölge etmeyin, o ,bir hışm’ınan geldi geçti …
Hızlı tren kalkacaktı, hani göçü hızlandırdığını vehmettiğiniz şeytan icadı, n’ooldu Temel bey? Camlarınızı açın, partinizdeki bu yangının dumanı boğar maazallah insanı…
Bir oy İnce’ye bir oy HDP’yeydi, öyle mi?
Haydi şimdi bir daha söyleyip, kendinizi alkışlayın bakiiim…Bu leke yeter de artar size.Ki, partilileriniz bile sindiremedi. N’örüyon gâri, tırnakları ojeli kentli elleriyle sıktığı taşı bir zamanlar HDP’nin konvoyuna atan İzmir’li ham’fendi? Taşlama ayıp faslından , derin vuslat faslına bir solukta geçiverdiniz bakıyorum, bu ne iş ?
‘Seni başkan yaptırmayacağız! Mal mal bakacaksın’ diyen zarif sen’atçının sazı, sözü, fikri, zikri pek etkilemiş olmalı . Ondan olmalı, hızını alamayan seçkinlerin ailecek Selo’nun korosunda çığırması, oylarını CHP’de ziyan etmeyip hepbirden HDP’ye vermesi? Adalardan Moda’lardan silme HDP çıkması.
Hak’ketten muhteşemsiniz, yaaani var ya…
‘Ben bu memleketin, vatan diye yırtındığınız şeyin bir taşı için parmağımı kıpırdatmam’ diyecek kadar aydın ham’fendiler, eeeey, insan gibi insanlar gözünü kırpmadan ölüp duruyor, size önemsiz, onlara ölünesi vatan için…
Bel altı slogan ve yorumları bu son seçimdeki kadar görmedik hiç, edep çizgisi silindi, göreni az olası bir pankarttan sözetmeliyim, sosyal bilimler ve tıpta tez konusu olabilir, şevşengeli konu olsa da, akıl ve duygu dengemiz hakkında bakarsınız ipucu verir .
‘Boyu değil, işlevi! Uzun değil, İnce!’
Tüh sizin yüzünüze, tüh!
Bir genç hanım taşıyor pankartı, yanında birkaç genç adam, hepsi arsızca sırıtıyor. Demek öyle…Bizim genç adamlar için farketmez, onlar bütün böbürlenmelerine rağmen, dünya amore skor levhasında kimseyi tek geçmediği gibi, kanaat notuyla bile geçemiyor, malum sınavdan, uzmanların medikal yorumu bu. Sınavdan geçemez, güler geçer…Elinde olmayanın dilinde olması, ondan…
Genç hanım okumadan taşımış olsa gerek, tıpkı, şimdi rahmetli olan tombul ekonomistin bir siyasi eylemde ‘Açız!’ pankartı taşıdığı gibi. Ekonomist okur okumaz bırakmış, o pankartı…Genç hanım düşünmez mi, hadi ilk tümceye gülüp geç, ikincisi ne öyle? Derdi belden aşağı olanlar çareyi tıpta arasın. Siyasi slogan tarihinde yüz kızarması bu sloganı bulanın zeka ve edep ve yüz çizgisi konuşmaya değmez.
Haydi, hop , başka yönden bir yanıt: ‘Koyun dediniz, koyun dediniz, koyduk!’
Koyunlar, koyanlar, oyanlar, oyulanlar, espriden anlayan- anlamayanlar, yaratıcı söylem zeka ister, tıpkı siyaset gibi…Belden yukarınız yürekte ve akılda sınır zek adaysa ne olur kalkışmayın bu işlere, yukarda ne varsa, aşağıda olan da o, yahut olmayan…
Basının ağır toplarının kimilerine ne den, ne söylen?
“Seçim ikinci tura kalacak”, deyip durdular, inanarak, inanalım diye üsteleyerek ve HDP’yi allayıp pullayıp barış üfürdüler, ‘ % 13 , hatta yukarısı ‘diyen vardı, algı operasyonu niyetine…Şimdi aynı kişiler aynı sırıtış ve arsızlıkla bütün bunların tam tersini söylediklerini, gene haklı çıktıklarını ileri sürüyor. Yemezler!
‘Neden çıkardı parti rozetini, taktı Türkiye rozetini? İnce daha yüksek alabilirdi.’ Diyor muhalefet başı, demek o çıkartılan rozetteki altı ok’ta sorun varmış, bundan bu çıkıyor…
‘Nesini tebrik edicem?’ diyor hazret, ‘demokrasiye inanmayan, bütün erk’leri kendine bağlayan topal ördek’ derken, Erdoğan’dan için, ‘diktatör’ kast’ıyla…
Seçimle gelen diktatör! Allahım sabır ver, yahut bu yüksek yorumcuyu anlayacak aklı ver.
Büyük bir seçimi alın aklığıyla geçen halkımızın aklı, fikri, gönlü sağolsun, düşmanlık etmeyen, dili ve rey’i satılık yahut dış mihrak emrinde olmayanların elbet. Bundan sonrasında da yapılanları görüp anlayıp, bağrına basacak bu millet, yönetme ateşten gömleğini giyen, derviş sabrı kuşananların dayanacağı dağ olsun…Halkın seçtiği halkıyla gür güven içinde ve birbirine baştacı olsun.
Gelin de velespitçiyi anmayın şimdi, hem memleket hem ahâli mazbut, velakin kimileri ihanetle, hâinâne ve yuları/kararı/hesabı/çıkarları dışardaki düşman od aklara bağlı olanlar fena halde puşt!
Bu sağduyulu millettin de ülkeyi yoyup kör etsinler diye bunlara teslim edeceği yok!
Çünkü bu millet tankın üstüne canını sürecek kar’atta, gerçek demokrasiyi savunacak kararlılıkta, kendine Müslüman ve üfürükten teyyare kimileri gibi klavye kahramanı değil!