Ana SayfaYazarlarNobel barış ödülü prematüre mi oldu?

Nobel barış ödülü prematüre mi oldu?

 

Geçen Pazar günkü referandumda az farkla reddedilen Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri FARC’la yaptığı anlaşmadan ötürü Nobel barış ödülüne lâyık görüldüğünün açıklanması, Devlet Başkanı Juan Manuel Santos için bir “oksijen balonu” mu, yoksa bu vaktinden önce yapılmış “prematüre” bir açıklama mı?

 

Le Monde’un Bogotá muhabiri Marie Delcas’nın düşüncesi birinci şıktan yana. Yazısına, “bu, Santos ve ülkesindeki barış için bir oksijen balonu (ballon d’oxygène)” cümlesiyle başlıyor. Gerçekten öyle mi, yoksa katılımı düşük, iki seçenek arasındaki fark çok az olmakla birlikte, halkın referandumda çoğunlukla aldığı karara müdahale midir?  Bu soruyu sormamın nedeni, gazetenin Delcas’nın yazısına “Kolombiya’da Nobel ödülü barış anlaşmasının imdadına (koştu) (En Colombie, le prix Nobel au secours de l’accord de paix) başlığını uygun görmesi. ( http://abonnes.lemonde.fr/prix-nobel/article/2016/10/08/en-colombie-le-prix-nobel-au-secours-de-l-accord-de-paix_5010389_1772031.html)   

 

Barış ya da terör örgütlerinin silah bırakması ve militanlarının topluma kazandırılması sadece Kolombiya için değil, benzeri çatışmaların yaşandığı bütün ülkeler için önemli. Bu bağlamda, Devlet Başkanı Santos’un 2012’den bu yana FARC’la siyasi risklerini üstlenerek Havana’da yürüttüğü müzakereleri bir anlaşmayla taçlandırmasını takdir etmemek mümkün değil. Ancak bu müzakerelere doğrudan katılmamış olan halkın bu konuda son sözü söylemesi, devlet ve terör örgütünün baştan beri üzerinde mutabık kaldığı gibi, hem son derece demokratik, hem de anlaşmanın hayata geçirilmesi bakımından önemli bir adımdı.

 

Barıştan yana olması elbette olumlu ama referandum sonucunun belli olmasından sadece dört gün sonra Nobel ödülünün bu yıl Santos’a lâyık görüldüğünün açıklanması, özellikle “Hayır” oyu kullanmış Kolombiyalıların tepkisine yol açma ve toplumdaki kutuplaşmayı derinleştirme riski taşıyor. El Mundo’nun José Fajardo’nun imzasını ve “ Santos’a Nobel Kolombiya’da bölünmeyi arttırıyor” (El Nobel de la Paz a Santos que acentúa la división en Colombia)  başlığını taşıyan haber analiz konunun bu veçhesini ön plana çıkarıyor.

 

Juan Manuel Santos, ödülün açıklanmasından sonra Nariño Başkanlık Sarayı’ndan yaptığı konuşmada ulusal birlik mesajı vermeyi ihmal etmiyor: “Tanrı’ya şükür, barış çok yakın. Barış mümkün. Şimdi barış zamanı. Ulus olarak hep birlikte barışı inşa edeceğiz. Herkesi, gücümüzü, aklımızı ve kalplerimizi, bu ulusal amaç için, en büyük ödülümüz olan Kolombiya barışını kazanmak için birleştirmeye çağırıyorum. (…) Öbür grup bu ödülü, bütün dünyanın yakın zamanda bir anlaşmaya varmamız için (bize) verdiği destek olarak almalı”.  (http://www.elmundo.es/internacional/2016/10/07/57f7f0a4268e3e3f7e8b4655.html)

 

Referandum sonucunu doğrudan etkilemiş olan eski Cumhurbaşkanı, Demokratik Merkez    (Centro Democrático) Başkanı Álvaro Uribe, Santos’u Nobel’den ötürü kutlarken anlaşmaya yönelik eleştirilerini ifade etmeyi de ihmal etmiyor. Eski Başsavcı, Kolombiya Muhafazakâr Partisi (Partido Conservador Colombiano) Başkanı Alejandro Ordóñez ise, bu ödülün toplumdaki bölünmeyi derinleştireceğini savunuyor ve Nobel’in FARC lideri Timochenko’ya ödül veremeyeceğini, çünkü “terörizm ve ağır insanlık suçlarının ödüllendirilemeyeceğini” vurguluyor. Böyle söylemesinin nedeni, Kolombiya’da uzun süredir Santos’a verilecek bir Nobel ödülünün “hükümet, FARC ve kurbanlar arasında paylaştırılacağı” söylentisi.  

 

Bu, aslında pek de söylenti sayılmaz. Başlangıçta ödülün sadece Başkan Santos’a değil, onunla birlikte FARC lideri Timochenko’ya (Rodrigo Londoño) ve iç savaşın 5 kurbanına verilmesi öngörülüyordu.  Referandumdan çıkan “Hayır” sonucu bu planı değiştirdi. İyi ki de değiştirdi, çünkü ekonomist Jaime Acosta’nın Le Monde’a açıkladığı gibi, “barış ödülünün bir terör örgütünün liderine verilmesi, Uribe’nin başını çektiği ‘Hayır’ cephesi için savaş ilanı anlamına gelecek ve toplumdaki kutuplaşmayı daha da derinleştirecekti. “

 

Acosta’nın bu analizine katılmayan yok ama başlıkta yönelttiğim soruya da olumlu yanıt veren var. Bunlardan biri de İspanyol El País’e yazan ünlü İngiliz gazeteci yazar John Carlin. Anımsanacağı gibi, Carlin, Mandela hakkında 2008’de yayımladığı “The Human Factor” (İnsani faktör) başlıklı kitabıyla adından söz ettirmişti. Clint Eastwood da kitabı “Yenilmez” (Invictus) adıyla sinemaya uyarlamıştı. 

 

Carlin ’in Santos’a verilen Nobel ödülüyle ilgili analizi 7 Ekim tarihli El País’te “Prematüre Nobel barış ödülü” ( Premio Nobel prematuro de la Paz) başlığıyla yayımlanmış bulunuyor. Carlin bu analizinde Santos’un belki FARC ile anlaşmaya vardığına, ama bu anlaşmaya karşı gelen ve referandumdan galip çıkan Uribe ile daha anlaşamadığına dikkat çekiyor. Bu nedenle de uluslararası toplumun barış hakkında son sözü söyleyecek olan Uribe’yi bir yana bırakarak Santos’u alkışlamasını erken buluyor. Çünkü değişiklikler yapılacak anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için bir yerde eski Cumhurbaşkanı’nın (onu destekleyenlerin) onayı şart.

 

John Carlin bu bağlamda hükümet ile Hayırcı muhalefet temsilcileri arasında başlayan “ikinci  müzakere sürecine” dikkat çekiyor. FARC ile ateşkes süresinin ilk planda 31 Ekime kadar uzatılmış olduğuna işaret ederek, bu müzakere için tarafların önünde çok zaman kalmadığını da vurguluyor.

 

Álvaro Uribe’nin ilkelerden çok ikinci plana atılmaktan rahatsız olduğu görüşünü savunan Carlin, eski Cumhurbaşkanı’nın şimdi siyasi rakibinin tarihe kendisinden hiç söz edilmeden “barış adamı” olarak geçecek olmasını çekemediğini öne sürüyor. Bu noktadan hareketle, Nobel Komitesi’nin iki cephe arasındaki uzlaşmayı beklemeden, Uribe’nin kulağına Santos’la anlaşırsa ödülün ikisine birden verileceğini fısıldamadan açıklama yapmasını erken buluyor.

 

Aslında Carlin ‘in bu görüşünün dayandığı bir evveliyat da var. Bu bağlamda, 1993’te Nobel barış ödülünün Mandela ile birlikte son Apartheid Başkanı Frederik de Klerk’e de verilmiş olduğunu hatırlatıyor. Mandela’nın hoşuna gitmese de bu ödülü ülkesinin iyiliği için o dönem Klerk’le paylaşmış olduğuna, Santos’un da aynı gerekçeyle Nobel’i Uribe ile paylaşmayı kabul edebilecekken şimdi bu olasılığın ortadan kalktığına işaret ediyor.  (http://internacional.elpais.com/internacional/2016/10/07/colombia/1475850710_896240.html)

 

Carlin ‘in özetlediğim bu görüşü her şeyi Uribe’nin egosuna bağladığı için tartışılır elbette. Ama Nobel ödülünün referandumun hemen ertesinde açıklanmasının  “Hayır” oyu vermiş çoğunluğun görüşünün dikkate alınmadığı, dolayısıyla demokrasiye darbe oluşturduğu gibi yanlış bir algıya yol açacağından prematüre olduğuna kuşku yok.          

  

 

 

 

 

 

 

 

- Advertisment -