‘Güzel mi güzel, şoförü de var özel mi özel…Bastı mı gaza gider mi gider…’
Salı günü, Falcon Heavy roketi Mars’a fırlatıldı. Elon Musk, malumunuz kendileri Güney Afrika ve Kanada asıllı, Kanada’lı ve Amerikalı mühendis, mucit, girişimdi, SpaceX’in kurucusu, Tesla motors’un ve PayPal’ın kurucu ortağı. ABD merkezli uzay aracı ve roket üreticisi şirketin kurucusu, 6 Şubat 2018 günü Floride Kennedy Uzay üssünden fırlatılan bu roketle Tesla arabayı uzaya yolladı . Roket, dünyanın en güçlüsü. Hedef esaslı, merak edilen bir hedef, kızıl gezegen. İnsanlığın Mars hayali yolunda atılmış büyük bir adım.Musk’ın Tesla spor arabası da uzaya yollandı böylece.
Sürücü koltuğuna astronot giysili cansız manken Space man, oturunca, konu sosyal medyanın da gündemine oturdu.Arabanın ekranına panik yapma yazılmış, uzay otomobilin radyosu D.Bowie’nin Space Addity, şarkısını çalıyormuş. Arabanın torpido gözende Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi kitabı varmış. Musk basına demiş ki, ‘araba dünyadan 400 milyon kilometre öteye gidiyor, saniyede 11 kilometre yapıyor olacak. Roketten Mars yörüngesine yerleştirilecek araç birkaç yüz milyon hatta milyarca yıl kalacağı tahmin ediliyor.Yolculuk altı ay sürecek.
Ekonomi ve fizik yan dalı okumuş olan Musk, üstün zekalı, ama, ‘yazzık’ dedirtmeyen, hedefi büyük tutan, akılda uzun süre kalacak biri, tıpkı arabasının uzayda milyar yıl kalacağı gibi. Hayali ve aklı zorluyor bu işler.İnsanlık , 1969 Temmuz’unda aya ilk inen Apollo 11’le coşmuştu.
‘Ay’dayız sayın dinleyiciler, ay’dayız’ diye yırtınıyordu spiker, hatırlarım, o zaman seyirci değil, dinleyiciydik. Ve elbet Heybeli’de her gece mehtaba çıkmaktan farklıydı bu çıkış…Aya ‘nur/u beyzâ’ diyen büyükler orada astronotun ay yüzeyine düşürdüğü makasın dünyadaki dengeleri bozduğuna inanırdı.Kimi de gidilmeyip, film çevrildiğini söylerdi.Bir hayale bile dermanımız yoktu.
Uzayı fetih hayalleri hız kesmedi, aya gidiş nice hikaye söyletti, hayallerin değil bir, binbirine derman buldu insanlık, bu son gidiş farklı…
Sessiz, soluksuz, renksiz, ateşsiz, insansız, aşksız, ne çıkarsa bahtına bir makama başdöndüren bir hızla gidiyor Sam Amca’nın roketi. Keşke bu amcanın her gidişi böyle mantıklı, güzel amaçlı olaydı.
Sen tut bir gözünü Mars’a ve uzayın hepsine dik, ötekisini Ortadoğuyu ve çıkarın olan her diy arı kan gölü yapmaya…
Mars yoluna koyulduğumuzun ertesi günü, Osman Tuğlu’nun paylaştığı Şehre Bir Şarkıcı Kız Geldi, şiirini okudum, içim ferahladı.
“Bir şarkıcı kız geldi şehre/ Minik serçeden daha ufaktı/Kanaryadan daha sarı/ Kanaryadan şen şakraktı/Önce bir tarotçu duydu/ Falı yarıda bıraktı/Şarkı söyleyip geçti/ Caddeyi peşine taktı/Ara sokakta bir berber/ Traşı yarım bıraktı/Müşterisiyse suratı/Köpüklü dışarı çıktı/Lahavle çekti bir yaşlı/ Ne kadar da pir ü paktı/Müezzin ezan vaktini/Biraz ileriye çekti/Canlı bomba düzeneği/ Unutup sigara yaktı’ diye başlayan şiir;
‘Heykel taş olduğu halde/ Dönüp arkasından baktı/Suriyeli gence göre/ Kadın değil infilaktıKonsolosluk çalışanı/ Türkçe sözlük açıp baktı/Vatman durup beklemese/Büyük kaza olacaktı Daldı kestaneci çocuk/ Kestanelerini yaktı/……./Tüm sokak çalgıcıları/ Saygıyla ayağa kalktıYanımdan geçerken beni/Öperek koluna taktı/Dans ettik süzülerek/ Tüm meydan bize baktı/…….’ Diye sürüyor, tamamını bulup okumalısınız, kısalttığımı şairi hoş görür umarım…
Suriyeli gencin ve canlı bombanın usulca şiire sızdığına mı tebessüm etmeli, cansız taşın bir şarkının güzelliğine kapılıp, dönüp şarkı söyleyen kızın ardından baktığına mı?
Savaşlar, ülke savunması amaçlı harekatlar olurken, insanın aklını başından alan güzellikler, şiirler, şarkılar, serçeler nereye gider diye düşünüyorsunuz biliyorum, siz de… Gökkuşağı, gece olduğunda yıldızlar ve Samanyolu nereye? Yoksa savaş ve ölüm onları da mı hükümsüz kılıyor?
Aptalca, doymak bilmezlikle gözünü dünyanın tümüne diken azgın emperyalist uzaya gidince ne geçecek eline, uzay ve Mars kaybedecek belki de…
İster misiniz roket yerine varsın varmasına da, o araba yüzgeri dönsün, uzayın sonsuzluğunda bir şarkının peşine düşsün, yahut aşkın? Olacağından değil a…
Belki Space Addty şarkısı yerine, ‘dünyaya huzur, tamam da nasıl’ diye, uzay makamından bir şarkı çalıp söyler…