Hayırdır inşallah, rüyalarımda hep ikisi var, Kemal bey ve haber okuyan spiker, yahut canlı yayındaki muhabir. Bu ikincisi kişi değil üstelik, yalnızca sesiyle var, ya ana haberde ya sokaktaki muhabirde bozuk vurgulu bir Türkçe, ama, ilki hep Kılıçdaroğlu…
Ses dediğim de, eskiden hep aynı TV kanalı muhabiri öyle konuşurdu, şimdi tamamında aynı konuşma tarzı, TRT dışında tabii, o hep Türkçe’nin güvenilir limanı, diğerlerini koyver gitsin.
Memleket yangın yerine dönmüşken, bende’niz spikerin vurgusu yanlış yerde, dilimize tuhaf bir müzikalite vurgusuyla konuşuluyor, yadırgı kalıyor, onu tasa ediyorum. Gençlerin bu bozuk konuşma tarzına öyküneceğine üzülüyorum.
Ama CHP’nin müdürüne öykünen var mı, bilmem? Sanmam…
Benim rüyalarımda hep Fetö özrünü diliyor, sayın Kılıçdaroğlu, ulusumuzdan…
Değil mi ki Yenikapı mitingine, yerim dar, oyneycem ya, yenim dar dese bile, ilkin hayır deyip, sonunda sağduyulu davranarak katıldı…Bu yeter, diyordum, yeteceğini sanıyordum.
Ruyalar gerçek olacak dedim, partilerin, parti ağırlığında ve tutarlılığında olanların elele verip aleme dik bir duruş, dayanışma sergilediğini , demokrasi cephesinde yanyana durduklarını görünce üstelik, hepimiz öyle düşündük, ilkin…
Sonra 12 hükümlü şeyi okudu, manifestosunu, ‘ne darbe ne dikta!’ dedi, esasen ne yaptığının bilincinde olamadan, adamcağız da haklı, baksanıza şu sıcaklara, kim naaptığını biliyor, dedim eski hamam, eski tas…Sevindirik olduğumla kaldım ve rüyalarımın gerçek olacağını sandığım la…
Sonra , Cumhurbaşkanı Fetö yapılanması nedeniyle ulusa bir özür borçlu olduklarını içtenlikle ve sözü hiç dolandırmadan dile getirdi.
Bugüne kadar görmedik böylesini, ne rahmetli Erdal İnönü, Madımak yangınında devlet duruma hakimdir deyip, ölümleri gözardı ettiğinin özrünü diledi, ne zamanın başbakaniyesi vatandaşa bişey olmadı şükür, deyip, ölenleri vatandaştan saymadığının özrünü diledi…Bir ahrazlar korosu olarak çalıp söylediler, ölen öldüğüyle kaldı, Sivas yangını hala tütüyor, Maraş yarası da kanıyor…
Biz özür dilendiğine alışık değiliz ki anacım…
Bu ara bişeyler oldu, herkese…
Eski genelkurmay başkanı Necdet Özel de bugün özür diledi, gazeteci Bila ile yaptığı söyleşide, ‘vicdanım sızlıyor’ dedi…’Askeri üst makam atamalarında bir yanlışımız yok, ama, bilme den haksızlık etmiş isem’, dedi…
Adı gerekmez, pekçok askeri ve siyasi üst isim iç sızılarını, eteklerindeki taşı, sezip de konduramadıkları ne varsa, bir bir söylüyor…Vicdanları mı söyletiyor, Allah mı, bilemem artık…
Ulusal iç dökme, özür dileme, ‘sezdim amma, bilemedim’ faslındayız.
Bende’niz de düşünmeden edemiyorum, gündüz hayalimde gece düşümde ya hep, zat-ı muhteremi ve asıl onun ne zaman özür dileyeceğini?
15 Aralık sonrası Erdoğan’ın Malezya’ya kaçacağını iddia ediyordu ekranlarda hani…
Geçelim onu, Fetö özrü, o gerek…
Hani Ergenekon davaları canlı yayını sırasında, kendisine kürsüde okuması için bir son dakika notu verilirken, kağıt katlı olduğundan, MİT’çileri tutukladılar, haberini, ‘Çiller’i tutukladılar’ diye okuduydu…
Hadi bu da insanlık hali, okuma özürlülük, suç kağıdın, ikiye katlanmasaydı, hani Fetö özrü, onu istiyoruz!
25 Aralık darbesi öncesinde Özür erdemdir, diyen o muydu, ben miydim, sanırım ben’dim…
Sonra, bizim Tarsus’u deniz kıyısı yaptıydı hani, ‘Güneydoğu’nun en temiz sahili olan beldemiz’ diyerek…
Parti grup toplantısı sırasında tapeleri cep telefonunda gösterip, kutulara sığdırılamayan, kaçırılan paralardan sözettiydi…
Fetö, Fetö! Darbe, yani işgal sonrası da epey beklediydik, Fetö denmesini, ama, şimdi esaslı bir özür bekliyoruz, çaktıydım amma konduramadım desin, ona da razıyız…
Erdoğan’ın Dersim konusunda devlet özrü dilediği zaman da bişey et(ME)diydi Kılıçdaroğlu, ama, ne etmediydi, unuttum şimdi, tıpkı onun unuttuğu gibi…
Televizyondaki geniş söyleşide, parti olarak programlarında ne var ne yok diye baskın bi soru geldiğinde, ‘valla çok şey vardı, bilseydim dosyayı alır öyle gelirdim, arkadaşlarla çok şeyler hazırladık, da , işte böyle ani olunca şeyedemedim’…dediği gibi…
Erdoğan ve Akp ile ilgili yasa dışı dinlemeyi kabul edercesine, kimi şeyleri ekranlarda alenen açıklaması…
İlle de şu son dem’lerde, Fetö adını geç meç en nihayet dile getirse, söylese bile, olan bitenin ve devletin içerden işgalinin, 15 Temmuz gecesi de alenen işgalinin Fetö örgütsel bağlantısını bir türlü dile getiremeyiş halinin bir özrü yok mudur?
Bunca marifet, bu çapta bir ihaneti ülkeye layık gören terörist Fetö için, sezemeyiş, dile getirmeyiş konusunda, ulusa ve devlete , insanımıza verilen zarar için, tek bir kerecik de olsa, özür gerekmez mi?Siyasetçi olarak, ana muhalefet olarak ölüm uykusuna yatmışız, şimdi anlıyor ve yüksek sesle söylüyoruz, denmeli değil mi?
Bilmem ki, benim bu hallerim, umup umsuruk oluşlarım, yamalıklı böğrüm, neler ister göynüm, makamından mıdır?
Bir bakarsınız rüyalar gerçek olmuş ve esaslı bir muhalefet ufukta belirmiiş, rüya bu ya, herşeyler bilinir, mantıklıca dile getirilir olmuş ve milletin beklediği, kaçınılmaması gereken Fetö özrü dilenmiiş, yeni bir sayfa açılmııış…
Hayırdır inşallah, bu da olur inşallah…