Ana SayfaYazarlarSevgili Eros,

Sevgili Eros,

 

Size aşk tanrısı diyorlar. Yunan mitolojisindeki aşk tanrısı sizsiniz.

 

Anneniz Aphrodite gibi dünyamızı neş’eye, güzelliğe garkedip, insanları aşık ettiğinizi biliyoruz.

 

Kanatlarınız var, elinizde de yay.Sırtınızdaki sadak okla dolu. Uçarak dünyayı dolaşıyor, çiçek kokuları saçarak, insanların kalbini okluyor, aşık edip duruyorsunuz, binlerce yıldır. Siz, Khaos, Gaia ve Tartarus'tan sonra evrene gelen dördüncü güçsünüz. Yalnız aşkın değil, aynı zamanda sonsuza dek sürecek olan yaratıcı üremenin de simgesisiniz.

 

Attığınız ok insanları aşık etse de bundan sizin payınıza bir şey düştüğü yok.

 

Bir başka görüşe göre, Kronos Zeus’u yemeye gittiği zaman bunu haber vermek istemişsiniz, Zeus’a, ama, Kronos sizi yakalayıp kanatlarınızı kesmiş… Oklayıp aşık ettikleriniz kanat takınıp uçmuş, siz bu aralıksız aşk nöbetinde kanatlarınızdan olmuşsunuz.

 

Bir ara aşk ateşi sizi de yoklamadı değil, annenizin kıskandığı bir güzele vuruldunuz.

 

Sizi kim okladı, bilmiyoruz?

 

Ama anneniz, bir kralın üç kızından biri olan Psykhe’i dünyanın en çirkin erkeğine aşık etmenizi buyurduğunda, siz tam ana sözü dinleyecekken , kızın güzelliği sizi çarptı, tutuldunuz. Artık, tutuldunuz mu, yoksa kalbinizi hop ettiren bu güzeli oklayıp kendinize aşık mı ettiniz, yoruma bağlı…

 

Gel zaman git zaman, yüzünüzü görme yasağı koyduğunuz güzel karınız bu durumu kendi ailesine anlatıp da, baldızlar size karşı fitleyince, yüzünüzü görmek için kandili tuttu, baktı ki, döşeğinde bir yakışıklı ilah, tuttu, size tekrardan aşık oldu.Ama omzunuza damlayan kandilin yağı, canınızı yakıp da uyandırınca, yasağa uymayan eşinizi terk edip, pencereden uçup gittiniz…Kızcağız şaştı kaldı, herkesin eşiğine yüz sürdü, sizi geri getirmek için elinden geleni ardına koymadı. Ama siz Olimpos tepelerinden eşinizi seyredip, ona hala aşık olsanız da sizi hayal kırıklığına uğrattığı için yanına dönmediniz.

 

Ah, bu masallar… Aşk değil mi zaten en büyük masal…

 

Eşiniz Psyche kaynanasının huzuruna bile çıktı, bakın ne seviyor sizi…Afrodit düşmanca bağrına bastı, gelinini. Yapmadığını bırakmadı elbet.Tahıllar içinden buğday tanesi ayırmasını buyurunca, karıncalar yardımına koştu onun.Sonra ’ git’ dedi,’ altın koyunların yününü kırk’.Bu vahşi koyunların kırkımında ve yününün iğ ile eğrilmesinde çoban yardım etti ve hepsini kaval çalıp uyuttu.En sonunda, Hades’in karısının tılsımlı süs kutusunu getirmesini, ama, kutunun içine sakın ha bakmamasını söyledi, eşiniz bir kez daha merakına yenilip, kutuyu açıp baktı.Ölüm uykusu vardı kutunun içinde ve karınız orada öylecene uyuyakaldı. Neyse Zeus acıdı da sizi yanına çağırıp,’ karını bağışla!’ deyince, alıp Olympos’a getirdiniz.

 

Psykhe’e ilkin ambrosia içirip onu ölümsüz yaptınız, sonra düğün dernek kurdunuz.

 

Siz mutlu oldunuz, ama, her sevgili mutlu olamıyor, hatta herkesin sevgilisi bile olmuyor, aşk herkese kısmet değil, sevgili Eros…

 

Sizden sonra Sevgililer Günü icadoldu.

 

14 Şubat dünya çapında kutlanan bir gün oldu.

 

Roma Katolik kilisesi inanışı kaynaklı bu gün Valentine adlı rahibin adı verilen bayram günü.

 

Aziz Valentin günü de diyorlar.Valentine kelimesi hoşa giden, yahut sevgili anlamında… Roma halkının kadınlık ve evlilik tanrıçası diye bildiği Juno’ya saygı yüzünden 14 Şubat’ta tatil yapan halk, ertesi gün de Lupercalia bayramında, gençlerin ,kapalı toplumda bir araya gelemeyen gençlerin bayram boyunca da olsa bir arada olup, eşleşmesi, kimin kimle eş düşeceği bayram öncesi çekilen kura ile belirlenirdi.Çoğu eşler bunu bayramın ötesine taşır, evlenirdi. Eh, imparator da, evinden ayrılmak istemeyen erkeklerden savaşçı yapamaz olunca, evliliği, nişanı, nerdeyse aşkı bile yasakladı. Demek siz o zamanlar yarı zamanlı okluyormuşsunuz insanları. Aziz Valentine ise sevgilileri evlendirmeyi sürdürünce, cezası ölüm oluyor elbet…

 

Kimilerine göre bu iş tarihsel belgelerle kanıtlanmış değil.Kimileri efsane diyor. Eh, aşk da bir efsane, onun da kanıtlara, belgelere karşın kalıcılığı yok, yakışır.

 

14 Şubat, 1800 yıllarda Amerikalı Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasından bu yana çok sayıda insanın kutladığı bir gün olmuş.

 

Elbet aşk ticarileşmiş.

 

Yalnızca kart, çiçek alıp yollamak değil, artık tek taş, kat mat, daha neler aldırmaya teşne, piyasa. Maksat kazanç olsun, aşk meşk bahane.

 

Şimdi bizim ülkemizde ya benimsin ya kara toprağın, makamından, kadınları kızları öldürüyor, erkekler. Handiyse günde bir kadın cinayeti. Sayılar ürkütücü.

 

Öyle bir zaman ki bu zaman, emeksiz, günübirlik, tılsımsız,hasretsiz, kıymetsiz aşklara özendiriliyor insanlar. Ne şiiri şiir, aşkın, ne özlemesi özlemek, ne asaleti var…

 

Öyle olmayan da var, ancak çoğunluk bu yaratılmak istenen türde, günübirlik aşklara iteleniyor.

 

‘Bir demir dağı delip boynuna asmak gibidir/Her kişi aşık olurdu, eğer asan olusa’ diyen ulu kişiler azaldı.

 

Ama elbet siz hala mesaidesiniz, çekiyorsunuz yayı, salıyorsunuz ok’u…

 

Gerisi oklananların ferasetine ve zamanın cilvesine kalmış.

 

Sevgili Eros,

 

Ben sanırdım ki, dünyamızda aşk var diyedir bunca şarkı, şiir, gök dolusu yıldızlar, Samanyolu…

 

Aşk var diyedir gülün usul açması, gül kokması, bülbülün gülden sebep feryadı.

 

Gecenin solup rüzgarın esmesi, denizlerin dalgalanması, kuşların göğü çizmesi, tohumun çimlenmesi, şimşek çakması.Yerin bağrındaki ateş bile aşktandır, sanırdım.

 

Yaşadıkça, yazdıkça bildim, aşk çoğul yazılsa da tekil yaşanan müşkül iş imiş.

 

Dağların diremeye takat getirmediğini insanın yüklenmesiymiş.

 

Ansızın dünyayı fark edivermekmiş, öldürmeyen ve ondurmayanmış.

 

İnsana özgürlük bağışlayan tutsaklıkmış.

 

O yoksa yanında dünyanın fin fin etmesiymiş. Bir yabancının gölgesini, ayağının yerdeki izini bile sevmekmiş.

 

Sizin iş aşkın kolay faslı, sonrası zor, sonrası ağır işçilik ve yazık ki bu güzelim tango tek kişilik.

 

Benim elim ermez, sözüm yetmez aşkı tanımlayama, şair ne güzel anlatmış baksanıza;’ Vara iksir, vara tin, vara tılsım, vara kut/ Ha gayret, kanat takıp uçmaya ramak kaldı/ Ateş yakın, su uzak, ara yerdeki barut…’ (İsmet Özel)

- Advertisment -