Ana SayfaYazarlarSevgililer…

Sevgililer…

 

Geçen yıl bu zaman, ömrümüze ömür katanlar, vatanı kurtaranlar.

 

Bunu yaparken tatlı canından geçenler, merhaba!

 

‘Selamünaleyküm ya ehl-i beytül’ deyin derdi ananem, kabristan ziyaretinde yahut önünden geçerken, sonra eklerdi, ‘onlar duyar, ama, söyleyemez.Siz onların yerine cevaplayın: Ve aleykümesselam ya ehl-i mümin, deyin’….

 

Görse ne üzülürdü,249’unuzun, genç, güzel, ömrünün baharında, vatan diye can’dan geçtiğini… Ama nasıl da çalımlanırdı, şehadete erdiğinize…

 

Şehitlik bizim için tarih kitaplarının yazdığıydı. Kimileri şehit olurdu, onların yüzü suyu hürmetine de kalanların başı göğe ererdi.Kutsaldı, ama, biz olmasak da olurdu…Ötesini siz öğrettiniz, makamınız cennettir.

 

Ölerek tarihi temize çektiniz, yeniden yazdınız, şerefle…

 

Ulus olduğumuzu hatırlattınız, bir ulu ağacın dalı yaprağı, kökü,gövdesi yahut gölgesi…

 

Kendimizi bildiğimiz, Anadolu denen tahtı baht edindiğimiz, hesap, kitap, kalleşliğin, vatan satanların alayının derdest edildiğini gördüğümüz, sizin sayenizde.

 

Elbet kırk el bir baş, başı çeken ve dilde değil, gönülde korkusuz olanlar sayesinde.

 

Karagül ne güzel demiş, ‘kuşatma yüzyılını hesaplaşma yüzyılına, sonrasını meydan okuma yüzyılına çevireceğimizin göstergesi’dir diye, 15 Temmuz’dan için…(Gerçek Hayat, son sayı)

 

Vatan satan, ulusun anasını satan şeref yoksunlarının maskesini düşürdünüz, siz sevgililer.

 

Göğsünüzü kurşuna siper ettiniz, tankın önüne yattınız, tank üstünüzden geçti, iki kere öldürdü ama aslında hiç ölmediniz. Urfa’lı tantunici Danyal usta egzoz borusunu gömleğiyle tıkadı, kimi branda çekerek tankın hareketini engelledi, askerin bırakıp kaçtığı tankı sürmeyi şipşak öğrendi kiminiz. F.16 jetine oklavayla kafa tutmayı öğrendiniz, Akıncı hava üssünde bunu öğrenemeden şehit düştü, 7’niz, kolay olmasa da askeri püskürttü, kalanlarınız.Füze rampası önüne yatarak, kurşunlarla burun buruna gelerek.Hasat edilecek tarlasını, ürün balyalarını ateşe vererek, uçakların havalanmasını önledi kimileri.25 uçağın havalandığı üs’ten, direniş başlayınca anca üç uçak kalkabildi.Polatlı’da bir manga askerle Çarşı Camii’ne gelerek selayı susturmak isteyen yarbay, mikrofonları kırınca, galeyana geldiniz, E.90 karayolunu kapadınız, kamyonların lastiklerini keserek, füzelerin Ankara’ya gitmesini önlediniz.

 

Fetö’cü askerler televizyon yayınlarını kesmek istedi, alternatif iletişim kanallarına yöneldiniz, siz…Cumhurbaşkanı facetime uygulamasıyla halka seslendi, yayınları tümden kesmek için düşman uydu yayını sabote etmeyi istedi, Türksat basıldı, personel rehin alınırken üç’ünüz şehit edildi.Teknik personel arayan darbeciler eski STV çalışanlarından yardım beklerken polis engelledi, antenleri darbeci savaş uçakları bombaladı.Acıbaden Telekom’a da saldırdılar, semt halkı önledi, altınız şehit edilirken…

 

Şehid olmadan haberiniz olmamıştır umarım, meclis bombalandı, meclis…Ötesini söylemeye ne gerek?

 

Kamyonun direksiyonuna geçti Şerife hanım, yanında komşusu kadın, kamyonun kasasında darbeye direnen siz, düştü yola. O cehennem gecesinde sürdü Taksim’e, düğüne gidermişçesine şenlikle. O kamyon şimdi direniş müzesinde.

 

Oklavayı sallayarak F.16 jetlerine kafa tuttu, adı yok nineler. Ölümüne bir saldırıdan kıl payı kurtulurken Cumhurbaşkanı, yani ‘bey’fendi tatilde değilken’, sokağa, omuzomuza direnişe çağırınca halkını, analar evlatlarını ölüme güle oynaya uğurladı…’Namussuzu engelle, sonu ölümdür, hakkını helal eyle’ diyen komutanına Halisdemir gözünü kırpmadan ‘emredersiniz komutanım, ‘ dedi.Alnın çatından vurdu, darbe/işgal ilkin orada tökezledi.

 

Çok darbe görmüş geçirmiş bir halktık, seçtikleri ya sürülmüş, ya ipe çekilmiş bu halk, bu kez sahip çıktı, hem vatana, hem imana, hem lidere, hem namusa…

 

Kendi insanına namluyu çeviren, kendi meclisini bombalayan, jetlerle özel harekatı yerle bir edip , orada 51’inize kıyan hainleri fark etmeyi sizle öğrendik.

 

173’ü sivil, 249 şehit verdik, kadınlı erkekli. Binlerce gazimiz var.Ana baba yolu gözleyen budanıp indirilmiş nice ev, evlad, eş, ana baba…

 

Vatan ne demekti, ey sevgililer? Vatan bir büyük aşk demekti. Bu aşkın vuslatı da ölmek demekti…Ölünmeseydi ne siz, ne aşk, ne de vatan…

 

Fısır fısır darbeyi destekleyen, kucaklaşıp kutlayan, sosyal medyada derin derin susan, tankın yol verdiği, kalacak otel bulamayıp partili evine sığınıp, kontrollü dediği darbeyi film imişçesine televizyonda izleyen, izlemekle yetinen , Allah’ın ‘yürü ya kulum’,dediği, hendek kazan arkadaşları, barış derken, aslında dilleri niza, küfr, kulluk söyleyenler, sokağa dökülmeyen yolsuz yönsüz yarasalar, düşman ve darbe şakşakçılarının hevesi kursağında kaldı…

 

Meclistekiler sığınağa indi, Cumhurbaşkanıyla Başbakan sağlam durdu, dik durdu, öteki partilerin vekilleriyle birlikte hepsi birden darbeye karşı durunca, işgalciler del’lendi.Öyle böyle değil, darbeciler 35 uçak, 37 helikopter, 246 tank, 3 gemi ve 4 bin silahla saldırıyordu, seçilmiş hükümeti devirmeye, ülkeyi yangın yerine çevirmeye, iç savaş çıkartmaya…Dışardaki şer cephesinin kurduğu oyun büyüktü, dünyayı tutuşturacak kadar, biz hedeftekilerin en esaslısı.

 

Siz ve öteki vatanseverler, milim eğilmeyen liderle bu saldırı püskürtüldü, ama bütün coğrafyayı kuşatma niyetindeler…

 

Ondan olmalı, sayın Koçak’ın altını çizdiği, ‘darbe kötüdür, ama, Erdoğan daha kötüdür’ demeleri. Gezi kalkışımının da darbeye çıkacak bir örgütlenme olduğunu söylemesi, Mısır’ı örnek göstererek…Epeycesinin, ille sahillerde konuşlanan yurtsever demokratların(!) darbeye selam çakıp, kadeh kaldırması, ufuktaki derin hayal kırıklığını göremeden…Ota b…a bildiri yazıp imzaya açan, sokağa dökülenlerin darbe karşıtı bildiri bi yana, çıtının çıkmamasını tarih yazacak elbet, yazdı bile…Darbesever steril vatanseverlerin, % 1250 demokrat olanların gözünde siz neden öldünüz acaba?’Onlara şehit demeye dilim varmaz, öldüler işte’ diyen soysuzdan tut,‘yemişim sizin 15 Temmuz kutlamanızı’ diyen şey(!)den, ’15 Temmuz mu, benim yas günüm, kara günüm’ diyen arzuhalci hatuna kadar…Anmaya değmez, kabrinizde toprağınızı ağır getirmeye değmez, alçalmanın buncasına şaşmaktan öte…

 

27 Mayıs’ı da çağrıştırdı bu saldırı, misal darbeden az önce bazı liselerin bitirme törenlerinde öğrenciler iktidara karşı bildiri yayınladı, protokol konuşması yapan yöneticilere sırtını döndü.Tıpkı 27 Mayıs’ta Menderes Kütahya’dayken, havacıların ona sırt dönmesi gibi.Bunun hatırlanıp yazılmadığına mim koyuyor, Koçak. Bir darbe provasının okul bitirme töreni üzerinden, üniversitelilerce hazırlanmakta olduğuna dikkat çekiyor.Model eski, benzer darbe çağrıları da eski, ama, ölüm her zaman hep aynı, geri dönüşsüz ve kat’i…Üstelik bu sonuncusu darbe marbe değil, dış güçlerin işgali, Fetö şaklabanı eliyle…

 

Koçak hoca güzel özetliyor, bu alçaklar cephesine malederek:’Türkiye’de gericiler, dinciler, ilerici hareketi önledi.Memlekete bu şekilde faşizmi getirecekler’…

 

Biz ki bu ülkede darbenin envaını görmüş kuşağız, ne zaman ‘haydi sokağa’ çağrısını duyduk, dedik ki, bu iş bitti, başamadılar…Bugünleri de gördük ya, artık ölsek gam yemeyiz’ dedik. Vatan ne demek, esaslı lider ne demek, ey sevgililer, sizle , size yol gösterenle, dik duranla öğrendik…

 

Vatan bir büyük aşk demek. Bu aşkın vuslatı da ölmek demek…

 

Ölmeseydiniz, direnmeseydiniz ne aşk, ne gelecek, ne vatan…

- Advertisment -