Zor iş…
Duyduğunu doğru algılamak daha da zor.
Numerodan duymak, duyanı yanıltmak kolay, moda olan o.Doğrusunu eğrisine çekmek en kolay olan.
Sokağın hallerini sayılara çevirmek , söylemek, çare aramak en doğrusu, bilip bilmezden gelmek en ayıbı.
Çocukları sokakla sınayan hayatı, hayatın sokakta çocuklarımıza kurduğu tuzakları önceden sezen, doğru okuyan bilim insanları gerek bize, herşeyden öte.
Sokak ve çocuk denildiğinde, hele büyük kentlerimizde hepimizin tek bildiği trafik ışıklarında duran arabaların camına hamle eden, silmek isterken daha da kirleten, sattığı mendil paketini, suyu uzatan, iki araba arasında da oyun oynayan çocuklar.Kimse zerrece merak etmez, niye sokakta çalıştırıyorlar seni deyip ailesine yahut devletin ilgili birimlerine merak/yardım/çözüm önerisiyle gitmez.Gittim diyen yoktur, diyeninki de çokluk yalan yahut sosyal oyalanmadır.
Korunmaya muhtaç çocuklar devletin görevidir buyurmayınız, aklımıza gelen gelmeyen nice hal/iş/dörmedöküm durumlarımız devletin görev alanına girdiği kadar hepimizin görev alanı aslında.Bunu anlayabilmek insanlığımızın yüzdesiyle orantılı.
Şu günlerin iki önemli derdine dikkat çekmek isterim, başta geleni çocukların ailelerince sokakta çalışmak zorunda bırakılması, her zaman olduğu gibi, diğeri sokağı inletmesi gereken aşıya direniş.
Aşıda büyük olduğu kadar tehlikeli oyunlar gündemde, yetkililer demeç üstüne demeç verip kaygılarını dile getirirken, hepimiz duymadım, görmedim, söylemem faslındayız.
2011 yılında ABD ve Avrupa’da başlayan aşıya direniş bizde yazık ki doktor, görsel ve yazılı basın, hukukçular eliyle körüklendi, diyor Prof.M.Ceyhan.Aynı yıl bizde 183 kişi aşıya direnmiş, gün gün bu sayı artıyormuş, 2017’de 23.600 aile çocuklarını aşılatmamış.Aşısız kalan çocukların her yıl 296’sı ölecek, ölmeyen sakat kalacak.
Aşı karşıtlığı yüzünden gün be gün çocuk sağlığı için alarm zilleri çalmalı.Hastalık , sakatlık ve ölümler sökün etmeden.
Çocuğumu canım isterse aşılatırım, deme lüksümüz yok, bunu diyemeyiz, çünkü başkalarının çocuklarının sağlığını tehlikeye atmış oluruz, böyle yaparsak.Aşısını aksatmayanı da hasta etmiş oluruz.
Devletin uzun yıllardır başarıyla yürüttüğü aşı kampanyası diyelim ki sonlandı, her yıl ölecek çocuğumuzun sayısının 14 bin 296 olduğunu biliyor muyuz?
Prof.Dr.Mehmet Ceyhan’ın bilimsel araştırmasının ortaya koyduğu gerçek böyle söylüyor, verileri ve maddi giderleri araştırması 3.5 yılını almış, SGK verileriyle istatistik çıkarmış.
Ülkemiz bazında 14 bin 296 ölü çocuk, 20 milyar Euro parasal kayıp.Para şöyle dursun, o da önemli, ama, asıl önemli olan ölecek çocuklar.Yüzbinlerce çocuğun ömür boyu sürecek sakatlık ve rehabilitesi saymadan daha…
Ulusal Aşı Kampanyalarında Istanbul ilinde o dönemin Sağlık Müdürlüğü yönetim ekibiyle verdiğimiz çabalar, bize gelene kadar Cumhuriyetin bütün dönemlerinin özverili sağlık çalışanları, sahanın kahraman ekipleri, bulaşıcı hastalıkları durma noktasına getirmişti, onların emeklerine yazık, en başta çocuklarımıza, onların hayatlarına ve ailelerine yazık.
1998 Kasım’ında son çocuk felci vakasını gördük, şimdi tek bir çocuk felci ile işin başına dönmek işten değil, öteki bulaşıcı hastalıkları varın siz düşünün.
Bir doktorun başvurusuyla iki yıl önce Anayasa Mahkemesine konu götürülürken, sağlık çalışanlarından görüş alınmamış.Varolan yasalar aşıyı zorunlu kılmadığından, yasal boşluğun giderilmesi için Sağlık Bakanlığı zorunlu aşı yasasını hazırlamış, ama, Meclis’e sunulmamış.
Yasa ile zorlamaktansa halkı inandırarak yapılmak istenmiş, bu bilinci yükseltmek de hepimize düşüyor.
Sokağın ikinci bam teli zorla çalıştırılan 7 bin çocuk…Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu , sokak riski altındaki çocukların korunma ve topluma kazandırılma çalışmasını hızla ve başarıyla yürütüyor. 117 Mobil ekip sokak denen topun ağzındaki 7.965 çocuğa ulaşmış.
231 aile hakkında adli işlem başlatıldığı gibi, 3.626 çocuk hakkında eğitim, rehberlik ve danışmanlık destek önlemleri alınmış. 1.965 çocuğa ve ailesine vakıflar desteği sağlanmış. 1.995 çocuğun ailesine rehberlik hizmeti verilmiş.
Hem sağlık hem sosyal derdlerin çaresi yasalar ve yetkililer olduğu kadar, belki onlardan daha çok, bizlerde, hepimizde…
Sokağa kulak verelim, duyduğumuzu doğru yorumlayıp, bu yangında bana ne düşer, diyelim…
Haydi büyükler, bu derdlere…