Suriye devlet televizyonu haberi, "Suriye Arap Ordusu birlikleri Serakib'e girdi. Teknik birlikler mayın ve patlayıcıları etkisiz hale getirmek için taramalara devam ediyor" şeklinde aktardı.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, muhaliflerin, Türk askeri mevzilerinden yapılan topçu atışı ile desteklenen karşı saldırısı nedeniyle Suriye ordusunun ilerleyişinin durduğunu iddia etmişti.
Moskova'dan Perşembe günü yapılan açıklamada, Türkiye'nin sorumluluk bölgelerinden, Suriye ordusunu ve Rus askeri altyapısını hedef alan saldırılar yapıldığı kaydedildi.
Suriye ordusu geçen haftadan bu yana Serakib'e doğru ilerliyordu.
Türkiye, Şam'ın ilerleyişini durdurmak ve bulunduğu alanı kaybetmemek için Serakib'deki gözlem noktasını güçlendirmiş, aynı zamanda ilçenin çevresinde üç tane daha askeri kontrol noktası oluşturmuştu.
Bu takviye sırasında Şam'ın saldırısı sonucu yedisi asker 8 Türk vatandaşı hayatını kaybetti.
Türkiye de askeri gözlem noktalarından Suriye ordusuna top atışlarıyla karşılık verdi ancak Suriye ordusu ilerleyişini sürdürdü.
Serakib'de şu an Türk ordusuna ait dört nokta bulunuyor. İlçenin yaklaşık 15 kilometre batısında İdlib şehir merkezi var.
Rusya ve Türkiye, Eylül 2018'de imzaladıkları Soçi Mutabakatı'yla, bu iki yolu ve Serakib'i de kapsayacak şekilde bir çatışmasızlık bölgesi üzerinde anlaşmıştı. Anlaşmayla Suriye ordusu ve İdlib'deki muhalifler arasındaki çatışmasızlık bölgesi silahtan arındırılacak ve tampon bölge görevi görecekti.
Ancak Suriye ordusu önce Mayıs ayında, ardından Ekim ayında İdlib'e operasyon düzenledi. Bu operasyonlarda asıl hedef M4 ve M5 karayollarının kontrolünü yeniden eline almaktı. Bu operasyonlar sırasında Türkiye'ye ait iki gözlem noktası kuşatıldı.
Suriye ordusunun Rus savaş uçaklarının desteğiyle İdlib merkezine doğru ilerlemesi sonrası, Türk ordusu, Rus ve Suriye askerlerinin de bulunduğu, YPG kontrolündeki Tel Rıfat'ı kısıtlı da olsa top ateşiyle hedef alıyor.
Ankara'dan birbiriyle çelişen açıklamalar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çarşamba günü TBMM'de düzenlediği AKP grup toplantısında Şam'a tepki gösterirken, Şam'ın arkasında da Rusya'nın olduğunu söyledi. Rusya'yı Soçi mutabakatına uymamakla suçladı:
"Şayet taraflardan biri uymayacaksa ve bunun bir müeyyidesi olmayacaksa bu mutabakatlar niçin yapılıyor? Biz Suriye'de rejimin, Rusya olmadan havada, İran olmadan karada tek bir çakıl taşını dahi yerinden oynatacak gücünün bulunmadığını bilmiyor muyuz? Aynı şekilde Fırat'ın doğusunda bölücü terör örgütünün Amerika'nın desteği ve Rusya'nın müsamahası olmadan varlık gösteremeyeceğini bilmiyor muyuz?"
Erdoğan, Ekim ayında Rus lider Vladimir Putin'le yaptığı 6 buçuk saatlik görüşmenin sonunda durdurulan ve Barış Pınarı Harekatı sonrasında da Rusya'nın verdiği sözleri tutmadığını söyledi:
"Aynı şekilde Fırat'ın doğusunda bölücü terör örgütünün Amerika'nın desteği ve Rusya'nın müsamahası olmadan varlık gösteremeyeceğini bilmiyor muyuz? Türkiye'ye karşı aslan kesilen rejimin, Fırat'ın doğusundaki bölücü terör örgütüne karşı en küçük bir kazanım elde edememesinin gerisindeki sebeplerini görmüyor muyuz? Rejim denilen kuklanın küçük bir hizip dışında kendi ülkesinde herhangi bir karşılığı yokken, suni solunumla yaşatıldığının farkında olmadığımız mı düşünülüyor?"
Ancak Perşembe günü konuyla ilgili soruları yanıtlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Neden Rusya'yla çatışalım? Askerimize saldıran rejimdir" dedi:
"Biz Türkiye olarak Rusya'yla neden çatışalım? Bizim askerimize saldıran kimdir? Rejimdir. Gözlem noktalarımız taciz eden kim? Rejim. Sabrımızın bir sınırı vardı. 8 şehidimiz olduktan sonra karşılığını verdik. Ama rejim saldırganlığına devam ederse biz burada durmayız. Bu sorunlarımızı çözersek yine Rus muhataplarımızla birlikte çözeriz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan da 3 Şubat Pazartesi gecesi Ukrayna ziyareti dönüşü uçaktaki gazetecilerin İdlib'le ilgili sorularını yanıtlarken, Rusya'yla ilgili temkinli açıklamalar yapmıştı:
"Nükleer enerji meselemiz var, rakamlar orada çok ciddi. Türk Akım projesi var. Doğalgazımızı çok ciddi bir oranda Rusya'dan alıyoruz. S-400 konusu var. 20 ile 25 milyar dolar arasında bir ticaret hacmi var. Bunları görmezlikten gelemeyiz. Onun için de tabii her şeyi oturacağız konuşacağız. Çünkü öfke ile kalkan zararla oturur."
Bu açıklamadan bir gün sonra Erdoğan ve Putin telefon görüşmesi yaparak İdlib konusunu görüşmüştü.
'Mart'ta Astana süreci toplantısı yapılabilir'
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Perşembe günü Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Mart ayı içinde bir Astana süreci toplantısı yapılabileceğini söyledi.
Kalın, İdbil'de yaşanan gelişmelere ilişkin, "Soçi ve Astana mutabakatları çerçevesinde çatışmasızlık bölgesi olarak belirlenen bölgeler, bizim esas aldığımız sınırlardır. Değişmesi söz konusu değil. Yeni bir mülteci akımına mahal vermemek, sivillerin yerlerinde kalmalarını sağlamak için çalışmalarımız, AFAD, Kızılay ve diğer sivil toplum kuruşlarımız tarafından devam edecek" dedi.
Kalın, "Belki Mart ayı içerisinde bir Astana süreci toplantısı yapılabilir. Bunun çalışması sürüyor" diye konuştu.