Ufukta, CHP-HDP yerel seçimler ittifakı görünüyor. Buna rağmen CHP’den çelişkili açıklamalar geliyor. Parti vekilleri, meselâ Dursun Çiçek gibi isimler, HDP ile ittifak yapılabileceğini söylerken, parti yöneticileri “ittifak yok” diyor.
Ancak perde arkasında durumun farklı olduğunu herkes tahmin edebiliyor. Nitekim iki parti arasında aracılar üzerinden gidip gelen mesajlar zaman zaman basına yansıyor.
HDP’ye gelince… O, CHP kadar ketum değil. Kartlarını açık oynuyor. Nitekim HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, CHP ile ittifak yapmak istediklerini sık sık dile getiriyor.
Ben CHP’nin dışarıya farklı içeriye farklı siyaset izlemesine doğrusu bir anlam veremiyorum. Hem CHP’nin hem de HDP’nin ittifak kurma arzusu, meşru ve doğal bir hak. O yüzden CHP, HDP ile ittifak kurmaktan ve deklare etmekten çekinmemeli.
Ancak…
Evet, bundan sonrasına bir “ancak” şartı getirmemiz gerekli. Çünkü bu “ancak” CHP’nin bu hakkı ne şekilde kullanacağı sorgulamasını içeriyor ve en az ittifak yapma hakkı kadar önem arz ediyor.
* * *
Geçmişte bir ittifak, üç de işbirliği denendi. Ancak o denemelerden hiçbirinde arzulanan sonuç elde edilemedi.
Dönemin partisi SHP’nin, 1991 yılında HEP ile yaptığı seçim ittifakı gerçekten tarihî bir karardı. Kürt siyaseti bu sayede ilk kez Mecliste temsil olanağına kavuştu. Ancak HEP, bu temsiliyeti şiddetin moralize edilmesi yönünde kullanınca, yarardan çok zarar verdi ülkeye.
Diğer birliktelikler 1991 gibi seçim ittifakı olmadı ama koordineli davranmak ve uyumlu hareket etmek üzerinden hayata geçirildiği için bu birliktelikleri işbirliği olarak tanımlayabiliriz.
Bu işbirlikleri, 7 Haziran – 1 Kasım 2015 genel seçimleri ile 24 Haziran 2018 parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde pratiklik kazandı. CHP, taktik oylarla HDP’nin barajı aşmasının önünü açtı. Ancak Mecliste güçlü temsiliyet dahi HDP’yi şiddet karşısında net bir tutum almaya sevk etmedi.
Görüldüğü gibi, CHP’nin geçmişte HDP ile kurduğu ittifak ve işbirliği denemelerinde belirleyici faktör, ya siyasi rakibin (Erdoğan’ın) hezimete uğratılması umudu, ya da HDP’nin Mecliste güçlü temsiliyet kazanması hesabı oldu.
Oysa CHP bu ittifak denemelerini daha farklı parametreler üzerine inşa edebilseydi, kendisi için de ülkesi için de tarihi bir rol ifa etmiş olacaktı. Mesela ittifak programını, baş siyasi rakibinin zayıflatılması veya HDP’nin daha güçlü temsiliyete kavuşması seçenekleri ötesinde, PKK’nin silâhsızlandırılması için ortak program oluşturma şartına bağlasaydı ve ittifakı da bu ilkeler doğrultusunda tanımlasaydı, Kürt sorununda çözümü olgunlaştıracak ve kolaylaştıracak bir zemin ortaya çıkacaktı.
* * *
Şimdi yerel seçimler öncesi CHP’nin önünde yine tarihi bir fırsat var.
CHP artık HDP ile kuracağı ittifakı veya işbirliğini baş siyasi rakibinin zayıflatılması, HDP’nin daha güçlü temsiliyete kavuşması seçenekleri ile sınırlandırmamalı; HDP’yle yukarıda belirttiğim çerçevede daha farklı bir sorumluluk paylaşmalı.
Bu paylaşım hem ittifakın kamuoyuna daha anlaşılır şekilde izah edilmesine, hem alternatif bir sinerji yaratmasına, hem de tüm sorunların (yoksulluğun da, kutuplaşmanın da, aşırı politize olmanın da, dışarıyla sorun yaşamanın da) anası ve ebesi olan Kürt sorununun çözülmesi açısından tarihi bir eşiğin geride bırakılmasına katkı sunar.
Bu ilkelere bağlı olmayan bir ittifak arayışının, HDP’nin Soğuk Savaş dönemi politikalarının meşruiyet çerçevesini genişletmesine, şiddettin daha fazla motive olmasına, Kandil’in çözüm için üzerinde baskı hissetmemesine yarayacağı, bunun da kamuoyunda tepkilere yol açacağı aşikârdır.