Video konferans teknolojisi koronavirüs öncesinde de mevcuttu ve kullanılıyordu, fakat salgında evden çalışma modelinin yaygınlaşmasıyla birlikte günlük hayatımızın merkezine yerleşti. Birçoğumuz günü Zoom ile açıp Zoom ile kapatıyoruz. Çalışma arkadaşlarımızla toplantılarımızı video konferans platformları üzerinden yapıyoruz. Dışarıda buluşmayı riskli bulduğumuz için arkadaş gruplarımızla yine bu platformlarda bir araya geliyoruz. Hattâ doğum günü partilerini dahi bu yolla organize ediyoruz.
Yedi havayolu şirketinden daha değerli
Bu gelişmeler sonucu video konferans platformlarının kullanıcı sayıları, kullanım sıklıkları ve şirket değerleri hızlı bir yükselişe geçti. ABD pazarının yüzde 42.8’ine hâkim olan Zoom’un toplantı katılımcısı sayısı Aralık 2019’da 10 milyondan Nisan 2020’de 300 milyona çıktı. Buna paralel olarak şirketin Ocak 2020’de 16.1 milyar dolar olan değeri 58 milyar doları geçti ve Zoom dünyanın en büyük yedi havayolunun toplamından daha değerli bir şirket haline geldi. Bu dönemde, çevrimiçi toplantı-konferans hizmeti sunan başka birçok şirketin de kullanım sıklığı ve değeri arttı, fakat hiçbirinin yükselişi Zoom kadar çarpıcı olmadı.
Zoom ve güvenlik kaygıları
Elde ettiği olağanüstü başarıya rağmen Zoom’un yükselişi sancısız değil. Platformun kullanım sıklığının artmasıyla birlikte, kullanıcı güvenliğini sorgulayan ciddi eleştiriler de peşpeşe gelmeye başladı. Aralarında Taiwan hükümeti, ABD Senatosu, NASA ve SpaceX gibi kurumların da bulunduğu bir dizi organizasyon, çalışanlarının Zoom kullanmasını yasakladı ve alternatif ürünlere yönelmeye başladı. Veri güvenliği konusuna daha sert yaklaşan bazı kurumlar ise kendi video konferans platformlarını geliştirdi. Türkiye’de Aselsan bu kaygıyla harekete geçti ve bir süre önce XperMeet adını verdiği yerli bir platform ürettiğini duyurdu.
Pazarın boyutu iki katına çıkacak
Transparency Market Research’ün yaptığı tahminlere göre video konferans pazarının 2019’da 6.81 milyar dolar olan büyüklüğü 2020’de 11.56 milyar dolara çıkacak.
Özellikle pandemi sonrasında bireylerin sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılamaya katkısıyla öne çıkan Houseparty gibi platformlarla birlikte ele alındığında, bunun fazla ihtiyatlı bir tahmin olduğu bile düşünülebilir.
Fakat hiç kuşkusuz bu teknoloji önümüzdeki yıllarda sosyal hayata katkılarından ziyade iş hayatına getireceği yeni boyutlar nedeniyle önemli olacak. Belki de iş yapış şeklimizi tamamen değiştirecek. Teknolojinin bu yönünü tartışmaya, onun devreye girmesiyle birlikte dönüşüm geçirmek zorunda kalan sektörleri inceleyerek başlayabiliriz.
Eğitim ve sağlık sektörleri yeniden şekilleniyor
Pandemi sonrası okulların ve üniversitelerin kapatılmasıyla birlikte bu kurumların hemen hepsi video konferans teknolojisine döndü. Zoom, salgının ardından okullara ücretsiz hizmet sunmaya başladı ve ciddi bir kullanıcı kitlesini oradan kazandı. Video konferans üzerinden ders işlemek bugünün normali haline geldi. Sınıfta bulunma zorunluluğunun ortadan kalkmasıyla birlikte öğrencilerin derse erişimi kolaylaştı. Video konferans platformlarının yaygınlaşmasıyla bilgi daha kolay ulaşılabilir hale geldi. Bu eğilim uzun vâdede eğitim masraflarını düşürebilir. Öğrencilerin kıtalararası seyahat etmeden daha iyi eğitim alması mümkün hale gelebilir.
Diğer yandan, pandemi sebebiyle seyahat edemeyen doktorlar video konferans yöntemiyle daha sık bir araya gelmeye başladı. Sağlık sektöründeki video konferans kullanımı artışı, farklı bölgelerdeki doktorların bir arada çalışmalarına da imkân sağladı. Gelecekte bu yöntemin standart hale gelmesiyle birlikte, farklı lokasyonlardaki doktorların birbirlerine yardım etme sıklığının artması beklenebilir. Video konferans teknolojisi ile nesnelerin internetinin birlikte kullanımı, birkaç farklı lokasyondan bağlanan doktorların bir hastaya aynı anda müdahale etmesini mümkün kılarak, sağlık hizmetlerine erişimi daha demokratik bir hale getirebilir.
Çalışanların verimi artıyor
Video konferans teknolojisi işletmelere de sayısız faydalar sağlayacak. Teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte, gelecekte evden çalışma ve uzaktan çalışma modellerinin daha çok tercih edileceğini ve bunun çalışanların verimini artıracağını öngörmek zor değil. Nitekim Forbes’un yaptığı anketler bu tahminleri destekliyor. Anket verilerine göre, çalışanların yüzde 65’i evden-uzaktan çalıştığında daha verimli sonuçlar elde ettiğini söylüyor. Birçoğu, ofis ortamında dikkatlerini dağıtan ses kalabalığının ve odaklanmayı güçleştiren bölünmelerin olmamasını, evde çalışmanın üstünlüklerinden biri olarak gösteriyor. Yöneticilere göre, uzaktan çalışıldığında çalışanlar psikolojik olarak çok daha az yıpranıyor.
İş hayatı ve özel hayat dengesi korunuyor
Çalışanların evden çalışması durumunda kendi özel hayatlarına daha çok vakit ayırabilmeleri onları mutlu ediyor. Günlük ulaşım derdinden kurtulan çalışanlar kendilerine daha çok zaman ayırabiliyor ve aileleri ile daha yakından ilgilenebiliyor. Grand View Research’ün verilerine göre, bilişim alanında çalışanların yüzde 37’si evden çalıştıkları takdirde maaşlarından yüzde 10 kesinti yapılmasını kabul ediyor. Sosyal hayatlarındaki renkliliğin, çalışanların iş hayatı üzerindeki olumlu etkisi biliniyor. Bu durumda, şirketler çalışanlarına daha esnek bir evden çalışma opsiyonu sunabilir. Pandemiyle yaygınlaşan video konferans teknolojisi bu adımı hızlandırabilir.
Anlaşmalar dijital ortamda yapılıyor, seyahat masrafları düşüyor
ABD’de yapılması planlanan bir gemi ihalesi, pandemi günlerinde Zoom üzerinden düzenlendi ve imzalar dijital olarak atıldı. Bu ilk “uzaktan ihale”yi Türkiye’den katılan bir şirket kazandı. Bu sayede, normalde yüz yüze yapılan görüşmelerin dijitale taşınabileceği bir kez daha gösterilmiş oldu.
Geniş bir açıdan baktığımızda, önümüzdeki dönemde yüz yüze yapılması planlanan birçok görüşme video konferans yöntemiyle gerçekleştirilebilir; bu da şirketlerin seyahat masraflarını ciddi biçimde düşürebilir. Çalışanlarının uçak bileti, benzin, konaklama gibi ihtiyaçları için bütçe ayırmak zorunda kalmayan şirketler, kaynaklarını onlara daha iyi imkânlar sunmak için kullanabilir.
Video konferanslar gerçek görüşmelerin yerini tutabilir mi?
Video konferans teknolojisinin olumlu yanlarının yanı sıra potansiyel olumsuz etkileri de olabilir. Halen çalışma hayatında birçok karar yüz yüze görüşmeler sonunda alınıyor. Bunun yerini konferans görüşmelerinin almasının bazı sorunlara yol açabileceği düşünülebilir. Önemli toplantılarda, beyin fırtınaları sırasında odada olmamak çalışanlar arasındaki etkileşimi azaltabilir. Yüz yüze yapılan tartışmalar sırasında ortaya çıkan enerji, video konferans ortamına taşınamayabilir.
Diğer yandan, sosyallikleriyle öne çıkan insanlar, bu ihtiyaçlarını video konferans platformları üzerinden gideremeyebilir. Şirket içi ilişkiler ve çalışanlar arasındaki bağ mekanizmaları, yakın temas yokluğunda zarar görebilir.
Çalışanlar arasındaki uyum, şirketlerin önemli güç kaynaklarından biri. Video konferans teknolojisi henüz böyle bir bağ kuracak kadar kuvvetli bir deneyim sunamıyor. Belki ilerid,e arttırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojilerinin desteğiyle bu sorun bir ölçüde çözülebilir. Fakat şu haliyle gerçek sosyalliğin yerini tutamayacağı açık.
Şirketlerin bu teknolojiyi nasıl kullanacağı, onların ve çalışanlarının verimini doğrudan belirleyecek. Belki de çalışanlar evden veya uzaktan çalışma imkânı sunan şirketlere öncelik verecek ve seçimlerini buna göre yapacak. Bu durumda, bu teknolojiyi en verimli şekilde kullanan şirketler rekabette bir, belki birkaç adım öne geçecek.
———————————————–
(*) 1995 Bolu doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu. Üniversitenin başından beri girişimcilik ekosistemini desteklemek için çalışıyor. Cult Istanbul’un kurucu ortağı olarak Startup Carnival ve CrowdUp gibi girişimcilik etkinlikleri düzenliyor. Avrupa’nın en iyi startupları arasında gösterilen Insider’da Dijital Büyüme Danışmanı olarak çalışıyor.