Ferhat çok, en bilineni nakkaş Ferhat, hani sevdiği Şirin uğruna dağı delip su getiren aşık Ferhat.
Kimine göre Şirin onun dağı delip suyu akıtmasını beklemedi, Ferhat, Ferhat olduğuyla kaldı.
Kimi, ‘nakkaş adamın o güzelim elleri taş kırmaktan ziyan oldu.’ dedi, sonra ne sevdiğine yaradı o eller, ne nakkaşlığa… Dağın suyu da Ferhat’ın haline ağlaya ağlaya çekildi, dağ delindi, ne çare gürül gürül akacak su tükendi…
Bir Ferhat daha öğrendik, darbenin Ferhat’ını.
Hani herkesin karşı olduğu, Fetö ve darbe yapanların bile ‘darbelere karşıyız’ dediği, herkes darbe karşıtıysa anacım bu darbeyi kim yaptı, kim teşneydi, kim alkışladı?
Bu Ferhat sahiden karşıydı, tırışkadan karşı olan sahtekarlardan değildi…
Astsubay Ferhat Daş.
Aşık Ferhat nakkaşlıktan, aşk yüzünden taş ustalığına tenzil-i rütbe etti, astsubay Ferhat omuzuna binbir yıldız takınıp gitti, terfien…
Aşk terfii değil, aşk en büyük tenzil-i rütbedir malumunuz üzre, darbeye sahiden karşı oluşuyla, canından geçmesiyle kıdem aldı, yıldızları kalbine, gözlerine değil, başına, omuzlarına takındı, oldu darbe karşıtı general…
Tank komutanı ve çavuşları, taburun komutanı kurmay yarbay Çınar’dan göreve çıkılacağı talimatı alınca, başlangıçta görevin niteliğinden bilgilendirilmeyip, tank topu, MG3 mühimmatı almaları buyruğuna uyuyor.
Yarbay onlara Genelkurmayın emriyle sıkıyönetim ilan edildiğini, emre uymayanların divan-ı harpte yargılanacağını söylüyor. Bunun polisle ortak bir terör operasyonu olduğunu sanarak, emri sorgulamadan 22.30 sularında kışladan çıkıp, Sabiha Gökçen havalimanına doğru hareket ediyorlar. Başka tanklar ve askeri araçlarla birlikte… Havalimanına yaklaşınca, halkın yolu araçlarla kapadığını, önlerini keserek konvoyu durdurduğunu görüyorlar. ‘Geri çekil!’ emri geliyor, çevre halk tarafından kuşatılmış, tanklarla çıkamıyorlar. Vatandaşlar, ‘siz bu vatanın evladı değil misiniz, darbe yapılıyor?’ diye bağırıyor.
O sırada tankta olan biteni nişancı Selami de görüyor, tanık…
Darbe başlayalı bir saati aşmıştır, ancak koca tank ve Ferhat astsubay, halkın kuşatmasını aşamamıştır.
‘Siz nasıl vatan evladısınız? Darbe yapılıyor, vatan haini olmayın’, yakarışlarını kaldıramıyor Ferhat, onurlu Ferhat, sahiden darbe karşıtı Ferhat…
‘Ben vatan haini değilim!’ diyerek, çekiyor silahını, çene altından kendini vuruyor.
Vatandaşlar yaralı Ferhat’ı tankın içinden çekip alıyor, ambulansa taşıyor.
Onlar taşıdıklarını sanadursun, Ferhat darbeyi yukardan seyrediyor artık, olanca yükünü çırpıp atmış, kim vatan haini, kim kahraman, bunu kanıtlamış, hafifçecik…
Olayı anlatan tank çavuşu İbrahim onu görmedi, tam üstündeydi ama göremedi, nasıl görsün?
Halka ateş açması emrine uymayan Ferhat, dönüp kendine ateş açıyor…
Üç aylık astsubay daha, Istanbul’a atanalı da üç hafta olmuş. Tuzla’da bir karakolda görevli, sevilen biri.
Tankı kuşatan siviller, ‘Biz aynı vatanın adamlarıyız, ne yapıyorsunuz?’ diye bağırınca, bu sorunun altında kalıyor. Ülkenin her yanında darbeye karşı çıkan vatandaşlar tankların altında kalırken, Ferhat astsubay da bu sivilin yanıtı zor sorusunun altında kalıyor.
Maraşlı delikanlı, kahraman Ferhat.
Ateş et, emrine uymuyor, halka ateş etmiyor, kendini vuruyor.
Darbeye karşıydınız sahi siz…
‘Demokrasiden yanayız, darbeye karşıyız, Tayyip de öleydi, darbe de olaydı.’cılar sizi…
Hatta nonstop darbelerde olaydık, ne demokrasisi canım, darbeokrasi, biz bundan anlarız’cılar…
Fetö’nün afsunladığı düşük karakterli komutanlar, hepsi de raslantıyla darbenin içinde olanlar, hani…
Gezi’nin askerleri… Sıkılan sulara karşı kırmızı entarili gezi balerinleri… Tiyatronun suflörsüz doğru dürüst laf edemeyen oyuncuları, ezbersiz konuşamayanlar, neredesiniz?
Gezi’de sokağa inen tiyatrocular, darbeye ‘tiyatro canım’ diyenler…
Sahibinin sesi meddahlar, eser miktarda vatanseverler, hatta sevmezler Ada’ların Moda’ların pamuk prensesleri, ‘ah darbe olaydı ne vardı? Tayyip öldürüleydi ne vardı?’ diye darbeyi çağıran baletler, ecnebi aydınlarımız, nerelerdesiniz ayol?
Ferhat olamadınız, yazıklar olsun… Şey ister essahlı Ferhat olmak, vatansever olmak, insan olmak.
Siz ne anlarsınız vatandan, vatanı için ölümün üstüne yürümekten, savunmak için kenetlenmekten, siyasi seçimine, geleceğine, liderine, yarınlarına sahip çıkmaktan ne anlarsınız?
Siz ki, candan gönülden istediğiniz, beklediğiniz, çağırdığınız askeri darbe fos çıkınca nasıl karalar bağladınız, Cumhurbaşkanının yaşadığını görünce neden öldürülmediğine kahrettiğinizi saklama gereği bile duymadınız…
Yemeyin şimdi bizi, darbeye karşıyız diyerek…
Ferhat kadar olamadınız, Ferhat kadar…
Sıkar biraz, Ferhat olmak…