Ana SayfaHaberlerGündemGizli brifing ortaya çıktı: Sol büyürse Endonezya’daki gibi kanlı olaylar yaşanabilir

Gizli brifing ortaya çıktı: Sol büyürse Endonezya’daki gibi kanlı olaylar yaşanabilir

12 Mart darbesi sonrası dönemin Başbakanı Naim Talu'ya sunulan gizli brifingde, Türkiye'deki sol hareketlerin güçlenmesi halinde Endonezya'daki komünist katliamına benzer kanlı olaylar yaşanabileceği iddia edildi.

12 Mart 1971 darbesinin ardından dönemin başbakanı Naim Talu’ya verilen gizli brifing, sahaflarda bulundu. Brifingde, Türkiye’de sol hareketlerin güçlenmesi halinde Endonezya’daki komünist katliamına benzer kanlı olaylar yaşanacağı uyarısı yapılıyor.

Tarihi belge sahafta bulundu

Türkiye’nin önemli dönemlerine ait belgeler sahaflarda gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. 10 Haber’den Masum Gök’ün haberine göre, Milli Güvenlik Kurulu’nun psikolojik harekat belgelerini daha önce ortaya çıkmasının ardından, bu kez Türkiye’deki radikal sol hareketlere dair gizli bir brifing ifşa oldu.

2-001.jpg

12 Mart döneminde radikal solla mücadele

12 Mart 1971 askeri muhtırasının ardından başlatılan cadı avında binlerce kişi tutuklanmış, yüzlercesine işkence yapılmıştı. Bu dönemde İstanbul Birinci Ordu Komutanı olan Orgeneral Faik Türün, Ziverbey Köşkü’nde birçok aydın ve emekli askere işkence yapılmasını yönetmişti. Türün, sağcı ve ordu içinde güçlü bir figürdü ve ordu içindeki “Gürler-Batur” ve “Tağmaç-Türün” cuntaları arasındaki mücadelede önemli bir rol oynuyordu.

9 Mart ve 12 Mart darbeleri

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’un başını çektiği 9 Mart 1971 “sol cunta” darbe girişimi, Faik Türün’ün direnişiyle başarısız olmuş, üç gün sonra 12 Mart “karşı darbesi” yapılmıştı. Bu olaylar, ordu içindeki çatışmaları ve Ziverbey Köşkü’nde yapılan işkenceleri daha da şiddetlendirdi.

2-002.jpgNaim Talu

Naim Talu’ya verilen gizli brifing

Orgeneral Faik Türün, 12 Mart döneminin üçüncü başbakanı Naim Talu’ya 13 Haziran 1973 tarihinde gizli bir brifing verdi. Türün, brifingde Türkiye’deki sol hareketlerin Endonezya’daki komünist katliamına benzer kanlı sonuçlar doğurabileceği konusunda uyardı. Brifingde, sol fikirlerin zehirli ve zehirsiz olarak ayrılması gerektiği, tembellik edenlerin ise büyük bedeller ödeyeceği belirtildi.

Endonezya’daki komünist katliamı

1965-1966 yılları arasında Endonezya’da General Hacı Muhammed Suharto liderliğindeki askeri cunta, dünyanın üçüncü büyük komünist partisi olan Endonezya Komünist Partisi’ne (PKI) karşı bir katliam gerçekleştirdi. 500 bin komünist öldürüldü, milyonlarca insan işkence gördü.

Brifingdeki gruplar ve stratejiler

Naim Talu’ya sunulan brifingde, Türkiye’deki sol gruplar ikiye ayrılıyor: milli demokratik devrim stratejisini benimseyenler ve ulusal devrim stratejisini benimseyenler. Birinci grupta THKO, THKP-C ve TİİKP (PDA) yer alıyor.

Birinci grupta yer alan örgütler şöyle sıralanıyor: THKO, THKP-C ve TİİKP (PDA).

Brifingde 12 Mart muhtırasından sonra THKPC’nin Ege kırsalında faaliyet gösterdiği, THKO’nun ise Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yakalanıp idam edilmesinden sonra teorik çalışmaya önem vererek broşür hazırladığı belirtiliyor.

Doğu Perinçek’in PDA grubuyla ilgili olarak da şöyle deniyor:

“Milli demokratik devrim stratejisini benimseyen ikinci grup Pekin’in (Çin) etkisi altında bulunan Proleter Devrimci Aydınlık grubunun teşkil ettiği Türkiye ihtilalci İşçi Köylü Partisi’nin kurmaylarıdır. Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun DEV GENÇ’e dönüşüyle Sosyalist Aydınlık çevresinde toplanan bazı kişiler Doğu Perinçek’in önderliğinde Mihri Belli’den muhtemelen dış etkenlerin itimi ile koparılmışlardır. Partinin stratejisini itiraf eden bir sanık Çin Halk Cumhuriyeti’ni model aldıklarını ve uygulamanın halk savaşı ile başarı kazanacağına inandıklarını beyan etmiştir.”

İkinci grupta ise Madanoğlu grubu, Talat Turhan grubu ve Hikmet Kıvılcımlı grubu bulunuyor.

Hikmet Kıvılcımlı grubuyla ilgili “Silahlı Kuvvetlere dayanarak devlet ele geçirilebilir tezini savunan bu grup bilhassa Deniz Kuvvetlerimizin genç subay ve astsubaylarına nüfus etmeye çalışmıştır. 84 sanıklı dava olarak bilinen dava grubunun sönmesinde yararlı olmuştur” deniyor.

Devletin o dönem ki bakış açısında komünizmden ne kadar ürktüğü brifingde de belirtiliyor. Brifingde “Sayın başbakanım, memleketimizdeki görüntüsü ve oluşumu takdim edilmiş bulunan aşırı sol akımlar şüphesiz kendiliğinden vücut bulmamışlardır. Memleketimiz bu sinsi savaşın tek hedefi değildir. Birçok ülke benzer veya az farklı olarak hedef seçilmekte veya etki altında bulunmamaktadır. Nitekim son birkaç yıldan beri hür demokratik ülkelerde belirlenen kanı ‘Devletleri ve rejimleri yıkmak için saldırılar düzenleyen cepheleşmiş örgütlerin birbirleriyle irtibatlı ve belli merkezlerden finanse edildiği’ şeklindedir” vurgusu yapılıyor.

Solun yükselişine karşı tavsiyeler

Brifingde, solun ilerlemesi karşısında Endonezya’daki katliama atıf yapılarak, sol hareketlerin büyümesinin çok kanlı sonuçlar doğurabileceği vurgulanıyor. Tembellik edenlerin büyük bedeller ödeyeceği ve sol fikirlerin yayılmasının engellenmesi gerektiği belirtiliyor.

Komünizmden duyulan korku

Devletin o dönemki bakış açısı, komünizmin tehlikesine odaklanmıştı. Brifingde, aşırı sol akımların kendiliğinden ortaya çıkmadığı, Türkiye’nin bu sinsi savaşın tek hedefi olmadığı ve birçok ülkenin benzer şekilde hedef seçildiği ifade ediliyor. Örgütlerin birbirleriyle irtibatlı olduğu ve belli merkezlerden finanse edildiği vurgulanıyor.

- Advertisment -