
Ekonomide ve siyasette kadının yerini güçlendirmek adına Türkiye’de sivil toplum kuruluşları ve özel sektör birçok başarılı projeye imza attılar, birçok yaratıcı çalışma halen devam ediyor. Ancak, acaba tam da Melinda Gates örneğinden yola çıkarak, iş dünyamızda başarıları ve güçlü pozisyonları itibarı ile öne çıkan beş iş kadını bu alanda enerjisi yüksek yepyeni ve güçlü bir kampanya başlatsalar etkili bir girişim olmaz mı?

Geçen hafta World Economic Forum (Dünya Ekonomik Forumu) tarafından hazırlanan “2018 The Global Gender Gap Report” (Dünya Cinsiyet Eşitsizliği Raporu) hakkında yazmıştım. Bu raporun ABD için ortaya çıkardığı sonuçlardan etkilenen (olumsuz anlamda) Melinda Gates’in başlattığı #EşitlikBekleyemez kampanyasından bahsetmiştim.
WEF’in gerçekleştirdiği endeks çalışması data toplanabilen her ülke için detaylı bir karne sunuyor ve her ülkeye aynı kıstaslar kullanılarak kendi durumu üzerinden bir not veriliyor. Bu not aslında belirlenmiş alanlarda kadın-erkek arasındaki farkın eşitlikten ne kadar uzak olduğunu gösteren bir not. Ayrıca değerlendirilen tüm ülkeler arasında bir sıralama ve ortalama puana göre bir karşılaştırma sunuluyor.
Bu rapor metodolojik olarak dört ana alanda kadın ve erkeklerin bulundukları pozisyonlar arasındaki farka bakıyor. Bu alanlar 1) Ekonomik Katılım ve Fırsatlar, 2) Eğitimsel Başarı, 3) Sağlık ve Sağkalım, 4) Siyasi Yetki. Bu ana alanların altında puanlamaların detaylandırıldığı alt kırılımlar mevcut.
Raporun nasıl ölçüm yaptığını daha net gösterebilmek adına şu noktaları da zikretmek gerekir. Birincisi endeks herhangi bir alanda kadınların mevcut seviyesini değil kadın-erkek arasındaki farkı esas alıyor. İkincisi girdi değişkenlerini değil, sonuç değişkenlerini karşılaştırıyor. Ve son olarak ülkeler arası sıralamada kadının yerinin hangi seviyede olduğu değil, kadın-erkek arasındaki fark seviyesi karşılaştırılıyor.
2018 raporunun ana bulgularına kısaca bakarsak; küresel olarak kadın-erkek eşitliğinde %68 oranında yol kat edilmiş durumda, diğer bir deyişle dünya ortalamasında hala kapanması gereken ortalama %32’lik bir kadın-erkek farkı mevcut.
Yukarıda bahsettiğim dört ana alan içinde en yüksek eşitsizlik %77.1 ile Siyasi Yetki alanında görülüyor. Ekonomik Katılım ve Fırsatlar %41.9 ile ikinci sırada. Eğitim ve Sağlık alanlarındaki ölçümlerdeki fark çok daha düşük seviyelerde, 4.4% ve 4.6%. Yani dünya ortalamasında kadınlar erkeklere çok yakın seviyelerde eğitim ve sağlık imkânına sahip olmalarına rağmen ekonomi ve siyaset alanlarına gelindiğinde bu imkânların kendilerine sağladığı kabiliyetler kullanılamıyor.
Gelelim bu çalışma kapsamında Türkiye’nin karnesine. Türkiye kadın-erkek eşitliğinin sağlanması açısından dört ayrı kategoride aldığı puan ile 149 ülke arasında 130. sırada. Eşitsizlik 0.00 olarak, eşitlik ise 1.00 olarak alındığında, Türkiye’de kadın-erkek eşitliği 0.628 seviyesinde ölçülüyor. Ve Türkiye bu puan ile 0.68 olan dünya ortalamasının altında kalıyor. Bölge olarak Orta Doğu ve Kuzey Afrika kategorisi altında değerlendirilen Türkiye kendi bölgesinde 19 ülke arasında 7. sırada. G20 ülkeleri arasında ise Türkiye, Suudi Arabistan ile son iki sırada yer alıyor.
Türkiye’nin puanlarına yakından bakıldığında ise ekonomide işgücüne katılım, gelir seviyesi ve üst düzey yöneticilik eşitlikten en uzak olunan alanlar. Siyasi yetki açısından ise milletvekili sayıları ve bakanlık pozisyonları puanlarında 0’a çok yakın noktalardayız.
Öte yandan, araştırmanın yapılmaya başlandığı 2006’dan 2019’a kadar kaydedilen değişim hızı sabit kalırsa Türkiye’de kadın-erkek eşitliğinin 104 sene sonra yakalanabileceği hesaplanıyor. Geçen haftaki yazımda görüleceği üzere bu süre ABD için 208 yıl olarak hesaplanıyor. Türkiye-ABD arasındaki bu fark ilginç bir veri ancak Amerika’da mesela iş gücü piyasasında kadın-erkek oranının eşitlendiğini göz önüne aldığımızda artık değişimin yavaşladığı söylenebilir. Aynı kategoride değerlendirildiğimiz Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da eşitlik 153 senede, batı Avrupa ülkelerinde ise 61 senede yakalanacak.
Altını çizmek istediğim konu şu; birçok ülkeye nazaran değişim hızı açısından avantajlı bir konumdayız. Öte yandan özellikle zayıf olduğumuz ekonomi ve siyaset alanlarının müdahale gerektiren alt başlıkları raporda açıkça öne çıkıyor. Bunlar aslında değişim hızımızı bir avantaj olarak kullanıp, en zayıf performans gösterdiğimiz alanlarda ülke çapında kampanyalar başlatarak süreci hızlandırmak için kaçırılmaması gereken fırsatlar.
Ekonomide ve siyasette kadının yerini güçlendirmek adına Türkiye’de sivil toplum kuruluşları ve özel sektör birçok başarılı projeye imza attılar, birçok yaratıcı çalışma halen devam ediyor. Ancak, acaba tam da Melinda Gates örneğinden yola çıkarak, iş dünyamızda başarıları ve güçlü pozisyonları itibarı ile öne çıkan beş iş kadını bu alanda enerjisi yüksek yepyeni ve güçlü bir kampanya başlatsalar etkili bir girişim olmaz mı? Bu kampanya için bir fon oluştursalar ve profesyonel bir takım kursalar, bu takım WEF raporu gibi akademik çalışmalar ile edinilen data ve belki yaptıracakları yeni araştırmalar aracılığıyla müdahalenin en etkili sonuç vereceği alanları belirlese ve oluşturulacak bir strateji kapsamında 5-10 senelik bir yol haritası hazırlansa ve ivedilikle harekete geçilse. Hatta bu alanda Melinda Gates ve takımından destek alınsa, tecrübelerinden faydalanılsa, iş birlikleri yapılsa.
Böyle bir girişimin işe yaramayacağını, etkisinin olmayacağını, yola çıktığı anda hızlıca büyüyen bir desteğe ulaşmayacağını söylemek çok zor. Ülkemizde böyle bir girişime kaynak ayırabilecek ve liderlik edecek vizyona sahip olan iş kadınlarının var olduğunu biliyoruz.
Bu yazıya ilk siz yorum yapın.
Yorumlar(0)
-
Geçmiş günler geçmemiş gündemler
Alper Görmüş
Yeni Partiler hangi duygular üzerinde yükselecek?
"İnsan, kararlarını ve tercihlerini sadece bilinciyle ve mantığıyla oluşturmaz; hatta insan, duygusal tarafı olmasaydı karar bile alamazdı..." Zihinbilimin insan beynini inceleyerek ulaştığı bu sonuç, önce psikolojide, ardından da aralarında siyasetin de bulunduğu birçok alanda bakış açılarını kökten değiştirdi. Verili duyguların üzerinde sörf yapmak ya da duyguları manipüle etmek artık siyasetin doğal hali sayılıyor. Öyleyse, Babacan ve Davutoğlu'nun yeni partileri hangi duygular üzerinden kitleselleşebilir? -
Vahap Coşkun
Kürtler ve yeni partiler (*)
HDP, 2015’de yükseldiği çizgiyi genel itibariyle korusa da, siyaset üretmekte çok ciddi bir sıkıntı yaşıyor. 2015’te edindiği kimlik örseleniyor; bir umut hareketinden bir inat hareketine dönüşüyor. AK Parti açısından da durum parlak görünmüyor. AK Parti’nin Kürt meselesini haklar ve demokrasi ekseninde çözebileceğine olan inanç tükeniyor. Otoriterleşme hız kazanıyor. -
Yıldıray Oğur
Ya henüz Nobel alamayanlar?
Tarihe bırakılmış kötü notlar bunlar. Bu açık ve net ihlal kararı ve acil tahliye çağrısından sonra mahkemelerin ne yapacağını göreceğiz. Ama Osman Kavala soruşturması ve iddianamesindeki bir başka bölüm, bugünkü güncel bir tartışma açısından da tarihe düşülmüş kötü bir nottu. -
Yıldız Ramazanoğlu
‘Zannettiğin kişi değilim’
Talebe olmak filmin ana meselelerinden biri. Heveslisi çok ama talip yoktur. Gelen giden çok ama kalan hiçtir. Hattatların elleri de cerrahlar gibidir, ağır yükler taşıyıp nasır bağlamamalıdır. Öte yandan hamaldan hattat olur yine de, ama edep yoksunundan olmaz. -
Atilla Aytemur
Kamu yetkililerinin sorunlu zihniyeti
Günlerdir Ordu’da genç balerin Ceren Özdemir’i vahşice bıçaklayıp öldüren katilin kabarık suç dosyasıyla nasıl açık cezaevine gönderilip oradan da elini kolunu sallayarak kaçabildiğini tartışıyoruz. Bu sırada Düzce İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit ortaya atılıp “Ama olayın da çok değişik boyutları var. Dolayısıyla yani bizim çocuklarımızı her yönüyle iyi yetiştirmemiz gerekiyor” deyiveriyor. -
Oral Çalışlar
Batman İstanbul'da...
Batman'da belediye seçilmiş başkan tarafından yönetiliyor. Etkinlikte keyifli saatler geçirdiğimizi söylemeliyim. Batmanlılarla sıcak sohbetler yaparak standları dolaştık. Her ilçe kendisine bir stand açmış, özelliklerini tanıtmaya, İstanbul'daki hemşehrilerini ağırlamaya çalışıyordu. Batmanlılar tanıtım etkinliğinden mutluydular. -
guzinsarioglu@gmail.com
Güzin Sarıoğlu
Mekanın Gerçek Sahibi Greta Thunberg (2)
Bir grup insanı “atipik”, “anormal” vs olarak tanımlayınca, otomatik olarak “normal”i de tanımlamış oluyoruz. Fazla derine girmeye gerek yok bence, “normal” çoğunluğun olduğu yerdir. Dolayısıyla aspergerli, otizmli ya da bir şekilde nörotipik olmayanların çoğunluk ile aynı yerde durmadıkları için, farklı şekilde söyleyecekleri farklı sözleri ve ufuk açabilecek başka düşünce biçimleri olduğu için, “anormal” kabul edilmesini “normal” buluyoruz. -
Abdullah Kıran
Medeniyetin adalet serüveni
Platon’a göre, adaletsizlik yapmadan tek başına yönetecek insan yoktur. Bu nedenle yöneticiler erdemli kişiler tarafından denetlenmelidir. Eğer yöneticileri denetleyecek kişiler onlardan daha erdemli ise, ülke gelişir ve mutlu olur. Buna karşılık yöneticilerin denetlenmesi usulüne göre yapılmazsa, devletin tüm yapısını bir arada tutan adalet ilkesi yıkılır. Yönetim birimleri birbirinden kopar ve devletin bütünlüğü yokolur. -
DAHA DA YAZMAM
Tuncer Köseoğlu
Öğretmen gibi oturmak…
Salonun büyüklüğü oranında katılmanın mecburi olduğu kutlamalarda atılan hamasi nutuklar sadece katılanların uykusunu getirmiyor, aynı zamanda devletin insanlar üzerindeki ‘mutlak’ gücünü de gösteriyor. Vali de kendini mutlak güç olarak gördüğü için, bu güce karşı olunacak her türlü hareketi saygısızlık olarak görüyor haliyle… -
Gürbüz Özaltınlı
Savaş çözüm mü (*)
Türkiye de büyük sıçrayışlarını, AKP’nin milliyetçiliğin yerine dostluk, karşılıklı yarar ve dayanışma siyasetlerini uyguladığı yıllarda yaşadı. Ortadoğu’da Kürt nüfusun Türkiye’ye karşı husumet beslemesi, Türkiye’nin büyük güçler karşısında da derin bir zaafı olmaya devam edecektir. Böylesi bir yumuşak karınla büyük güçlerle büyük pazarlıklar yapamazsınız -
A. Erkan Koca
İşsiz sosyologlar için her daim cazip bir konu: karizma
Karizma, sosyolojinin oldukça eski ve de “modası geçmiş” bir konusu olmasına rağmen çatışmacı toplumlarda değerini hiç yitirmez çünkü buralarda sorunlar, rasyonel ve yasal yollardan çözülemez. Bunu için gelenekler de yetmez. Baskı ve karşı koyma, dayatma ve başkaldırı, ezme ve ezilme temel belirleyici güç olduğundan, zayıf konumda olan taraf, karizmatik liderlere mecburdur. Çatışmanın sertliği onun gücünün de şiddetini belirler. -
Berat Özipek
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan doğru yerde duruyor
“Sadakat”e gelince. Eğer adalete ve hukuka sadakatten söz ediyorsak, -ki bir hakim söz konusu olduğunda başka türden bir sadakatten söz edemeyiz- Zühtü Arslan o ilkelere gayet sadık. Bundan 30 yıl önce onu tanıdığımda nerede duruyorsa yine aynı yerde duruyor. -
Sinan Hakan
Bir İstanbul masalı: Kürtler (4 ve son)
İstanbul Kürtleri artık belirli bir sosyo-ekonomik düzeyi yakalamış; sivil alanda önemli ölçüde örgütlenmiş; dünya ile iletişim halinde okuyan ve kendi aydınlanma sürecini yaşayan yeni nesillerini yetiştirmiş; varoşlardan merkeze uzanmış; kentlileşirken “kendini” de muhafaza edebilmiş; yeri geldiğinde siyaset üstü refleksler gösterebilecek dinamik bir kitle olarak karşımızda duruyor. -
Münir Aktolga
27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a: Darbeler biliniyor muydu?
15 Temmuz’da “darbenin olacağı biliniyormuş da önlenmemiş.” Bu nasıl bir Erdoğan düşmanlığıdır Allah aşkına! Adam kendisinin ve ailesinin hayatını zor kurtarmış; yüzlerce insan ölmüş, yaralanmış; ülkenin parlamentosu bombalanmış... İllâ Erdoğan’ın da Menderes gibi asılması mı gerekiyordu, darbenin kontrolsüz olması için? İş buraya varıyor. -
Yiğiter Uluğ
Spor Sergi, Abdi İpekçi ve çalınan geçmişimiz
Ardından bir haber daha aldık… Tatsız… Bu işleri iyi bilenler, ölçmüşler, biçmişler, hesaplamışlar ve sonunda “Buraya tamamen sportif tesis yapmak doğru değil. Bu bölgede ticari alanlar yaratmak lazım. Hem milletçe birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz, ekonomimizin dış güçler tarafından çökertilmeye çalışıldığı şu günlerde paraya daha çok ihtiyacımız var” buyurmuşlar… -
Kemal Sayar
Dostluğu görmez isem, bu gözler neme gerek?
Modern dünyada arkadaşlığın yükü ağır. Bu gönüllü ve kişisel ilişkiden giderek daha çok şey isteniyor. Tıpkı evlilik gibi arkadaşlığın da yüreğin bütün derdini omuzlamasını bekliyoruz. Halbuki, ‘dost bîvefâ, felek bîrahm, devran bîsükûn, dert çok, hemdert yok, düşman kâvî, talih zebûn’ dur. -
Nazım Kadri Ekinci
S-400
Bence S-400 alımının tek anlamı, ya da mesaj içeriği var. Türkiye gözünü karartıyor. ‘Eğer Suriye’de bir Kürt oluşumu gerçekleşirse müdahale ederim. Gerekirse çatışırım. Onları koruyabilecek olanların da, başta ABD olmak üzere, o alanda bana karşı üstünlükleri hava üstünlüğüdür. Bunu da S-400’lerle dengeliyorum.’ -
Elif Zehra Kandemir
Alman Polis Teşkilatındaki Neonazi şebeke ve çekilmeyen iflas bayrakları
Uzun, koyu kahverengi saçlara ve hüzünlü bir bakışa sahip Frankfurt’lu genç bir kadın, Seda Başay-Yıldız. Almanya’da asrın en büyük davalarından biri olan NSU davasında, Şimşek ailesinin avukatlığını yapan bu güçlü kadın, son birkaç aydır bir güvenlik skandalının göbeğinde yer alıyor. Hem Türk kamuoyu, hem de Alman kamuoyu ise bu skandala karşı ilgisiz. -
Çağdaş Üngör
Kötü gelişen bir aşk hikayesi olarak Çin-ABD ilişkisi
Bu uzun soluklu ilişkinin son kavgasında, ABD, kendi varlığını önemsemediğini düşündüğü Asyalı maşuğundan öç almayı kurmaktadır. Trump’ın vücudunda hayat bulan kestirip atmacı, savaşçı, boy ölçüşmeci uslüpla gümrük duvarlarını yükseltir; bir zamanlar kalbini tam orta yerinden vuran maşuğunu sınırlarının dışında bırakmak için harekete geçer. Çin de onuru kırılan her sevdalının yapacağı gibi karşı taaruza geçer. Oysa ABD ile bir ticaret savaşına girmek istediği son şeydir. -
Ayşe Kilimci
Tribünlerden sahaya inmek…
Şu dünyayı yeniden daha güzel yaratmak isteyenlerin kırk katır kırk satırla sınandığının masalı.Demokrasimizin kahır, küfür, kamplaşma ve zulümle, darboğazlara itildiğinin, sağdan ve soldan güzelim evlatların sırayla vurulduğunun…Dünya bilim sanatta alıp başını giderken, birilerinin bizle, bizim yeldeğirmenleriyle cenk etmekten bir arpa boyu yol alamadığımızın da masalı. -
Etyen Mahçupyan
Şu malum ‘bilge kral’ meselesi
Yaşadığımız zamanların katı olan her şeyi buharlaştırdığı söylenir, ama belki de bazı buharımsı şeyler katılaşıyor. Geçmişin saf ilke, norm ve idealleri bugünün dünyasında kabalıklara dönüşebiliyor. ‘Bilge kral’ın da başına bu gelmiş gibi… Nitekim günümüzde de ‘krallar’ var, ama bunların bilgelikle pek ilişkisi yok. Ne var ki hem kendileri hem çevreleri onlara bilge muamelesi yapmaktan yorulmuyor ve bu tutumun bizatihi yozlaşma olduğunu anlamıyor. -
Akın Özçer
Maduro’nun tartışmalı seçim zaferi
Başkan Maduro, uygulayageldiği ve Başkan Yardımcısı Mike Pence’in bundan 5 hafta önce Lima’da daha da ağırlaştırılacağını açıkladığı ekonomik yaptırımlarla rejimi dize getirmek isteyen ABD’ye tepki göstermekte ne kadar haklıysa, giderek güçlenen muhalefete karşı demokratik kuralların etrafından dolaşarak gücünü sürdürme girişimlerinde de o kadar haksız -
Ertuğrul Başer
İlk kez 'biz' olma ihtimalinin önü açıldı (*)
“Anadolu Müslüman kimliği, içine doğduğumuz kimlik olması hasebiyle, görmezden gelsek de kurucu, yokmuş gibi davransak da var ve indirgenemez; tümüyle unuttuğumuzu, ‘aştığımızı’, geride bıraktığımızı, ıskartaya çıkardığımızı sansak da dipte yatan kader kimliğimizdir…” -
Atilla Yayla
Komünistlere de mi özgürlük?
Eğitim hakkı her vatandaşa aittir. Hiç kimse ideolojik konumundan dolayı eğitim hakkından mahrum bırakılamaz. Komünist olan da faşist olan da, İslamcı olan da ateist olan da, ılımlı olan da radikal olan da eğitim hakkından yararlanacaktır. Hangi radikalizm türüne bağlı olurlarsa olsunlar insanların fikirlerinden dolayı değil eylemlerinden dolayı cezalandırılması gerekir. Bunu yapamayan bir toplum da uygar toplum olma iddiasında bulunamaz. -
Ümit Kurt
“Hain Araplar” söylemi
Türk milliyetçiliğinin harcında aslında farklı etnik gruplara dönük bu tür söylemlerin skalası oldukça geniş ve çeşitli. Araplara yönelik ayrımcı söylem daha çok bir medeniyet kavramı üzerinden neşet ediyor. Türklerin medeniyet kurma hasletlerinden bahsediliyor ve aynı hasletin Arap kavminde olmadığı zira Arapların medeniyetten nasibini almadıkları söylemi üzerinden bir üstünlük iddiası kuruluyor -
Cennet Uslu
Sandığın itibarını düşürmek
Temsili demokrasi, yurttaşların kamu makamlarına kimlerin geleceğini belirleyebilmesini garanti altına alır. Seçmenin yetkilendirdiği ve bir koltuğa oturttuğu kişileri, devlet gücü ve imkânlarını kullanarak o koltuklardan kalkmaya zorlamak veya halktan aldıkları yetkilerini kullanamaz duruma düşürmek, bir tür vesayetçilik oynamaya kalkmaktır. -
Murat Çelik
İlk kez bir Suudi Arabistan kralı Rusya'da!
Suudi kralının Rusya ziyaretinin Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya arasında Orta Doğu üzerinde varılan bir anlaşmanın ya da buna benzer bir mütarekenin işaretlerini taşıdığı da söylenmeli. Böylesi bir anlaşmanın etkin bir biçimde yürürlüğe konulabilmesinde Amerika ile birlikte Suudi Arabistan'ın onayının kıymetli olduğu tartışılmaz bir gerçek. Dolayısıyla bu geziyi bu çerçevede görmek de şaşırtıcı olmayacak. Çünkü Orta Doğu'da sınırların değişmekte olması bölgesel ve küresel güçleri müzakere etmeye zorlamakta. -
Hidayet Ş. Tuksal
MEB müfredat taslakları konusunda değerlendirmeler ve öneriler (IV)
“Peygamberimizin Hayatı” dersinin başlığının “Hz. Muhammed’in Hayatı” olarak belirlenmesi ve içeriğinin de buna göre kurgulanması gerekir. Ayrıca, 5. sınıftan 12. sınıfa kadar hep aşağı yukarı aynı kronolojik olayların anlatılması da bir sıkılma ve bunalma sorunu yaratabilir. Buna karşılık dersin “kültürel farkındalık”la ilgili hedefleri, ciddî kültürler-arasım empati boyutlarını içeriyor. -
Belkis Kılıçkaya
Medeniyet düşmanlığı DAEŞ zihniyetidir
Fransa’da, ihtilâlde dahi adam kitapları yağmalayıp, basıp üstünden geçmiyor; el koyup kütüphaneye aktarıyor. Bizde ise DAEŞ zihniyetli adamlar var; medeniyet düşmanı, eser yakmayı, yok etmeyi seven bakanlar, yetkililer, rektörler, dekanlar! DAEŞ’çi diye anılmadıkları gibi, makbul insanlarmışçasına isimleri sağda solda caddelere, sokaklara veriliyor. -
Emine Şahin
Mikrobesinlerin gücü (2)
Andrew Saul, hayatınızdan şekeri çıkardığınızda, otomatikman yapay renk, koku, sentetik kimyasalların çıkacağını, gıda masraflarının azalacağı, hiperaktifliğin azalacağı, kötü yağ alımının azalacağını, bahçenizden taze sebze ve meyve tükettiğinizde herhangi bir yiyeceğe bağımlılığın kaybolacağını söylüyor. -
Aliye Çınar Köysüren
Üniversiteler toplumsal sorunları önceden kestiremiyorsa…
Nereden bakarsak bakalım, lise-vari ders yükleme metoduna (!) üniversite diyeceksek, yeni sürpriz patolojiler karşısında şaşırmaya gerek yok. Kervan yolda düzülür mantığı üniversitelerimizin ve toplumsal sorunlarımızın da azığı ise, yolda her şey olabilir düşüncesini kabullenmek zorundayız. Kuşkusuz keşif ve icatlar için sürprizler doğaldır, ancak anlama ve anlamlandırma rafa kalkmayacaksa, önceden kestirebilmek de bilimin gücü olmalı… -
Kurtuluş Tayiz
Schulz’un kriz çıkaran sözleri neydi?
Türkiye-AB ilişkilerinin istikametini kuşkusuz Schulz’un sözleri belirlemeyecek. Türkiye, zaten uzun süredir AB kapısında fazlasıyla oyalandığını düşünüyor. AB’nin samimiyetten uzak, ikiyüzlü, çıkarcı ve küstah yaklaşımı da bunan eklenince, AB’yle ilişkilerde sarsıntılı bir döneme girildiğini söyleyebiliriz. -
Demiray Oral
‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re*
Önce memleket kabaca ikiye bölünüyor. Her iki tarafın diğerinin söylediklerini, yazdıklarını (ve sonraki merhalelerde feryatlarını) kesinlikle dinlemeyeceği bir hale ulaşılıyor. İşte bu noktada “Serbest kötülük ortamı” için şartlar uygun hale gelmiş oluyor… -
Mehmet Uçum
'Türkiye biçimi' tartışması
Hiçbir ülkenin anayasal sistemi veya siyasal yapısı, kendi yerelliğini dışlayarak kurulamaz. Kurulursa da, er ya da geç başarısızlığa uğrar. Bugün parlamenter sistem açısından örnek gösterilen Almanya ve İngiltere, başkanlık sistemi açısından örnek kabul edilen ABD, başarılı pratiklerini, kendilerine özgü kurumlar, kurallar ve ihtiyaçlar temelinde geliştirdikleri sisteme borçludur.
Yorumlarınızı kendi özgün iradenizle yayınlamakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üslenmektesiniz. Yorum yaparak Toplum Kuralları ve Kullanım Koşulları'nı kabul etmiş sayılırsınız.