Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü (5 Eylül) AK Parti grup toplantısında CHP’nin “başörtülü kadınlar için yasal güvence” olarak tanımladığı teklifi eleştirdi, aslında açık bir insan hakkının yasa ya da anayasal düzenlemeye ihtiyaç duymayacağını, fakat CHP “meselenin ahdi temelini güçlendirme sözünün arkasındaysa” herhangi bir iktidarın çoğunluk oyuyla değiştirebileceği yasa yerine bu hakkı anayasada tanımlama teklifinde bulundu. Erdoğan, kamu ve üniversitede başörtü özgürlüğünün garanti alınmasının yanı sıra “erkek ve kadının birleşiminden oluşan aile kurumunun güçlendirilmesi” için anayasa değişikliği yapılması gerektiğini söyledi.
Erdoğan’ın “aile kurumu” hakkında anayasa değişikliği önermesi ve konuşması sırasında “erkek-kadın” vurgusu yapması, akıllara Macaristan lideri Viktor Orban’ın uyguladığı referandum taktiğini getirdi.
Viktor Orban ve partisi muhafazakâr popülist Fidesz, mecliste kabul edilen LGBTİ karşıtı bir yasanın ülkede düzenlenecek genel seçimlerle aynı gün oylanmasına karar verdi. Böylece Macaristan’da başbakanın ve meclisin seçileceği seçimlerde halkın önüne aile ve LGBTİ konularında dört soruluk bir referandum pusulası koyuldu.
Pusulada dört soru yer alıyordu: “Küçük çocuklara cinsiyet uyum ameliyatı propagandası yapılmasını destekliyor musunuz?”, “Devlet okullarında ailelerinin rızası olmadan çocuklara cinsel yönelim hakkında bilgi verilmesini destekliyor musunuz?”, “Küçük çocuklara cinsiyet değişim ameliyat görüntülerinin gösterilmesini destekliyor musunuz?” ve “Çocuklara cinsel içerikli yayınların sansürsüz bir şekilde gösterilmesini onaylıyor musunuz?”
Orban seçim günü düzenlenecek referandum ile seçim propagandasını bu konulara odaklamak istiyordu, fakat seçmenin yüzde 50’den azı bu soruları yanıtladığı için referandum geçersiz sayıldı. Oy kullanan seçmenlerin yüzde 90’ı ise sorulara “desteklemiyoruz” anlamına gelen “Hayır” yanıtını verdi. Yine de Orban’ın bu referandum taktiği nedeniyle seçimlerde muhalefet LGBTİ hakları konusunda hükümet ile tartışmaya girdi, ortak adayın muhafazakâr kimlikli olmasına rağmen muhafazakâr seçmenden beklenen desteği alamadı.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre bir anayasa değişikliğinin mecliste kabul edilmesi için en az 360 milletvekilinin olumlu oyu gerekiyor. Cumhurbaşkanı, teklif 360-400 milletvekili ile kabul edilmişse metni referanduma sunmak zorunda, eğer olumlu oy sayısı 400’den fazlaysa, zorunluluk olmamasına rağmen takdir etmesi durumunda anayasa değişiklik önerisinin tamamını veya bazı maddelerini yine referanduma sunabiliyor. Şu anda Cumhur İttifakı’nın mecliste 334 milletvekili var, bu nedenle bir anayasa değişikliği için muhalefetten veya bağımsız vekillerden en az 26 vekilin desteği şart. Bu 26 vekilin desteği sağlanırsa Cumhurbaşkanı, mecliste kabul edilen ve Resmî Gazete’de yayımlanan bir anayasa değişikliğini referanduma götürebilir. Bu referandum ise Resmî Gazete’de yayımlanma tarihinden 60 gün sonraki ilk Pazar günü yapılır. Yani teknik olarak Cumhurbaşkanı, meclisteki Cumhur İttifakı ve bu anayasa değişiklik önerisine destek veren muhalif vekillerin koordinasyonuyla 2023 seçimlerinin düzenleneceği Pazar günü, aile, LGBTİ ve başörtüsü hakkında bir anayasa değişikliği düzenlenmesi ve Orban’ın taktiğinin uygulanması ihtimal dahilinde.