Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022 Dünya Kupası’nın açılış töreni için gittiği Katar’dan dönüşünde uçakta İstanbul İstiklâl caddesindeki bombalı saldırının ardından hafta sonu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’ye ve Kuzey Irak’a düzenlediği hava harekâtıyla ilgili konuştu:
“Her şeyden önce Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bu operasyon böyle rastgele -acaba kim ne der, nasıl olur diye- düşünülerek yapılmış bir harekât değil. Daha önce de söylediğimiz gibi, eğer ülkemize, topraklarımıza birileri rahatsızlık veriyorsa bunlara biz bedelini ödetiriz. Nitekim şu anda da birçok saldırı planlaması içinde olan veya bu tür saldırıları gerçekleştiren, tehdit oluşturan terör örgütleri var güneyimizde. Bu Irak tarafında da var, Suriye tarafında da var. Her zaman söylediğim gibi, ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ derken bunu tabii boşu boşuna söylemedik. Zira beklenen, tasarlanan, planlanan saat geldiği anda da bu adımlar atıldı. Nitekim dün gece yapılan operasyon da bunun tam bir tecellisiydi. Çünkü bu terör örgütlerinin zararsız hale getirilmesi, yok edilmesi bizim şu anda güvenlik güçlerimizin başlı başına, olmazsa olmaz bir görevidir. Bunun sadece bir hava harekâtıyla sınırlı kalması da söz konusu değil. Burada ne kadarlık bir güç Kara Kuvvetleri’nden de buna katılması gerekir; bunu da zaten ilgili birimlerimiz, Savunma Bakanlığımız, Genelkurmayımız birlikte kararını verirler; istişaremizi yaparız, ondan sonra da adımlarımızı buna göre atarız. Zaten burada varlık gösteren ülkelerle de biz diplomatik ilişkilerimizi yaparak adımlarımızı ona göre attık ve atıyoruz.“
Gazeteci Taha Dağlı’nın operasyonların seyrine dair Erdoğan’a yönelttiği soru şöyleydi:
“Terörün kaynağı aslında bu son İstiklal Caddesi’ndeki saldırıda Ayn El Arap bölgesiydi. O bölgeye biraz dikkat ettiğimiz zaman Fırat’ın doğu ve batı kanadı arasında, Fırat Kalkanı bölgelerinin arasında kalan terör işgalindeki tek bölge. Bir tarafında Cerablus bir tarafında Tel Abyad var. Arada kalmış bir bölge. Oradan sızmalar oluyor. Son örnek İstiklal Caddesindeki saldırı oldu. O bölgenin de Fırat Kalkanı bölgelerine dahil edilmesi bu operasyonların gündeminde var mı?”
“Ruslar gerekeni yapmadı”
Erdoğan’ın bu soruya yanıt verirken Rusya’yı eleştirmesi ve Türkiye’nin Rusya’dan bağımsız operasyon yaptığını anlatması dikkat çekti:
“Her zaman zaten o bölge hedefler arasında yer almıştır ve atılan adım da zaten buna göre atılmıştır. Nitekim bu defa da yine aynı şekilde bu hedefte iki önemli bölge vardı. Bunun bir tanesi Irak’ın kuzeyi, bir diğeri de Suriye’nin kuzeyi olan bölgelerdi. Bu bölgelere yönelik adımlarımızı attık ve atmaya da buna devam edeceğiz. Ruslarla da 2019’da Soçi’de yapılan bir anlaşmamız var. Onların bölgedeki teröristleri temizleme sorumlulukları vardı. Maalesef birçok kez kendilerine tekrar tekrar hatırlatmamıza rağmen bunu yapmadılar, yapamıyorlar. Biz de bunlara karşı sessiz kalmayacağımızı, herhangi bir şekilde kendileri yapamadığı takdirde oradaki teröristlere karşı adım atacağımızı söyledik. Dün de bu çerçevede Kobani’de yuvalanan teröristlere karşı 12 hedefi vurmak suretiyle orada etkisiz hale getirdik. Burada herhangi bir tahdit yok. Bu harekâtın sürekliliği söz konusu. Karadan ve havadan gereken neyse yaptık. Bundan sonra da yapacağız.”
Erdoğan isim vermeden Soylu’yu savundu, muhalefete yüklendi: Garabet
NTV Genel Yayın Yönetmeni Nermin Yurteri, Erdoğan’a terörle mücadelede Türkiye’nin en fazla sıkıntı yaşadığı merkezin neresi olduğunu şöyle sordu:
“Türkiye’ye yönelik terör odaklarına ve tehditlere karşı hem sahada hem diplomasi sahasında liderliğinizde süren gerçekten çetin bir mücadele var. Teröre karşı mücadelede talep ve beklentiler uluslararası kamuoyunda yeterince karşılanmıyor. Siz de zaman zaman bundan şikâyet ediyorsunuz. Genel olarak baktığınızda terörle mücadele konusunda en fazla sıkıntı yaşadığımız siyasi merkezler neresi? Bir de İstiklal Caddesi saldırısıyla ilgili tüm bir fotoğraf ortaya çıktı?”
Erdoğan’ın bu soruya cevabı da şöyle oldu:
“Biz bu teröristleri yerinde etkisiz hale getirmeye yönelik bütün planlamalarımızı geniş kapsamlı olarak ele aldık ve buna göre de bu çalışmalarımızı sürdürdük, sürdürüyoruz. Tabii hangi aşamaya ne zaman geliriz, ne zaman geçeriz; bunlar ayrı konular. Ancak muhalefetin İçişleri Bakanlığımızı yermesi, ‘Sizin bunlardan haberiniz yok muydu?’ gibi ifadelerle eleştirilmesi tam bir garabet. Yani düşünün, öyle bir güvenlik teşkilatı ki 12 saat içerisinde işin failini ve bunların bağlantılı olduğu bütün kişileri, iltisaklı olduğu 50’ye yakın kişiyi evlerinde, bulundukları yerlerde, çalıştıkları yerlerde yakalamış, hepsini toplamıştır. İşin bir numaralı faili aynı şekilde hemen alınmıştır. Bütün bunlar yapıldığı halde kalkıp parlamentoda konuyla ilgili abuk sabuk böyle garip garip açıklamalar yapıyorlar. Tabii bu onların zülfiyarine dokunuyor. Şunu bir defa bilmeleri lazım; bundan sonra da sizin beraber dayanışma halinde olduğunuz bu teröristler her zaman için er veya geç ama bizim avucumuzun içindedir. Düşünün sadece İstiklal Caddesi’nde 100’ü aşkın kamera izlenmiştir, takip edilmiştir ve bu kameralar takip edildikten sonra da bunların hepsi toplanıp hemen gereken yapılmıştır. Bu tabii bizim güvenlik teşkilatımızın, İçişleri Bakanlığımızın, tüm kahraman polis teşkilatımızın ne denli güçlü olduğunun, güçlenerek yoluna devam ettiğinin de bir alametidir. Dolayısıyla ben güvenlik teşkilatımızla iftihar ediyorum. Dünya polis teşkilatının, Türk Polis Teşkilatının gücünü kabullenmiş olması ve ‘Türk Polis Teşkilatı dünyanın en saygın polis teşkilatıdır’ demesi, herhalde rastgele bir tespit değil. Bu neyle oluyor? İşte bu tür uygulamalarla, gösterdikleri başarılarla oluyor. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde yakalayıp öldürdüklerini görüyoruz. Bizde ise öldürmeye yönelmiyor; canlı yakalamak, dinlemek ve nereyle iltisakları olduğunu, bütün bunları çıkarmak suretiyle bunların üzerine üzerine gittiler, gidiyoruz. İşte burada da olayın Suriye tarafından, nerelerden tevarüs ettiğini, nerelerden ülkemize sızdıklarını, hepsini tespit ettiler, çıkardılar ve üzerlerine üzrlerine de gidiyoruz. Şu anda yargılama süreçleri de devam ediyor. “
“Sabaha doğru Hulusi Paşa’yla görüştüm”
Erdoğan, hava operasyonuyla ilgili ayrıntılı bilgi paylaşmasını isteyen gazetecilere operasyonu Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la birlikte takip ettiğini, Akar’dan “Hulusi Paşa” diye söz ederek anlattı:
“Pençe Kılıç Hava Harekâtı’nın icrasında 70 kadar muharip ve destek uçağımız ile İHA’lar hep birlikte görev aldılar. Bu başarılı operasyonu bu şekilde 70 kadar muharip ve destek uçağımız, İHA’lar hep birlikte gerçekleştirdiler. Harekâtta, Suriye ve Irak kuzeyinde ülkemizi, milletimizi ve hudut güvenliğimizi tehdit eden teröristlere ait barınak, sığınak, mağara, tünel, mühimmat depolarıyla sözde karargâh ve eğitim kamplarından oluşan toplam 89 hedef başarıyla imha edildi. Bu sıradan bir olay değil. Burada çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi. Bunlar mağaraların içinde. Bu mağaraların hepsi bombalanıyor. Orada kimin öldüğü, kimin etkisiz hale geldiği, bunların hepsi daha sonra çıkacak. Şu anda gelinen noktada Irak kuzeyinde yaklaşık 140 kilometre derinlikte 45, Suriye’de ise yaklaşık 20 kilometre derinlikte 44 terör yuvası tam isabetle vuruldu. Harekâta katılan unsurlarımız hamdolsun vukuatsız olarak tekrar görev mahalline döndüler. Operasyon sürerken sabaha doğru 04.00’te Hulusi Paşa’yla görüştüm, son durum nedir bana anlattı. Bu şekilde başarılı bir operasyonla geceyi kapamış olduk.”
“Operasyonla ilgili Biden’la da, Putin’le de görüşmedik”
Erdoğan, operasyon öncesinde ABD Başkanı Joe Biden ya da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşme yapmadığını söyledi.
“Biz eğer bir adım atacaksak bunun kararını veririz ve bu adımı da atarız. Bu konuda Amerika artık bizi bilmesi lazım. Herhalde biliyordur. Bundan sonraki süreçte zaten bizim çok daha önemli adımları kararlı bir şekilde nasıl atacağımızı, atmamız gerektiğini de inşallah hepsi görecek. Bizim tabii üzüntümüz şu; biz Amerika’yla NATO’da beraberiz. Ancak binlerce araç, gereç, mühimmat, silah bütün bunları Suriye’deki terör bölgesine maalesef bu Amerika göndermiştir. Bu sayın Obama döneminden itibaren olmuş, sayın Trump döneminde sürmüş, sayın Biden döneminde de devam etmektedir. Peki biz bunu onlarla paylaştık mı? Evet paylaştık. Ben bunları sayın Obama’yla da paylaştım, sayın Trump’la da paylaştım, sayın Biden’la da paylaştım. Kendilerine “Biz sizinle NATO’da beraberiz, iki önemli müttefikiz. Bize böyle bir tehdit güneyden geldiğine göre siz buradaki terör örgütlerine bu destekleri vermek suretiyle bizi sıkıntıya sokuyorsunuz. Tabii biz bu sıkıntıları yaşayamayız. Gerektiğinde bunlara gereken cevabı da vermek durumunda kalacağız” dedim. Tabii bir şey söyleyemiyorlar. Biz de gerekeni bu noktada yaptık, yapıyoruz, yapmaya da yine devam edeceğiz.”