İYİ Parti Genel Merkezi’nin önüne asılan “Kurtkaya Elini Çöz” pankartı binanın önünden geçenlerin ilgisini çekse de ne anlama geldiği hususunda pek az kişi bilgi sahibi; bunun için Türkçü-milliyetçi yazar Nihal Atsız’ın Bozkurtların Ölümü adlı kitabını okumuş olmak gerekiyor.
Genel merkez binası önündeki görevlilerden biri, bu pankartın ne anlama geldiğine dair sorumuza “Kim ne anlarsa o” cevabını veriyor. Bir başka görevliye göreyse bu söz “Biz vatan, millet, bayrak, Kuran için gerekirse ölmeyi de göze alırız” anlamına geliyor.
Atsız’ın Bozkurtların Ölümü romanında geçen bu cümle, genel kabul görmüş bir yoruma göre, bireyin gerektiğinde topluluğun (toplumun) menfaati için kendi çıkarından vazgeçmesinin, gerekirse kendisini feda etmesinin erdemini anlatıyor.
“Kurt Kaya elini çöz” cümlesi, kitabın “621 yılında bir yaz gecesi” başlığını taşıyan ilk bölümünde yer alıyor:
Atlılar geniş çayırlığa dağılmışlar, dinleniyorlardı. Atından inmemiş olan Yüzbaşı Işbara Alp buyruklar veriyor, atını öteye beriye sürüyordu. Gece basıp ortalık iyice kararınca o da atından indi. Çerilerinin yaktıkları ateşe doğru yürüdü. At uşağı Çalık onun atını almış gezdiriyordu. Bu gece yüzbaşının gönlünde bir sıkıntı vardı… Işbara Alp, karşı yatan kara dağa bakarken, yarın o dağın ardında toplanıp Çin’e akın edecek orduyu düşünüyor, akın olduğu hâlde neden içinin sıkıldığını anlayamıyordu. Koca çayırlıkta çıt kalmamıştı. Rüzgâr üflemiyordu bile… Geceleyin böyle bir sıcaklık şimdiye dek görülmemişti. Yüzbaşı yeniden eski yerine geldi. Gökyüzüne baktı. Gözleri gökte dikili kaldı. Batı yanından kara bulut hızla geliyordu. Bu bulut bir Çin atlısına benziyordu. Yeryüzünde bir ot bile kıpırdamazken gökyüzünde bulutun bu kadar hızla dolaşmasını yüzbaşı iyi bulmadı. Kendi kendine, bir uğursuzluk olacak diye düşündü… Birden bire yüzünde bir soğukluk duydu. Sonra hızla geriye dönerek bağırdı:
-Çalık!
Sert bir sesle cevap verdi:
-Buyur!
-Toplan borusu çal!
Fakat Çalık daha boruyu dudaklarına götürmeden ışıklı gece birdenbire karardı. Ay görünmez oldu. Bir boradır koptu. Yıldırımlar ortalığı inletmeğe, yağmur bardaktan boşanırcasına yağmağa başladı… Sular yukarıdan inip aşağıdaki dereye karışıyor, dere de boyuna kabarıyordu. Işbara Alp bağırdı:
-Kayalara sıkı yapışın. Dayanan kurtulur. Gücü kalmayanı sular alıp götürür!
Çeriler dizlerine yaklaşan suyun içinde kayaların çıkıntılı, sivri yerlerine tutundular… Onbaşı Yamtar, tutunduğu kayanın yukarıya doğru sivri ve ince olduğunu görünce tek eliyle hemen kemerini çıkardı. Yanındaki iki çeriye buyurdu:
-Daha bütün gücümüz tükenmemiştir. Beni sıkı tutup şu kayışımı kayanın sivriliğine bağlamama yardım ederseniz üçümüz de kurtuluruz. Daha birkaç kişi de kurtulur…
Onbaşı Yamtar, kemerini ortasından ikiye düğümledi. Sarkan iki ucunu aşağıya uzattı. Bu uçlardan birini kendisi tuttu. Birine de diğer çerilerden biri yapıştı. Öteki çeri onbaşıya asılmıştı…
Işbara Alp hâlâ atının üstünde idi. Yayının kirişini kayanın sivriliğine takmış, demirini de eliyle tutuyor, böylece sulara karşı kendini de atını da koruyordu. Onbaşı Yamtar şimdi kayaya ilmiklediği kemerine daha sıkı sarılmağa mecburdu. Çünkü artık onbaşıya asılan çeri tek değildi. Bunlar birbirine sarılarak uzayan belki yirmi kişi olmuşlardı. Fakat Yamtar itiraz etmiyor, irkilmiyor, yalnız kemere daha sıkı tutunmağa uğraşıyordu. Bu ara yıldırımdan daha keskin, gök gürültüsünden daha güçlü bir ses yükseldi:
-Kurt Kaya, elini çöz!…
Işbara Alp tam zamanında gürlemişti… Kurt Kaya, Yamtar’ın ardına yapışan erlerin arkadan onuncusuydu. Yüzbaşının buyruğunu alınca bir an tereddüt etmedi ve kara, azgın sular bu on eri bir anda yuttu.”
İYİ Parti lideri Meral Akşener de 8 Ocak’ta gerçekleşen partisinin İstanbul il kongresinde Atsız’ın romanına atıfta bulunarak şunları söylemişti:
“Bugün unutturulmaya çalışılan milli mücadele budur. Her biri kadınıyla erkeği ile Kurtkaya’dır. Biz kimiz? Biz o kutlu mücadelenin bugünkü temsilcileriyiz. O kutlu mücadelenin irade sahiplerinin bugünkü temsilcileriyiz. Biz bu milleti çok sevenleriz. Milletimizin rahat nefes alabilmesi için her türlü fedakarlığı yapmayı bilenleriz. Onun için 31 Mart teklifi bizden gitmedir. Onun için CHP’ye 31 Mart seçimlerine birlikte girme teklifi bizim fikrimizdir. Onun için İstanbul ve Ankara’da seçimlerin alınmasını sağlamıştır. Morali bozulan seçmenleri ayağa kaldırandır. Bu milletin uğruna canımızı verebildiğimiz gibi aynı zamanda milletimizin geleceği, Türk devleti ve Türk milletinin varlığı için gerekli fedakarlığı yerine getiren stratejik aklın sahipleriyiz. İYİ Parti stratejik aklın var olduğu bir yapıdır.”