Geçmişte yaşanan “trafoya kedi girmesi”, son anda alınan “mühürsüz oy kullanımı” kararları gibi deneyimler nedeniyle özellikle muhalefet partileri seçim güvenliğine büyük önem veriyor.
Bu çerçevede 6 partiden oluşan Millet İttifakı, geçtiğimiz aylarda seçim güvenliği için ortak bir çalışma yürüttü ve seçim sonuna kadar da bu işbirliği devam edecek.
ATA İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan da seçim güvenliği konusunda karşılıklı veri alışverişinde bulunmak için cumhurbaşkanı adaylarını ziyaret etme kararı aldı ve bu kapsamda ilk ziyaretini dün Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP lideri Kemal Kılıdaroğlu’na gerçekleştirdi.
Peki Millet İttifakı, seçim güvenliğine dönük ne tür önlemler alıyor, Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası süren HDP’nin seçime girmeme kararı alması nedeniyle, sandık kurullarında görev alamayacak olması seçim güvenliğini olumsuz etkiler mi?
Suriyeli seçmenler seçim sonuçlarını nasıl etkiler?
CHP’nin bilgi ve iletişim teknolojilerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, BBC Türkçe’nin konuya ilişkin sorularını yanıtladı.
‘Haksız, hukuksuz kararlar YSK’ya olan güveni sıfırlamış’
Her seçim öncesi en çok tartışılan konu seçim güvenliği. ATA İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Sayın Sinan Oğan da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti ve işbirliği önerdi. Seçim güvenliği için nasıl bir çalışma yürütülüyor?
Biz Millet İttifakı bileşenleri olarak uzun zamandır çalışıyoruz zaten. Tabii Genel Başkanımızdan bize bir talimat gelirse, orayla da işbirliği, veri paylaşımlarıyla ilgili, her türlü tecrübe paylaşımları ile ilgili, açığız. CHP olarak uzun zamandır bu işe çalışıyoruz. Tabii seçim güvenliğinin bir siyasi partinin sorumluluğunda olması da üzücü. Normalde seçim güvenliği, bir siyasi partinin değil, devletin sorumluluğunda olması gereken bir iş.
Ama Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) gelmiş olduğu nokta, siyasallaşması, 2017 referandumu, 2019 seçimlerindeki haksız hukuksuz kararlar bugün YSK’ya olan güveni sıfırlamış.
Seçim gecesi sonuçları takip ettikleri Anadolu Ajansı’na karşı vatandaşın hiçbir güveni yok. Böyle olunca siyasi partilerin önemi ve görev alma zorunluluğu ortaya çıkıyor. İşin bir boyutu da sadece seçim gününe sıkıştırmamak seçim güvenliğini.
Bunun öncesindeki eşitsizlikler, medya kullanımındaki eşitsizlikler devletin imkanlarının bir parti için kullanılması, bakanların istifa etmemiş olması. Bugün bakanlar bakanlığın bütçesiyle reklam yapıyorlar. Düşünün ki Çevre ve Şehircilik Bakanı, boy boy reklamını veriyor gazetelere, dijital mecralara veriyor, ondan sonra dönüp gidiyor İstanbul 1. Bölge’de seçim çalışması yapıyor.
Bu açık açık bakanlığın kaynaklarının bir siyasi partinin seçim kampanyasına aktarılmasıdır.
‘Büyük bir veri çalışması yapıyoruz’
Bunun dışında bir de kritik noktalarda oturanlar var.
Mesela seçmen listeleri İçişleri Bakanlığı’nın kontrolündeki Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü’nden MERNİS sistemi üzerinden geliyor.
Bir objektiflik olmayınca kafalarda soru işaretleri artıyor. Maalesef İçişleri Bakanlığı şeffaf bir yöntem izlemiyor.
Örneğin yabancı seçmen noktasında, adresteki çeşitli sorunlar noktasında. Halbuki kolluk kuvvetleri elinin altında. İstediği zaman adres değişikliklerini çözebilir. Hala Türkiye’nin e-devlet sisteminde adreslerin birbiriyle uyuşmadığını görüyoruz.
Adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki tanımlı adreslerle, belediye sistemlerinin birbirleriyle eşleşmediğini görüyoruz. 20 yıldır ülkeyi yönetenler ne yapıyor çok merak ediyorum.
Bunları tekleştirmek, veriyi temizlemek sorunları ortadan kaldırmak yerine tam tersine kaosu tetikliyorlar.
Tabii biz buna karşı büyük veri çalışmaları yapıyoruz, listeleri veri analizi çalışmalarıyla farklı gözlerle defalarca analiz ediyoruz, aman bir sorun olmasın.
Geçmişteki listelerle karşılaştırıyoruz. Ve sonucu etkileyecek bir usulsüzlük olmasın diye çalışıyoruz.
O listeleri siz alabiliyor musunuz?
MERNİS’te (Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi) değil ama YSK’dan istediğimiz tarih itibarıyla her seçim döneminde birkaç defa alabiliyoruz.
En son 15 Şubat’ta almıştık. Tam da deprem dönemiydi. Deprem öncesinde talebi yapmıştık, 15 Şubat’ta ancak ulaşabildi veriler. Mesela karşılaştırıyoruz 15 Şubat verisiyle askı listesini, geriye gidip 2019’daki seçmenleri karşılaştırarak bakıyoruz ve bir yol haritası oluşturuyoruz.
Elinizde deprem bölgesindeki seçmen hareketliliği ile ilgili somut veriler var mı?
Çeşitli veriler var ama bunu tam anlamıyla anlamak çok zor. Biz sadece 18 yaşın üzerinde nüfusunu taşımış, ikametini taşımış kişileri görebiliyoruz. Bunun dışındaki hareketliliği görme şansımız yok çünkü öyle bir veri kaynağı yok elimizde. Ama mesela devlet bunu çok rahat görebilir. Hem HTS kayıtlarından çok hızlı şekilde çıkarabilir hem başka kayıtlardan çıkarabilir ama vatandaşı şeffafça bilgilendirmek için bir dertleri olmadığı için bu sorunları yaşıyoruz aslında.
‘Deprem bölgesinde oy kullanmak için çok güçlü çağrı yapacağız’
Deprem bölgesinde çok sayıda seçmenin kaydını taşıdığı yansıdı kamuoyuna. Bir yandan orada çok az seçmen kaldığı ifade ediliyor. Siz parti olarak ne yapacaksınız? Mesela seçmen taşımak için özel bir organizasyon yapacak mısınız?
Seçmenin ikametini alma motivasyonu çok düşük gerçekten. Bu noktada gerekli çalışmaları yapıyor olacağız. Biz yerel yönetimlerimizle, bize talepte bulunan, ilçe başkanlıklarımıza gelip “Ben gitmek istiyorum” diyen seçmenlerimize yardımcı olacağız. Çünkü oy kullanma hakkı çok önemli. Biz elimizden geldiğince lojistik destek vermeyi sürdüreceğiz. Çağrılarımızı çok güçlü yapacağız deprem bölgesinde oy kullanmak için. Süreç yaklaştıkça sizler de bunu yakından görüyor olacaksınız.
‘170 bini Suriyeli 5 ülkeden 240 bin yabancı seçmen var’
Bir de yabancı seçmen meselesi var. Yabancı seçmen, özellikle Suriyeli seçmen sayısı konusunda çok farklı iddialar dile getiriliyor. Sizin tespitleriniz nedir? Yabancı seçmenin seçim sonuçlarını ciddi oranda etkileme potansiyeli var mı?
Millet İttifakı birleşeni partiler olarak çok yakından takip ediyoruz. Veri analizi çalışmaları ile de netleştiriyoruz. Veriden konuşuyoruz biz. Yani 8 milyon Suriyeli var, ya da işte kayıtlarda 4 milyon Suriyeli var bunlar bunların hepsi vatandaş olur…Bunu söyleyemeyiz. Ben seçmen listesinde kaç Suriye doğumlu görüyorsam, Suriye doğumlunun, sadece Suriye doğumlu olması önemli değil, örneğin 2011’den önce, Suriye doğumluysa, siz ki daha kriz bile başlamamış bu süreçlerde Türkiye’de seçmen olan birine dönüp belki evlilikle gelmiş burası kadim topraklar, belki kız almış vermiş, bu insana nasıl yabancı diyebilirsiniz.
Türkiye’de ayrıca Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımız var Makedonya’dan var, Almanya’da doğan Fransa’da doğan ikinci nesil onlarca gurbetçinin çocukları var. Bunlara nasıl yabancı diyebiliriz. Listeye bütünlüklü baktığınızda 1 milyon 325 bin Türkiye dışında ülkelerde doğan vatandaş var. Bu yüzde 1,2 sapma payıyla netleşir. Ve yüzlerce ülkeden vatandaş var. Eritre’den de vatandaş var.
Burada bizim için riskli olan ne? Suriyeli vatandaş yapılır mı, bir yere yönlendirilerek oy kullandırılır mı? Biz bu çerçeveden bakıyoruz. Burada da ana taşıyıcımız yönlendirilebilir mi seçmen vurgusu. Buradan baktığımız zaman doğum yerine ana adı baba adına bakıyoruz, geçmiş seçimlerde hiç yer almış mı buna bakıyoruz. Bu çapraz kontroller sonucunda gördüğümüz yaklaşık 240 bin seçmen var 5 ülkeden. Yani AKP’nin sınırlarımızda uyguladığı açık kapı politikası sonucu ülkemize kontrolsüz girişlerin yaşandığı Suriye, Afganistan, Libya, Irak ve İran doğumlu olan 150 bin civarı ilk defa oy kullanmak üzere toplam 240 bin civarı seçmen bulunduğunu tespit ettik. Bunların 170 bini Suriyeli, 23 bin Afganistanlı, 21 bin İranlı, 16 bin 500 Iraklı, 6 bin civarı da Libyalı.
Şimdi askı listeleri bittikten sonra yine bakacağız. Biz sadece vatandaşı doğru bilgilendirmek için bu çalışmaları yapıyoruz. Çünkü biri çıkıyor 1 milyon diyor. İspatlaması lazım. Seçmen listen var, bak, ispatla ama yapılmıyor.
‘Listelerde anormal artış varsa ortalığı ayağa kaldırırız’
Ama vatandaşlar bu rakamlara ikna olmuyor. Özellikle sosyal medyada çok farklı rakamlar dile getiriliyor. Neden ikna olmuyor vatandaş?
Çünkü yanlış analiz yapan insanlar var, kamuoyunu yanıltan insanlar var, çıkıp elinde veri olmadan milyonlar var, diyen insanlar var. Biz şunu yapmak zorundayız. Elimizdeki listelerle analizimizi yapıp yarın buraya bir müdahale olduğu zaman da ortalığı ayağa kaldırmak zorundayız. Mesela bugün YSK’dan gelen listede, anormal bir artış varsa biz ortalığı ayağa kaldırırız. Ama öbür türlü değişiklik yoksa da bu zaten görünüyor. Kişi gayrimenkul alıyor vatandaş oluyor. Bence bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti pasaportunun satılması da çok yanlış. Bu, AKP’nin politikası haline gelmiş. Fakat yabancı seçmenle ilgili bütün soru işaretlerini ortadan kaldıracak takipleri de sürdürüyoruz. Yine bir diğer mesele seçmen listelerindeki artışlar, değişiklikler. Yine onları da yakın takip eden büyük veri çalışması yapan, sonuçları farklı şekilde kontrol ettiren çok güçlü bir mühendis ekibimiz var. En üst düzey teknolojiyle yaptığımızı söyleyebilirim bu analizleri.
Özel bir çalışma ekibi mi kurdunuz genel merkezde?
Bir çalışma ekibimiz var, sadece seçmen listelerini ve anormal seçmen sonuçlarını takip eden bir çalışma ekibimiz var.
YSK, MHP’nin başvurusu üzerine seçime girmediği için HDP’nin sandık kurullarında temsil edilemeyeceğine hükmetti ve yurt dışı sandıklarda MHP olacak, muhalefetten de sadece CHP olacak. Bu durum sizi kaygılandırıyor mu?
Zaten geçmişte de bizim bütün yurt dışında bütün temsilciliklerde görevlimiz var, bir sorunumuz yok orada. Oylar da zaten yurt dışında değil, Türkiye’de sayılıyor. Bir sorun olarak görmüyoruz. Temsilcimiz herkesle baş eder orada, ne yapacaklar? Bir görevli yeterli olur zaten. Her sandıkta bir tane görevli olsun yeter. O süreçte çünkü itiraz yok, sürecin doğru yürümesi var.
‘Yeşil Sol Parti sandık kurullarına belli sayıda görevli verebilir’
Yurt içi sandıklar için ne yapacaksınız? Özellikle Güneydoğu’da HDP sandık kurullarında görev alamayacak ve buralarda HÜDA PAR etkisinden söz ediliyor…
Bizim hedefimiz her sandıkta bir CHP’linin, iki de Millet İttifakı görevlisinin olması. O çerçevede çalışacağız. Ben büyük bir sorun olacağını düşünmüyorum.
İYİ Parti, geçen dönem 20 bine yakın görevli vermişti. Yazı yazıyor. YSK o bölgede örgütlü partilere. Çünkü (sandık kurullarında) 5 kişiyi tamamlamak zorunda. Yeşil Sol Parti’de belli bir sayıda görevli verir. Yani orada Yeşil Sol Parti kendi güvenliğini sağlar. Çünkü o bölgede yüksek oyu var ve örgütlü. HÜDA PAR konusu da, o kadar abartılacak bir etkileri olsaydı, geçmiş seçimlerde de etkileri olurdu. İlk defa mı seçime giriyor HÜDA PAR? Aldığı oyu da görüyor insanlar.
Seçim işbirliği konusunda sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapacak mısınız?
Şu an Türkiye Gönüllüleri ile Oy ve Ötesi ile işbirliklerimiz var. İnsan kaynağını tamamladıktan sonra eksik olduğumuz konularda veri paylaşımı planlıyoruz.
‘Sandığın tapusu ıslak imzalı tutanak’
Geçmiş seçimlerde çok konuşuldu, işte “Elektrikler kesildi, trafoya kedi girdi” meseleleri. “İnternet kesilebilir” deniliyor. Bu durumlara karşı önlemleriniz var mı?
O sandığın tapusu ıslak imzalı tutanak. Islak imzalı tutanağı aldıktan sonra o süreç takip edilir. Sandıkta iki görevlimiz olsun, tutanakları alsın gelsinler hiçbir şey olmaz, biz hakkımızı yedirmeyiz. Ama tutanakları almazsak, göreve gitmezsek, akşam gider sonuca bakarım, dersek her şey olur. Türkiye’de sistem basit. Kapalı oy atıyorsun, açık olarak sayılıyor. Sayımı kurul üyeleri izliyor, bir tutanağa bağlıyor. İşini doğru yapan bir görevli varsa sonucunu ilçe başkanlığımıza ulaştırıyorsa, ilçe başkanlığımız da bize çeşitli teknolojik araçlarla iletiyorsa sorun olmaz. Evet elektrik, internet kesilebilir ama o tutanak sizdeyse, zaman içinde o sonuçları birleştirip en azından kendi ilçenizde sonuçlar doğru yansımış mı YSK sistemine, görebilirsiniz. Biz hızlı sonuçlar açıklamak zorunda değiliz. Bizim asıl görevimiz YSK’yı teyit etmek. YSK’ya doğru yansımış mı sandığın sonucu? Bu çerçevede de 24 saat cumhurbaşkanlığı için, 48 saat de milletvekilliği için itiraz süremiz var. Bu itiraz süresini doğru kullanmalıyız ve cumhurbaşkanı adayımızın başarısı için çalışmalıyız.
BBC Türkçe/ Ayşe Sayın